Erken seçimden kaçış yok!

İş bilmez Şimşek işbaşına geldiği günden bu tarafa, tüm ürün kalemleri fiyatlar seviyesinde %200 artış görülmüştür. 

Her taraf yangın yerine dönmüştür. 

Asgari ücretliye maaş zammı yapılmamış, emekliye ise rakamı vermeye gerek duymayacağımız kadar rezil kepaze bir artış yapılmıştır. 

Şimşek yönetiminde dibe çakılan Türkiye ekonomisi, aslında AK Parti iktidarının her konuda ülkeyi tam bir batağa sürüklediğinin ıslak imzalı belgesidir. 

Enflasyonu düşürmek için çareyi emekli maaşlarına zam yapmamakta veya devede tüy misali yapılmasında gören anlayışa söylenecek tek bir söz var: Yönetemiyorsunuz bırakın! 

Kendisi 250-300 bin TL maaş aldığı halde utanmasa geçinemiyorum diyecek yöneticilere sesleniyorum. 

Sizin hiç mi Allah'tan korkunuz kalmadı! 

Hiç mi dünyada neler olup bittiğine bakmıyorsunuz! 

Bir Avrupa ülkesindeki emekli maaşı ile 195 kg et alınırken, Türk emeklisinin ne eksiği veya günahı var da, sadece 18 kg et alabiliyor. 

Yeraltı kaynaklar ve özelliklede madenler bakımından dünya birincisiyiz ama bundan bize ne! 

Sadece toryum, bor ve altın madenlerimizi işletmemiz halinde kıyamet sabahına kadar borçsuz ve gamsız bir hayat süreriz. 

Türkiye'nin kaynağa veya dışarıdan faizli borç para dilenilmesine ihtiyaç yoktur. 

Bizde eksik olan tek şey, milli bir iktidarın olmayışıdır. 

Milli bir ekonomi modelinin uygulanmıyor olmasıdır. 

Atatürk ve Cumhuriyet ilkeleri paydasında bir araya gelmeyi kabul edecek tüm partilerle, milli bir iktidar oluşturulabilir. 

Mevcut pratiklere ve güncel duruma bakıldığında, bu çatının ismine herhangi bir partinin isminin verilmesine gerek duyulmamalıdır. 

Burada en büyük vazife, CHP'ye ve Özgür Özel'e düşmektedir. 

Kim ne der ve düşünürse düşünsün, Özgür Özel milli bir siyasi figürdür. 

Mansur Yavaş, milli bir siyasetçidir. 

İktidarın Temmuz ayı emekli maaşı zam uygulaması tam bir skandal olmuştur. 

Artık erken seçim kaçınılmaz hale gelmiştir. 

Erdoğan istemese de, halkın yoğun talebi sokaklara yansıdığında durumun rengi mecburen değişecektir. 

Hiçbir güç halkın üzerinde değildir ve demokrasilerde böyle bir şey de olamaz zaten. 

Türkiye'yi içerisinde bulunduğu mevcut durumdan kurtaracak siyasi hareketin ve bileşenlerinin tamamının milli olması gerekir. 

Burada iktidarı belki de yüzde 30'ların bile çok altına çekecek çok özel bir formüller devreye konulabilir. 

Ekonomiyi en iyi bilen ve tezi olan partinin varlığı, kurulacak milli hareketin omurgasını oluşturmalıdır. 

Mesela ekonomi konusunda Türkiye'de en iddialı ve hazırlıklı olan BTP'nin bu hareket içerisinde yer alması, iktidarın tahmin bile edemeyeceği şok bir sonuç almasına sebebiyet verebilir. 

Zira mevzu ekonomi ise, bu konuda model sahibi olan bir partinin varlığı Cumhur İttifakı'nın sonunu getirebilir. 

Benim çok iyi derecede incelediğim ve insanlık tarihinin en büyük devrimi olarak nitelendirdiğim söz konusu "Milli Ekonomi Modeli" tezi, bugün Rusya'nın dünyaya kafa tutmasına temel teşkil etmektedir. 

Bu modelin karşısında değil bir ittifakın, dünyanın hiçbir ülkesi duramaz. 

Diyeceksiniz ki, o halde bu model şimdiye kadar nasıl fark edilmedi veya neden uygulama şansı bulamadı. 

Bu konu tamamen zamansal ve toplumsal algıların kimler tarafından ve nasıl yönetildiği ile ilgili, farklı bir akademik çalışma konusudur. 

Ben bu modelin kimler tarafından ve kimlerle ittifak yapılarak uygulanmasına mani olunduğunu çok iyi biliyorum. 

Bu modelin Türk milleti ile buluşturulması demek, Türkiye'nin dünya lideri olması demektir. 

Dahası ve tüm ayrıntıların muhatabı, Hüseyin Baş'tır.