“Erdoğan’ın İsrail tehdidi iç kamuoyuna dönük bir çalışma”
Toker, “Bu tür tehditler artık dünyada da gülünç karşılanıyor. İşte Atina'ya bir gece ansızın gelebiliriz, yok İsrail'e çıkarma yaparız, Şam'a 3 saatte gideriz falan bunlar Türkiye'nin uluslararası arenadaki imajını yerle bir eden saçma sapan söylemler” dedi.
30.07.2024 19:02:00
Bülent TAPICI
Bülent TAPICI





Liberal Demokrat Parti Eski Genel Başkanı Cem Toker AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Karabağ ve Libya'ya nasıl girdiysek aynısını İsrail'e de yaparız" sözlerini değerlendirdi.
Toker şunları söyledi;
"Ben 1980'lerde Arizona Üniversitesinde siyaset bilimi dersi alırken Amerikalı hocanın tahtaya yazdığı bir cümleyi hiç unutmuyorum; dış ilişkilerde gerginlik sorun çıkararak içerideki desteği sağlamak.
Bence Erdoğan bu sözünün arkasında duramayacağını da biliyor ama tamamen iç politikaya oynuyor. Ekonomik krizden dolayı inim inim inleyen seçmeni, partisinden çıkan çatlak sesler, hem partisini hem Türkiye'yi yönetmekte zorluk çektiği için böyle bir söyleme başvurdu. Aynı şey Netanyahu hükümeti için de geçerli; onlar da çok zor günler geçiriyorlar. Bu Gazze'deki katliamdan dolayı hükümet ha düştü ha düşecek. Netanyahu'nun başının derde girmesi, uluslararası arenada söz konusu.
Dolayısıyla iki taraf da bu gergin söylemleri kullanarak içeride her kesimden destek almaya çalışıyorlar. Erdoğan da inanmıyor söylediğine zaten son derece muğlak bir söylem. Güçlü olmalıyız falan güçlü ne zaman, nasıl olacağız, neye göre olacağız.
Öte yandan bir de şey duydum mesela Mahmut Abbas'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki konuşmaya gelmeme gerekçesi. O mu söylemiş bilmiyorum ama sosyal medyada birkaç kişi paylaştı Türkiye yakın geçmişe kadar Gazze'deki katliam başladıktan sonra bile Türkiye'den gemilerin İsrail'e gittiği, ticaretin devam etmesine çok içerlemiş belli ki Mahmut Abbas ve yönetimi.
Öte yandan bir İsrailli yetkilinin yine teyit etmeden söylüyorum sosyal medyada gördüm; 'Erdoğan bize düşman gibi görünen dostumuzdur. Bakmayın siz öyle çıkışlar yaptığına O daima bizimle birlikte hareket eden bir siyasetçidir' diyor. Onun için ben üzerinde konuşulacak, tartışılacak bir şey görmüyorum.
Ne zaman içeride iktidar partisinin başı sıkışsa anketlerde işte görüyorsunuz Erdoğan ikinciliğe, üçüncülüğe düşmüş partisinde bir oy kaybı var. Böyle şeyler olduğu zaman, hem kendisi, hem ortağı, 'Yok Musul 82, Kerkük 83, Halep 84' derler. 3 saatte Şam'a giderler, Emevi camiinde namaz kılarlar gelirler falan. Bunlara Türk milletinin alışması lazım, üzerinde konuşmaya değen bir şey değil bence.
Erdoğan 2013 nisanında, 'Önümüzdeki ay Gazze'ye gidiyorum, bunu kimse değiştiremez' dedi. O zamanki ABD Dışişleri Bakanı yanılmıyorsam John Carry 'Tavsiye etmeyiz gitmeni' dedi ve üzerinden 11 yıl geçti, Erdoğan hala Gazze'ye gidecek bırakın İsrail'e girmeyi. Onun için bu tür tehditler artık dünyada da gülünç karşılanıyor. İşte Atina'ya bir gece ansızın gelebiliriz, yok İsrail'e çıkarma yaparız, Şam'a 3 saatte gideriz falan bunlar Türkiye'nin uluslararası arenadaki imajını yerle bir eden saçma sapan söylemler."
Toker şunları söyledi;
"Ben 1980'lerde Arizona Üniversitesinde siyaset bilimi dersi alırken Amerikalı hocanın tahtaya yazdığı bir cümleyi hiç unutmuyorum; dış ilişkilerde gerginlik sorun çıkararak içerideki desteği sağlamak.
Bence Erdoğan bu sözünün arkasında duramayacağını da biliyor ama tamamen iç politikaya oynuyor. Ekonomik krizden dolayı inim inim inleyen seçmeni, partisinden çıkan çatlak sesler, hem partisini hem Türkiye'yi yönetmekte zorluk çektiği için böyle bir söyleme başvurdu. Aynı şey Netanyahu hükümeti için de geçerli; onlar da çok zor günler geçiriyorlar. Bu Gazze'deki katliamdan dolayı hükümet ha düştü ha düşecek. Netanyahu'nun başının derde girmesi, uluslararası arenada söz konusu.
Dolayısıyla iki taraf da bu gergin söylemleri kullanarak içeride her kesimden destek almaya çalışıyorlar. Erdoğan da inanmıyor söylediğine zaten son derece muğlak bir söylem. Güçlü olmalıyız falan güçlü ne zaman, nasıl olacağız, neye göre olacağız.
Öte yandan bir de şey duydum mesela Mahmut Abbas'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki konuşmaya gelmeme gerekçesi. O mu söylemiş bilmiyorum ama sosyal medyada birkaç kişi paylaştı Türkiye yakın geçmişe kadar Gazze'deki katliam başladıktan sonra bile Türkiye'den gemilerin İsrail'e gittiği, ticaretin devam etmesine çok içerlemiş belli ki Mahmut Abbas ve yönetimi.
Öte yandan bir İsrailli yetkilinin yine teyit etmeden söylüyorum sosyal medyada gördüm; 'Erdoğan bize düşman gibi görünen dostumuzdur. Bakmayın siz öyle çıkışlar yaptığına O daima bizimle birlikte hareket eden bir siyasetçidir' diyor. Onun için ben üzerinde konuşulacak, tartışılacak bir şey görmüyorum.
Ne zaman içeride iktidar partisinin başı sıkışsa anketlerde işte görüyorsunuz Erdoğan ikinciliğe, üçüncülüğe düşmüş partisinde bir oy kaybı var. Böyle şeyler olduğu zaman, hem kendisi, hem ortağı, 'Yok Musul 82, Kerkük 83, Halep 84' derler. 3 saatte Şam'a giderler, Emevi camiinde namaz kılarlar gelirler falan. Bunlara Türk milletinin alışması lazım, üzerinde konuşmaya değen bir şey değil bence.
Erdoğan 2013 nisanında, 'Önümüzdeki ay Gazze'ye gidiyorum, bunu kimse değiştiremez' dedi. O zamanki ABD Dışişleri Bakanı yanılmıyorsam John Carry 'Tavsiye etmeyiz gitmeni' dedi ve üzerinden 11 yıl geçti, Erdoğan hala Gazze'ye gidecek bırakın İsrail'e girmeyi. Onun için bu tür tehditler artık dünyada da gülünç karşılanıyor. İşte Atina'ya bir gece ansızın gelebiliriz, yok İsrail'e çıkarma yaparız, Şam'a 3 saatte gideriz falan bunlar Türkiye'nin uluslararası arenadaki imajını yerle bir eden saçma sapan söylemler."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.