Başbakan Erdoğan'ın asıl olarak G-8 zirvesini kapsayan ve bir haftayı bulan ABD ziyareti tartışmalı bir gündemle son buldu.
Son gün ABD'nin Türkiye'ye biçtiği "ılımlı İslam" rolü ve "İslami terör" tartışmaları ile geçti.
Erdoğan katıldığı Ortadoğu konulu panelde kongre üyesi Jane Harmon ve ABD yönetiminin akıl hocalarından Yahudi Prof. Bernard Lewis'le kayıkçı kargasına tutuştu.
Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak'ın da katıldığı panelde konuşan Harmon'un "ılımlı İslam" ifadesine Başbakan Erdoğan, "Türkiye ılımlı İslam'ın egemen olduğu bir ülke değildir. İslam aşırılıkları reddeder. Ben aşırı bir Müslüman değilim.
Biz orta yolu bulmuş bir Müslümanız" şeklinde itiraz etmiş.
"O halde niye kayıkçı kavgası diyorsunuz" diye soran olabilir.
Evet, bu düpedüz kayıkçı kavgası, çünkü Erdoğan, "biz aşırı değiliz" derken ılımlı İslam'a bir başka yoldan geri dönüyor. Madem İslam kelime itibarı ile yalındır, başka sıfat ve ek kabul etmez niçin "aşırı Müslüman değil orta yolu bulmuş Müslümanız" deme ihtiyacı hissediyor?
Sonra orta yolu bulmuş Müslüman ne demek? Orta yolu bulmayan Müslüman mı var?
İslam'ın kendisi bizatihi orta yol değil mi?
Erdoğan, Kur'an'ın temel kavramlarını, ilahi ölçüleri politik bir söyleme dönüştürürken aslında tahrif ediyor, dejenere ediyor, sulandırıyor.
Nereden çıkarıyorum bunu? "Orta yol" tabiri Kur'an ve Sünnette Müslümanlar için kullanılan bir tabir. Manası; Hıristiyanlar gibi sapkınlığa, Yahudiler gibi gazaba uğratılmamış, istikamet üzere, ilahi ölçü üzere olan, hakikatin şahidi olan ümmet manasında, Müslümanların temel bir vasfı.
Tabii Erdoğan bunu diyemeyeceği, orada bulunan Hıristiyan ve Yahudi Siyonizminin fikir babalarını karşısına alamayacağı için İslam içinde bir ota yol-aşırı yol tartışması açarak kavramların içini boşaltıyor.
Hiç şüpheniz olmasın, bu da ABD'nin uydurduğu "ılımlı İslam", tanassur ettirilmiş, Hıristiyanlaştırılmış Müslümanlığa (!) götürür.
Nitekim Erdoğan İslam düşmanı Yahudi Bernard Lewis'in "İslami terör" kavramını sözümona reddederken, Hıristiyan ve Yahudiliği de temize çıkarma ihtiyacı hissediyor.
Erdoğan, "Hiç bir din teröre müsaade etmez, İslamcı terör tabiri diğer din mensuplarını da üzer" diyerek hiç gereği yokken diğer din mensuplarını da temize çıkarıyor.
Onun için olacak, konuşmasının sonunda İsrail eski başbakanı Ehud Barak Erdoğan'a öğütler dizerek İslamiyet'le ilgili değerlendirmelerine katılıyor.
Yahudi Barak, AB'ye seslenerek, "İslami partiden geldiği halde Avrupa'nın elini sıktı" diye övdüğü Erdoğan'ın cesaretli tavırlarına destek verilmesini istiyor.
Cesarete gelen Erdoğan da İsrail'le her sahada ilişkilerin derinleştirileceği müjdesini veriyor ve Arafat'a yükleniyor.
Özetle Erdoğan'ın orta yol Müslümanlığından kastettiği olsa olsa Yahudilikle Hıristiyanlığın ortasında kalmak olabilir.
Bush ile Şaron'un AB ile ABD'nin arasında kalmaktır. İslam birliği inancını paylaşmıyoruz deyip Hıristiyan Demokratlar kulübüne üyelik için çırpınanlara da bu yakışır.
Son gün ABD'nin Türkiye'ye biçtiği "ılımlı İslam" rolü ve "İslami terör" tartışmaları ile geçti.
Erdoğan katıldığı Ortadoğu konulu panelde kongre üyesi Jane Harmon ve ABD yönetiminin akıl hocalarından Yahudi Prof. Bernard Lewis'le kayıkçı kargasına tutuştu.
Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak'ın da katıldığı panelde konuşan Harmon'un "ılımlı İslam" ifadesine Başbakan Erdoğan, "Türkiye ılımlı İslam'ın egemen olduğu bir ülke değildir. İslam aşırılıkları reddeder. Ben aşırı bir Müslüman değilim.
Biz orta yolu bulmuş bir Müslümanız" şeklinde itiraz etmiş.
"O halde niye kayıkçı kavgası diyorsunuz" diye soran olabilir.
Evet, bu düpedüz kayıkçı kavgası, çünkü Erdoğan, "biz aşırı değiliz" derken ılımlı İslam'a bir başka yoldan geri dönüyor. Madem İslam kelime itibarı ile yalındır, başka sıfat ve ek kabul etmez niçin "aşırı Müslüman değil orta yolu bulmuş Müslümanız" deme ihtiyacı hissediyor?
Sonra orta yolu bulmuş Müslüman ne demek? Orta yolu bulmayan Müslüman mı var?
İslam'ın kendisi bizatihi orta yol değil mi?
Erdoğan, Kur'an'ın temel kavramlarını, ilahi ölçüleri politik bir söyleme dönüştürürken aslında tahrif ediyor, dejenere ediyor, sulandırıyor.
Nereden çıkarıyorum bunu? "Orta yol" tabiri Kur'an ve Sünnette Müslümanlar için kullanılan bir tabir. Manası; Hıristiyanlar gibi sapkınlığa, Yahudiler gibi gazaba uğratılmamış, istikamet üzere, ilahi ölçü üzere olan, hakikatin şahidi olan ümmet manasında, Müslümanların temel bir vasfı.
Tabii Erdoğan bunu diyemeyeceği, orada bulunan Hıristiyan ve Yahudi Siyonizminin fikir babalarını karşısına alamayacağı için İslam içinde bir ota yol-aşırı yol tartışması açarak kavramların içini boşaltıyor.
Hiç şüpheniz olmasın, bu da ABD'nin uydurduğu "ılımlı İslam", tanassur ettirilmiş, Hıristiyanlaştırılmış Müslümanlığa (!) götürür.
Nitekim Erdoğan İslam düşmanı Yahudi Bernard Lewis'in "İslami terör" kavramını sözümona reddederken, Hıristiyan ve Yahudiliği de temize çıkarma ihtiyacı hissediyor.
Erdoğan, "Hiç bir din teröre müsaade etmez, İslamcı terör tabiri diğer din mensuplarını da üzer" diyerek hiç gereği yokken diğer din mensuplarını da temize çıkarıyor.
Onun için olacak, konuşmasının sonunda İsrail eski başbakanı Ehud Barak Erdoğan'a öğütler dizerek İslamiyet'le ilgili değerlendirmelerine katılıyor.
Yahudi Barak, AB'ye seslenerek, "İslami partiden geldiği halde Avrupa'nın elini sıktı" diye övdüğü Erdoğan'ın cesaretli tavırlarına destek verilmesini istiyor.
Cesarete gelen Erdoğan da İsrail'le her sahada ilişkilerin derinleştirileceği müjdesini veriyor ve Arafat'a yükleniyor.
Özetle Erdoğan'ın orta yol Müslümanlığından kastettiği olsa olsa Yahudilikle Hıristiyanlığın ortasında kalmak olabilir.
Bush ile Şaron'un AB ile ABD'nin arasında kalmaktır. İslam birliği inancını paylaşmıyoruz deyip Hıristiyan Demokratlar kulübüne üyelik için çırpınanlara da bu yakışır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014