Herkes 15 Temmuz alçak FETÖ darbe girişiminden Fetullah manyağını sorumlu tutuyor ancak, filmi daha gerilere sardığımızda bu hain girişimin fikri temel ve derinliklerinde Said-i Nursi'nin olduğunu çok net olarak görmekteyiz.
Aynı zamanda FETÖ'nün fikir babası olan Said-i Nursi, risalelerinde Atatürk'e ve silah arkadaşlarına "deccal süfyan, mülhid, mürted, habis, firavun, zındık, mason, münafık" diyerek saldırmıştır.
Dikkat edildiğinde şu çarpıcı gerçeği görmekteyiz.
15 Temmuz darbesinden sonra "FETÖ'yle mücadele" sürecinde her şey konuşulurken "bir şey" kasıtlı olarak konuşulmuyor.
Nedir bu konuşulmayan çarpıcı ve tarihi gerçek diye bakıldığında; FETÖ'nün hangi düşüncelerden beslendiği, kimleri kendine rehber edindiği gibi çok önemli gerçeklerin, Türk toplumundan özenle gizlenmeye çalışıldığını görmekteyiz.
Oysaki FETÖ bataklığını kurutmak için her şeyden önce, FETÖ'nün fikir kaynaklarını bilmek ve onları kurutmak gerekmez mi?
FETÖ bataklığını besleyen şah damar, Said-i Nursi ve onun zehirli fikirleridir.
FETÖ hareketi, Said-i Nursi'nin risalelerinden beslenmiştir. FETÖ'nün "ışık evlerinde" yıllarca Said-i Nursi'nin "Bunları ben yazmıyorum, bana yazdırılıyor" ve "Arş-ı azamdan indiği muhakkaktır" dediği Nur Risaleleri okutulmuştur.
FETÖ bağlantılı ruh hastaları, Kur'an-ı Kerim'den çok, zehirli Nur Risalelerinden etkilenmiştir. Dolayısıyla çok rahatlıkla denebilir ki; FETÖ'nün kara kutusu Said-i Nursi'dir.
Said-i Nursi'nin uydurduğu bir habere göre, güya "Ahir zamanda beklenen bir zat gelecek, Hristiyanların ruhani liderleriyle işbirliği yaparak üç görevi ifa edecekmiş!
Birincisi imanı kurtaracakmış, ikincisi şeriatı tatbik edecekmiş, üçüncüsü ise hilafeti yeniden kuracakmış.
Fetullah manyağının, kendisini Said-i Nursi'nin bu safsata kehanetindeki "beklenen kutsal adam" olarak gördüğünü cümle âlem biliyor.
Fetullah'ın "Dinlerarası Diyalog" gibi saçma sapan çalışmalarının temeli de, tam olarak buraya dayanmaktadır.
Nitekim Said-i Nursi de Kur'an'da birçok ayetin kendisinden söz ettiğini iddia ediyor.
Örneğin, "Allah, göklerin ve yerin nurudur" diye başlayan Nur Suresi'nin 35. ayetindeki "Nur"la kendisinin kastedildiğini, yine ayette yer alan "ateşsiz yanan bir alevin" ifadesiyle de kendisinin eğitim görmeden Risale-i Nurları yazabilmesine gönderme yapıldığını belirtiyor.
Sad-i Nursi'ye göre "dinsiz" Türkiye Cumhuriyeti "darül harp"tir. Dolayısıyla bu "darül harp"i "darül İslam'a" dönüştürmek gerekir! İşte Fetullah teröristinin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumlarına "sızmak" istemesinin temelinde, Said-i Nursi'nin bu "dinsiz Cumhuriyet" safsatası vardır.
Fetullah haini 18 Haziran 1999'da ve 19 Haziran 1999'da basında yer alan beyanatında, Türkiye Cumhuriyeti'ni "darül harp" kabul ederek onu dönüştürmek için örtülü ve sinsice devlete sızdıklarını itiraf etmişti.
FETÖ'cüler yıllarca ışık evlerinde Said-i Nursi'nin, Atatürk'e ve Cumhuriyet'e kin kusan aşağıdaki satırlarını okuyarak yetişmişlerdir.
Said-i Nursi'ye göre Atatürk, "deccal" ve "süfyan"dır. Bir risalesinde Atatürk'ten "Tek gözlü deccal" diye söz ediyor. (Barla Mektupları, s. 53).
Said-i Nursi, Beşinci Şua'da bahsettiği "deccal" ve "süfyan"ın, Atatürk olduğunu da bizzat ifade ediyor.
"Süfyan ve bir İslam deccalinin Mustafa Kemal olduğu Beşinci Şua'da anlaşılıyor" diyor.
Sad-i Nursi, Atatürk'e ve onun kurduğu Cumhuriyet'e özellikle cifir ve ebcet hesaplarıyla saldırmıştır.
Risalelerinde, Milli Mücadele'nin üç kahraman komutanı; Mustafa Kemal (Atatürk), İsmet (İnönü) ve Fevzi (Çakmak)'tan "İKİ DECCAL BİR SÜFYAN" diye söz etmiştir.
Sonra, çok çirkin bir dille Atatürk'e saldırıyor. "İslam şeriatını tahrip etmeye" çalışan "Mason komite reislerinden ve hiçbir cihette müstahak olmadığı Mustafa Kemal ismiyle malum olan Şahsı Menhus, o deccallerden birisidir" diyor.
Sonra da ebcet ve cifir hesaplarıyla Kevser Suresi'ndeki "şanieke huvel ebter" ifadesinin "O zındık (mason) komitesinin üç reisleri" dediği Mustafa Kemal'i, İsmet (İnönü)'yü ve Fevzi (Çakmak)'ı gösterdiğini iddia ediyor.
Bu arada Atatürk'ü, "Muhammed Aleyhisselam'ın en büyük düşmanı olan Gazi Herif" diye adlandırıyor. (Sırr-ı İnna A'tayna Risalesi, s.27, 28).
Said-i Nursi, Atatürk Cumhuriyeti'ni "İstibdad-ı askeriye-yi keyfiyeyi küfriye" olarak adlandırıyor.
Said-i Nursi, Türkiye'yi 2. Dünya Savaşı'na sokmayanın İsmet İnönü değil, "Risale-i Nur" olduğunu söylüyor. (Sikke~i Tasdiki Gaybî, s. 45).
Said-i Nursi, Atatürk'ü, "Halkın nefretine layık adam... İslam dinini yıkmaya çalışan kişilerin en büyüğü" olarak isimlendiriyor.
Başka bir risalesinde de "Ölmüş gitmiş ve dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında 30 sene evvel hadis-i şerifin ihbarıyla Kur'an'a Zararlı öyle bir adam çıkacak dediğimi ve sonra Mustafa Kemal'in o adam olduğunu zaman gösterdi" diyor. (Emirdağ Layihası, C.1, s. 279).
Nursi, Milli Mücadele yıllarında Kürt Teali Cemiyeti, Teali İslam Cemiyeti, Kürt Neşriyat Cemiyeti ve Kürdistan Azmi Kavi adlı derneklerin kurucuları arasında yer almış bir vatan hainidir.
Bu vatan haini adam, 1925'teki Şeyh Sait İsyanı'ndan önce, ayrılıkçı Azadi örgütüyle ve isyanın elebaşı Şeyh Sait'le görüştü.
İşin aslı şudur: FETÖ'yle aynı kaynaktan ve Said-i Nursi'nin risalelerinden beslenenlerin bu ihanet şebekesi ile mücadele etmesi veya bataklığı kurutması, asla mümkün değildir!
Tüm iftira ve karalamaların odağındaki isim Mustafa Kemal Atatürk'ün mübarek soyu, yüce Allah'ın tertemiz kıldığı Ehl-i Beyt'e dayanmaktadır.
Yani Mustafa Kemal Atatürk, yüce Peygamberimizin torunudur.
İşte o günden başlayıp bugün de devam eden Atatürk düşmanlarının asıl hedefi, İslam dininin Peygamberi Hz. Muhammed'dir.
Atatürk'e sırf bu nedenle muhalefet eden kimse, din dairesinin dışına çıkar!
Ne mutlu bize ki, böylesine aziz bir insanın torunlarıyız.
Yaşasın Cumhuriyet.
Yaşasın Laiklik.
Ne mutlu Türk'üm diyene…
- Siz kim, Atatürk kim! / 19.12.2024
- Büyük oyunun deşifresi / 18.12.2024
- Atatürk için sana şükürler olsun Allah’ım / 17.12.2024
- Atatürk, Haydar Baş’ı işaret etmişti / 16.12.2024
- Şam değil, Türkiye tehlikede! / 11.12.2024
- Amerikan hayranı sahte kahraman / 09.12.2024
- Öcalan Mart 2025’te serbest mi kalacak? / 09.12.2024
- Dini istismar eden partiler kapatılmalı! / 04.12.2024
- Yiğitlere ‘BAŞ’ lazım / 03.12.2024