Erdoğan'ın vaziyeti iç açıcı değil

Başbakan R. T. Erdoğan, maalesef "millet-devlet ayrımcılığı yaparak" ve "hukuku dolanarak" Cumhurbaşkanlığı seçimine başladı.Klasik çatışmacı anlayışErdoğan ve ekibi, bugüne kadar kapı arkalarında yapageldiklerini, kamu gücüne erişince açıktan yapıyor: Devlet ve milleti ayrıştırarak ve çatıştırarak işe koyuldu Erdoğan? "Tarafsız bir cumhurbaşkanı olmayacağım. İki taraf var: Bir, millet; iki, devlet? Milletin tarafında olan bir cumhurbaşkanı olacağım? Fark bu!" diyor. Bu ayrıştırıcı ve çatışmacı siyaset, Türk milleti ve devletinin bugünü ve geleceği bakımından çok tehlikeli bir tarzdır. Bu bağlamda BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu tarihi tespiti hayati ehemmiyeti haizdir:Cumhuriyet tarihi, yıllar boyunca 'dinli' diye tabir edilen sağ kesimle, laik denilirken aslında "dinsiz" diye yaftalanan sol kesimin mücadelelerine şahit olmuştur. "Dinli millet-dinsiz devlete karşı" görüşüyle halkımız, adeta inancından soğutulmuştur. Ancak ikisi de Türk Milletine ait kamplaşmalar değildir.Erdoğan, Anayasa'nın "tarafsızlık" ilkesini reddediyorAnayasa'nın Cumhurbaşkanı ile ilgili II. bölüm, "Nitelikleri ve tarafsızlığı" diye başlıyor. Lakin o makamına talip olan Erdoğan, daha birinci cümlede, Anayasa'yı ve hukuku çiğneyerek "ben tarafsız olmayacağım" diyor. Anayasa'nın 104. Maddesi, "Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir" diyor."Devletin başı olma" makamına aday olan Erdoğan ise, daha ilk adımda "ben devletin tarafı" değilim diyor. Devletin tarafı olmayan bir Erdoğan, nasıl, niçin ve hangi gerekçeyle "devletin başı" yapılacak?!Erdoğan, daha Çankaya yokuşuna adım atmadan Anayasa'nın 103 maddesinde zikredilen Cumhurbaşkanı yeminin esaslarını ve profilini reddediyor; ben ne dersem o olur, diyor.Millet ve devlet, Anayasa ve hukuku dolanan böyle bir çatışmacı ve ayrıştırıcı anlayışı başına geçirirse, varın Türkiye'nin kıyametinin siz hesap edin.Birliğin adresi İhsanoğlu, çatışmanın adresi ErdoğanTürkiye uyum, uzlaşı, saygı, ahenk, kardeşlik, adalet, hukuk ve ekmek istiyorsa; tercihi böyle bir Erdoğan'dan yana değil, büyük uzlaşı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'ndan tarafa yapmalıdır.Türkiye'nin kavga ve çatışma lüksü yoktur.Ama hayır, ülkede kavga, dalaş, çatışma ve ayrışma isteyen varsa, Mısır, Libya, Irak ve Suriye'deki kardeş kavgasına ve çatışmalara baksın; ayrıştırıcı ve çatışmacı Erdoğan'ı tercih etsin? Der ki atalarımız, arayan Mevlasını da bulur, belasını da!Kamu görevlisi tartışması "devekuşu hikayesi"Erdoğan'ın adaylığına dair "seçim hukuku" da tam muamma!Erdoğan kamu görevlisi ise, seçim öncesi Başbakanlık'tan istifa etmesi gerekiyor. Aksi halde adaylığının iptali icab ediyor.Hikaye, "şu yükü taşı" dendiğinde "kuş", "madem kuşsun o zaman uç" denilince "deve" olduğunu söyleyen "devekuşu hikayesi" gibi? Erdoğan, seçim sürecinde kamunun gücü ve imkanlarını kullanma işine gelince kamu görevlisi; lakin "kamu görevlisi" olması adaylık şartlarına uymayıp işine gelmediği için de "kamu görevlisi" değil!Buna en basitinden "hukuku dolanmak" denir.Erdoğan'ın kamu imkanlarıyla seçim seferberliğiYSK'ya göre "kamu görevlisi olan adaylar, 11 Temmuz 2014 Cuma günü mevcut görevlerinden istifa etmiş sayılır." Erdoğan diyor ki, ben kamu görevlisi değilim, kamu imkanlarını terk edemem. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla "kamu ita ve icra amirliği" makamı ile iştigal eden biri, nasıl kamu görevlisi değil? Bilen varsa beri gelsin? Görev, yetki ve sorumluluğu gereği, tüm kamu dairelerine, memur, işçi ve çalışanlarına amir olan birinin "kamu görevlisi" olmaması kabil ve mümkün değildir.Erdoğan kamu görevlisi değil ise, "dokunulmazlık dosyaları" neden bekletiliyor; savcılık neden devre yapmıyor?!Anayasamızın 39, 40, 71 ve 137 gibi birçok maddelerinin yanısıra 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. Maddesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.11.1985 tarih 410/595 sayılı kararı Devlet Memurunun (kamu görevlisi) tanımını yapmaktadır. Buna göre de Erdoğan, kamu görevlisidir.Erdoğan, tescilli kamu görevlisidirErdoğan, kamu görevlisi değil ise; kendisine ilişkin davalarda mahkemeler nasıl "kamu görevlisine hakaret" cezaları verdi, veriyor? Bu yargı kararları, Erdoğan'ın "kamu görevlisi" olduğu, bizzat yargı tarafından ilan ve tescil edilmesidir. YSK, yargının bu tescil ve temel kararlarını görmezlikten gelemez.Erdoğan'ın bu hukuku dolanma ve "deve kuşu hikayesi"ni sonlandıracak olan hukuk mercileri ve YSK'dır. Erdoğan'ın hukuku, siyasi konjonktüre göre değil, temel hukuk esasları ve normlarına göre netleştirilmezse, şimdiden sandığa gölge düşer.