Hayatım boyunca bana en sıkıcı gelen kavram ve açıklamanın, "tasarruf tedbirleri" diye başlayan saçma sapan açıklamalar olduğunu belirtmek isterim.
Yeryüzünün en kadim uygarlık ve medeniyetine sahip olan Türk milletinin bırakın tasarruf tedbirleri denen aptalca uygulama ile elinin kolunun bağlanmasını, tüm dünya milletlerinin geçimini sağlayacak nitelikte üstün bir kabiliyete ve sınırsız kaynağa sahip olduğunu, Mehmet Şimşek denen iş bilmez Bakanımıza hatırlatmak isterim.
Tasarruf tedbirleri adıyla Türk milletine dayatılan kabir azabına daha fazla tahammül edilemez!
Dünyanın en zengin kaynaklarına sahip olan ülkemizin, sadece yeraltı maden rezerv tutarının işlenmemiş halinin 3 katrilyon dolar olduğu ileri sürülüyor.
22 yılda toplam 536 milyar dolar faiz ödemesi yapılırken, niçin tasarruf tedbirleri hiç aklınıza gelmedi?
Resmi gazetede yayınlanan tasarruf tedbirleri genelgesinde yer alan şu hususların ne kadar lüzumsuz ve akılsızca uygulamalar olduğunu kavraması gereken, Türk milletidir.
İşte o genelgeden bir paragraf…
GENEL İLKELER:
"Kamu hizmetleri ve yatırım projeleri, bütçe içerisinde kalınarak ayrılan kaynakların üzerinde harcama yapılmasına yol açılmadan azami tasarruf anlayışı içinde yürütülecektir. İş programları da harcama ve finansman programlarına göre gerçekleştirilecektir. Yılı ve takip eden yılların bütçelerinde ilave yük oluşturacak şekilde faaliyet gösterilmesine ve iş artışına gidilmeyecektir."
Ne kadar akılsızca bir genelge!
Kamu hizmetleri için hangi bütçeyi ayırdınız da bir de onun aşılmaması gerektiğini salık veriyorsunuz.
Aman bütçe aşılmasın Allah çarpar!
1994 yılında emniyet muhabiriydim.
Bulunduğum ildeki Emniyet Müdürü Özel Kalemine gelen polisler, yakıt faturasını alabilmek için ne çileler çekerdi.
Asayişi sağlayacak olan polislerin en büyük sıkıntısı, araç yakıtıydı.
10 tur atılması gereken yerde, 3 tur atmak zorunda bırakılıyorlardı.
Aynısı bugün Türk ordusu için de geçerlidir.
Nitekim bağırsaklarımıza kadar giren Yunan botunu görmesi ve gereğini yapması gereken Sahil Güvenliğin, neden sık sık devriye atmadığını sanıyorsunuz?
Tasarruf tedbirleri saçmalığı yüzünden olduğuna kalıbımı basarım!
Bırakın onu, Türk ordusunda bile tasarruf genelgesinden kaynaklı olarak ciddi sıkıntıların yaşandığı bilgisi kulağımıza geliyor.
Peki ya 85 milyon vatandaşın durumu nedir diye soran veya merak eden var mı?
208 adet olmasıyla iftihar edilen üniversitelerden mezun ettiğimiz evlatlarımıza nasıl iş imkanı sağlanacak?
Kim sağlayacak? Devletimiz kepenkleri kapatmış. Özel sektörün para basma yetkisi veya matbaası mı var ki bu sorunların üstesinden gelebilecek.
Aynı botun İsrail'in yakınlarına kadar sokulduğunu bir düşünün.
Deniz ve kara sınır güvenliğimizin bu olaydan ders çıkarılarak, çok ivedi bir şekilde ve sil baştan ele alınarak düzenlenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Böyle bir devletin ayakta kalması, şans eseridir!
12.500 TL maaş alan milyonlarca emekli, neyi tasarruf edecektir?
17 bin TL maaşla yaşamaya çalışan asgari ücretli, hangi lüks harcamayı yapabilir?
Almanya'da çalışan bir makine mühendisi arkadaşla sohbet etme imkânım oldu. Ne kadar maaş aldığını sordum. Cevaben, 8 bin avro diye yanıt verdi. Ne kadar ev kirası veriyorsun dedim, 700 avro dedi. Bir ev sahibi olmak isteseniz ne kadar ödemek zorundasınız dedim, yaklaşık 100-150 bin avro diye yanıt verdi. Bu arkadaşımız Almanya'da yaklaşık 310 bin TL gibi bir maaşa sahip oluyor.
Türkiye'de bir makine mühendisinin aldığı maaş, 35 bin TL ile 70 bin TL arasında değişmektedir.
Almanya 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden inşa edilmiş bir ülkedir.
Nasıl bu kadar hızlı ve modern bir şekilde kalkındığını soran ve bilen bir Allah kuluna denk gelmedim.
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk "Milli İktisat" anlayışı ile nasıl 15 yılda Türkiye'de inanılmaz bir kalkınma hamlesi gerçekleştirmiş ise, Almanya'nın da yaptığı bundan başkası değildi.
Bir farkla ki, Almanya kesintisiz ve bilime dayalı akılcı bir yönetim sergilerken, Türkiye'de Atatürk sonrası saçma sapan ve bilimden tamamen uzak uygulamalara imza atılmıştır.
Almanya'yı bu noktaya ulaştıran asıl sihirli formül ise, saydığım bu hususlarında dışında bir uygulama ile olmuştur.
Peki, neydi bu sihirli ve akılcı politika!
Almanya 2. Dünya Savaşı'na girmek istemiyordu.
Ancak çok özel bir durum Almanya'yı bu savaşa sokmaya zorluyordu. Tabi karşılığında vermeyi taahhüt ettikleri şey, bol miktarda paraydı.
Parayı vermeyi taahhüt eden kim olabilirdi?
Elbette ki Rothschild Ailesi.
Hitler Almanya'sına sınırsız ölçüde para verilecek ve karşılığında Yahudilerin İsrail'e göç edilmesi için birçok sinsi ve korkunç bir oyun tezgâhlanacaktı.
Hitler Yahudileri yaktı propagandası yapılarak Yahudilerin İsrail'e göç ettirilmesinin nedeni ise, kurulacak İsrail devleti için o topraklarda yeteri kadar Yahudi nüfusun olmayışıydı.
Konumuza dönecek olursak, Almanya'yı kalkınmış bir ülke yapan sır, piyasalara giren bol miktardaki paradan başkası değildi.
1929 dünya ekonomik buhranından Türkiye'de bu formülasyonla çıkmış ve kalkınma hızını artırmayı başarmıştı.
Yani piyasalarda olması gereken parayı yüksek faiz enstrümanıyla vakumlayarak, bankaların kasasına koymayı çözüm sanan cahil yöneticilerin bu millete verebileceği hiçbir şey yoktur ve asla da olmayacaktır!
Bizim gibi gelişimini tamamlayamayan ve aynı zamanda sınırsız yeraltı ve yerüstü kaynaklara sahip olan bir ülkede tasarruf tedbirleri adıyla milletimizin muazzam kabiliyetini toprağa gömmenin tam olarak adı; İHANETTİR!
Türk milleti zekidir.
Türk milleti çalışkandır.
Öyle demiyor mu aziz Atatürk.
Ne işe yarıyor zeki olması. Parası yoksa nasıl ve nerede çalışacak bu insanlar?
Türk ordusu hangi bütçe ile savaşa hazırlık yapacak?
Sahil Güvenlik hangi ödeneklerle kıyı güvenliğini sağlayacak?
Bütçe dışı harcama yapılmayacakmış!
Kaynakların kıt olduğunu söyleyen, kapitalist sistemin ruh hastası papazlarıdır!
Sen papaz mısın?
"Kaynakların sınırsız, insan ihtiyaçlarının sınırlı" olduğu şeklindeki devrim niteliğindeki tespitler, Haydar Baş'ın "MEM" tezinde çok detaylıca anlatılmıştır.
Papazın zırvalarını okuyacağına, Atatürk aşığı Türk bilim ve siyaset adamı Haydar Baş'ın çağlar üşüt bu sistemine biraz kafa yor.
Kime diyorum bütün bunları diye merak edenizin varsa, kim bunların muhatabı ise ona dediğimi varsayın.
Sonuç:
Tasarruf tedbirlerinin Türkün coğrafyasında uygulanmasına, asla izin verilmemelidir.
İslam dünyası ve Türk dünyasının tek umudu, Türkiye ve Türk milletidir.
Sen bu saçma sapan akıl dışı uygulamalarınla, gelin bizi işgal edin diyorsun!
Akıllı olmayanların başına nelerin geldiğini tarihe bakarak okumanı tavsiye ediyorum!
- Siz kim, Atatürk kim! / 19.12.2024
- Büyük oyunun deşifresi / 18.12.2024
- Atatürk için sana şükürler olsun Allah’ım / 17.12.2024
- Atatürk, Haydar Baş’ı işaret etmişti / 16.12.2024
- Şam değil, Türkiye tehlikede! / 11.12.2024
- Amerikan hayranı sahte kahraman / 09.12.2024
- Öcalan Mart 2025’te serbest mi kalacak? / 09.12.2024
- Dini istismar eden partiler kapatılmalı! / 04.12.2024
- Yiğitlere ‘BAŞ’ lazım / 03.12.2024