Denktaş'ın ifadesiyle "dayatmanın daniskası" niteliğindeki Annan mektubu Ankara'da, özellikle de AKP'de önemli bir hayal kırıklığı yarattı. Başbakan Erdoğan, önce Davos Forumu'nda BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile ardından ABD Başkanı Bush ile yaptığı görüşmeler sonrasında epey umutlanmıştı. Daha doğrusu siyasi "acemiliğinin" yetmezliğine, medyanın verdiği "gaz" da eklenince eğriyi doğru görme şaşılığıyla, olmayan bir umut, olmayan bir destek olmuş gibi göründü Başbakan Erdoğan'ın gözüne. Erdoğan, "karizmatik başbakan 50 yıllık Kıbrıs davasında bizi ilk defa bir adım öne çıkardı" pohpohlamasına kaptırdı kendisini. Oysa bu "karizmatik başbakan" pohpohlamasını yapan aynı "yağcılar ve ver-kurtulcular" güruhu, Erdoğan'ın Annan'ın dayatma mektubuyla tereddüde düşmesi üzerine, "karizmatik başbakan" yakıştırmasını hemen teste tabi tutmaya başladı. Bakın İsmet Berkan bu hususta ne diyor:
"Başbakan Tayyip Erdoğan ABD'nin başkenti Washington'da Türk gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, 'Annan'ın dört şartının dördünü de, Rumların da kabul etmesi halinde kabul ettiğimizi söyledik' dediğinde, kendi başbakanlığını ve liderliğini ortaya koyduğunun farkında mıydı acaba?
Eğer o gün farkına varmadıysa önceki akşam itibariyle kendi liderlik karizmasının bir ölüm kalım testinden geçmekte olduğunu fark etmiş olmalı."
Başbakan Erdoğan baktığı boy aynasının kırık olduğunu ve görüntüyü kırık ve çok parçalı yansıttığını artık görmeli. Kıbrıs lideri Denktaş'ın 40 yıllık Kıbrıs tecrübesini, onun bunun gazıyla veya kendi öz iradesiyle bir kalemde silip atmanın bedelinin ne denli ağır olduğunu Annan'ın son hamlesiyle daha iyi anlamıştır Erdoğan.
Erdoğan Annan'ın son mektubu sonrasında çevresindekilere, "yaptığımız görüşmeler (ABD ve Annan ile) davet metnine beklediğimiz şekilde yansımamış" demekten kendisini alamamış. Bunları dinleyen Denktaş ise Erdoğan'ı, "sizin söylediklerinizi dikkate almamışlar. Ben yıllardır bu oyunun içindeyim. Onlara bu kadar güvenmeyin" diyerek uyarıyor. Denktaş'ın bu uyarıyı, "ben demiştim" edasıyla değil de, Erdoğan'ın kendisini kaptırdığı AB rüzgarının Erdoğan'ı nerelere sürüklediğini vurgulamak adına yaptığına inanıyorum.
İki ihtimal var. Birincisi: Erdoğan bugüne kadar "oyun, tuzak, yutma, ver-kurtul, Batı'nın gerçek yüzü" kelimelerine sadece "komplo teorisyenleri" tarafından ortaya atılan, hamaset ve yüzeysellik kokan, dünya konjonktöründen kopuk, kendi aleminde kelimeler olarak bakıp, Kıbrıs davasını ve Rauf Denktaş'ı da bu minval üzere değerlendirdi. Ve son Annan mektubuyla Denktaş'ın haklılığını anlayıp, Annan ve güruhunun ne tür tuzaklar hazırladığına vakıf oldu. Geç de olsa anladı, hatadan dönme ihtimali az da olsa var.
İkincisi: Erdoğan bütün bu gelişmelerin bu noktaya geleceğini çok iyi biliyordu. Davos'ta Annan'a "boşlukları siz doldurabilirsiniz" taahhüdünü verirken de aynı hissiyattaydı. AB uğruna Kıbrıs'ı da, Güney Doğu'yu da, Ege'yi de vermeye hazır. Annan'ın tuzaklarından da haberi var ve bile bile "lades" diyor.
Umarım birincisidir. Şayet ikinci ihtimal doğruysa zaten yapacak birşey yok! Allah yardımcımız olsun!
"Başbakan Tayyip Erdoğan ABD'nin başkenti Washington'da Türk gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, 'Annan'ın dört şartının dördünü de, Rumların da kabul etmesi halinde kabul ettiğimizi söyledik' dediğinde, kendi başbakanlığını ve liderliğini ortaya koyduğunun farkında mıydı acaba?
Eğer o gün farkına varmadıysa önceki akşam itibariyle kendi liderlik karizmasının bir ölüm kalım testinden geçmekte olduğunu fark etmiş olmalı."
Başbakan Erdoğan baktığı boy aynasının kırık olduğunu ve görüntüyü kırık ve çok parçalı yansıttığını artık görmeli. Kıbrıs lideri Denktaş'ın 40 yıllık Kıbrıs tecrübesini, onun bunun gazıyla veya kendi öz iradesiyle bir kalemde silip atmanın bedelinin ne denli ağır olduğunu Annan'ın son hamlesiyle daha iyi anlamıştır Erdoğan.
Erdoğan Annan'ın son mektubu sonrasında çevresindekilere, "yaptığımız görüşmeler (ABD ve Annan ile) davet metnine beklediğimiz şekilde yansımamış" demekten kendisini alamamış. Bunları dinleyen Denktaş ise Erdoğan'ı, "sizin söylediklerinizi dikkate almamışlar. Ben yıllardır bu oyunun içindeyim. Onlara bu kadar güvenmeyin" diyerek uyarıyor. Denktaş'ın bu uyarıyı, "ben demiştim" edasıyla değil de, Erdoğan'ın kendisini kaptırdığı AB rüzgarının Erdoğan'ı nerelere sürüklediğini vurgulamak adına yaptığına inanıyorum.
İki ihtimal var. Birincisi: Erdoğan bugüne kadar "oyun, tuzak, yutma, ver-kurtul, Batı'nın gerçek yüzü" kelimelerine sadece "komplo teorisyenleri" tarafından ortaya atılan, hamaset ve yüzeysellik kokan, dünya konjonktöründen kopuk, kendi aleminde kelimeler olarak bakıp, Kıbrıs davasını ve Rauf Denktaş'ı da bu minval üzere değerlendirdi. Ve son Annan mektubuyla Denktaş'ın haklılığını anlayıp, Annan ve güruhunun ne tür tuzaklar hazırladığına vakıf oldu. Geç de olsa anladı, hatadan dönme ihtimali az da olsa var.
İkincisi: Erdoğan bütün bu gelişmelerin bu noktaya geleceğini çok iyi biliyordu. Davos'ta Annan'a "boşlukları siz doldurabilirsiniz" taahhüdünü verirken de aynı hissiyattaydı. AB uğruna Kıbrıs'ı da, Güney Doğu'yu da, Ege'yi de vermeye hazır. Annan'ın tuzaklarından da haberi var ve bile bile "lades" diyor.
Umarım birincisidir. Şayet ikinci ihtimal doğruysa zaten yapacak birşey yok! Allah yardımcımız olsun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012