2011'den sonra adına "ustalık" denilen bir dönem başladı. Aynı süreçle başlatılan sloganlar ise "Yeni Türkiye", "Osmanlı'nın ayak sesleri" gibi içi boş kavramlarla doluydu. Tabi "usta", sabık başbakan Erdoğan'dı. Yıl 2014 oldu ve "usta", cumhurbaşkanı olmaya karar verdi. Sağ olsunlar (!) tatillerini, Türkiye'nin geleceğinden önemli gören ve sandığa gitmeyen artı akkurt vatandaşlarımızın sayesinde de cumhurbaşkanı oldu. Tabi sloganla hazırdı; "Ümmet liderini seçti"Peki, Ümmet nerde, ne yapıyor? Canına kastedilmiş, vatanına kastedilmiş, namusuna kastedilmiş, kitabına kastedilmiş, kan içinde, gözyaşı içinde ağlıyor. Bütün gizleme çabalarına rağmen Afganistan'daki Haçlı askerlerinin Kuran-ı Kerim'e yaptıkları hakareti hatırlıyorsunuz. Daha geçen yıl İncirlik'te içip içip camimize saldıran, kitabımızı parçalayan ve hızla gündemden düşürülen haçlıların yaptıklarını da hatırlıyorsunuz. Yahudi zulmü hiç bitmedi, zamanı gelinceye kadar da bitmeyecek. İlk kıblemize de saldırdılar. Kutsal Kitabımızı parçaladılar. Nerde usta? Nerde ümmetin lideri? Nerde Ortadoğu ve Balkanlara biz şekil veririz, diyenler? Evet, nerdeler? Sakın! Medyada atılan "kahrolsun İsrail", "Size bilmem ne çocuğu diyebilir miyim" vs. gibi başlıklarına, yazılara veya meydanlardaki dört parmaklılara, tehditkâr sözlere aldanmayın. O, "one minut'ü" unutun zaten. Şunu iyi bilin ki! Erdoğan'da, AKP'de İsrail'in dostu olduklarını politikalarıyla gösterdiler.Bu iddiamı bizzat Erdoğan defalarca doğrulamıştır. Bakın! Daha geçen gün İsrail ile ilgili sorulan bir soruya şu cevabı vermişti Sayın Erdoğan; "Mavi Marmara olayından sonra İsrail bölgedeki en büyük dostunu kaybetmiştir". Demek ki, ortada açık bir dostluk var. İsrail kasabı Şaron'u "cesur, yürekli lider" olarak ilan eden liderlerden biri de Erdoğan'dı. Eylül 2005: New York'ta BM zirvesi sırasında Erdoğan, Müşerref'le de bir araya geldi. Erdoğan, İsrail Başbakanı Şaron ile de görüştü. Şaron "Türkiye'nin İsrail ile Pakistan'ın bir araya gelmesinde gösterdiği çaba ve ev sahipliğinden ötürü" Erdoğan'a teşekkür etti. ADL, dünyadaki en büyük Yahudi-Mason örgütlerinden biridir. Ve bu örgüt ilk kez Yahudi olmayan birine "üstün hizmet madalyası" verdi. Kimdi o biri? Sayın Erdoğan. CFR örgütü ise ADL'nin kan kardeşi. Eroğan'ın bu örgütle diyaloglarını isteyen araştırabilir. CFR'nin 2007'de, Erdoğan'a gönderdiği memorandumda şöyle diyordu; "Mr. Erdoğan, ? Ankara, küreselleşmenin gerekliliğini anlamak, dünyada geçerli olan kurallara uyum sağlamak zorundadır. Ankara şunu da anlamalıdır ki, uygun gördüğü kuralları uygulayıp, kendi çıkarlarına uymayanları reddetmesi mümkün değildir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız..."Sayın Erdoğan son ABD ziyaretinde CFR'de yaptığı konuşmada, İsrail devleti ve Yahudileri bir birinden ayırt ettiğini söylüyor ve şöyle diyordu; "Ben, antisemitizmi bir insanlık suçu olarak açıklayan ilk başbakanlardan biriyim" Oysa bugün Mescid-i Aksa'da, Yahudilerin parçaladığı Kitabımızda Yüce Allah şöyle diyor; "İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun" (Maide 82)Erdoğan, AKP ve İsrail dostluğunun, İsrail tarafından itirafı ise ülkemize atanan İsrail'in yeni Başkonsolosu Shai Cohen'den geldi. "İsrail-Türkiye ilişkilerinin (Mavi Marmara laf dalaşından sonra) normalleşmesi için önemli bir işaret olarak da, atanması için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat imza vermiş olduğunu ifade etti yeni elçi.Siyasi sözlere, açıklamalara vs. herkes bir kılıf bulabilir. Ama rakamlara kılıf bulunamaz. Çünkü matematikte sonuç tektir. Meydanlardan İsrail'e tehditler sallayanlar, limanlardan ticaret yapıyor, diyorduk. Safran-1 (Bilal Erdoğan'ın gemiciği) İsrail limanlarında, diyorduk. Kimse hayırdır, nasıl yani, bile demiyordu. Yeni konsolos bunu da itiraf etti; "İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin sürekli büyüdüğünü, 2014'te ikili ticaret hacminin 5 milyar dolara ulaştığını, bu rakam, iki ülke arasındaki ticarette bugüne kadar ulaşılan en yüksek miktar" olduğunu söyledi.Şuraya gelmek istiyorum! Türk Milleti ve bütün İslam coğrafyası artık lafa değil icraata bakmalı. En önemlisi her Müslüman kendine bakmalı. Nasıl mı? Bu sorunun cevabını yıllar önce Şimon Perez vermişti. Gazeteciler, Perez'e "Kur'an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor" diye hatırlattıklarında, Perez "Kur'an'ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz." Diye cevap veriyor. Evet, Kuran'ın bahsettiği Müslüman olamadığımız müddetçe Müslümanlara yapılan maddi ve manevi zulümler devam edecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025