Bugün 5 Kasım 2007.Siz bu yazıyı okurken Başbakan Erdoğan'ın ayağı Washington'a çoktan basmış olacak.Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ı Erdoğan ile ABD Başkanı Bush bugün Türkiye'nin geleceğiyle yakından ilgili olan PKK terörü ve Kuzey Irak'taki gelişmeleri Beyaz Saray'da değerlendirecekler.Terörün azmasıyla beraber verdiğimiz onlarca şehidimizin ve kaçırılan askerlerimizin hesabının bu toplantıda sorulacağını bekleyenler olabilir. Öncelikle şunu açık seçik ifade etmek gerekiyor. Bu toplantıda Başbakan Erdoğan'ın Bush'a hesap soracağını bekliyorsanız daha çok beklersiniz. Böyle bir toplantıda şehitlerin hesabı sorulmaz/sorulamaz. Şehitlerin hesabı sorulacak olsaydı, önceden alınmış randevu beklenmezdi. PKK'nın yeri belli değil miydi? Belliydi. O zaman yeri belli olan eli kanlı teröristleri yok ederek pekâlâ hesap sorabilirdik. Hiçbir adım atmayan Türkiye'nin masa başında hesap soracağına inanabilmek standardın üstünde bir safdillik gerektirir. Bu toplantı üzerine çok yazıldı ve konuşuldu. Batı basınında Erdoğan-Bush görüşmesi üzerine yazılan yazılarda Türkiye'nin hangi taleplerde bulunacağı bir satırla geçiştirilirken Amerikan tarafının taleplerine sayfalar ayrıldı.Söz konusu görüşmede ABD'nin Türkiye'den her biri birbiriyle bağlantılı bazı temel taleplerde bulunacağı yazıldı. ABD'nin isteyeceği muhtemel talepleri şunlar;1. ABD, Kuzey Irak'a yönelik bir harekâta muhalefet etmeyecek. Ama açık bir destek de vermeyecek.2. ABD, Türkiye'nin müdahalesinin bölgenin istikrarlı ortamını(!) bozmamasını talep edecek. 3. ABD, Ankara'ya PKK'ya karşı kullanılabilir istihbarat bilgileri verecek.4. Washington, Ankara ve Bağdat arasında koordinatörlük mekanizmasının yeniden aktive edilmesi istenecek.Oval ofis'te şüphesiz başka şeyler de konuşulacak ama ne konuşulursa konuşulsun bu dört maddeyle bağlantılı şeyler olacak.ABD, operasyon konusunda Türkiye'ye verdiği destek elbette sınırsız bir destek olmayacak. Türkiye'nin kaç askerle, kaç kilometre içeriye gireceği ve kaç gün kalacağı gibi önemli noktaların çerçevesi, tamamen ABD tarafından çizilerek Türkiye'nin önüne konulacak. Yani bir operasyon olursa sınırları ve planlaması ABD tarafından yapılmış bir operasyon olacağı kesin gibi. Bugüne kadar Türkiye'nin Kuzey Irak'a yönelik bir sınır ötesi operasyon yapması konusuna karşı çıkan ABD'nin tutumundaki bu değişimin sebebi ne ola ki? Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin Kuzey Irak'ta kontrollü bir şekilde bulunmasının ABD çıkarlarına daha uygun olduğu Batı basınında konuşuluyordu.ABD'nin bu çıkar hesaplarındaki değişim, İran'a yönelik bir askeri saldırı ihtimalinin artık iyice güçlenmiş olmasına bağlanıyor. En fazla bir yıl içerisinde ABD'nin İran'a şiddetli bir hava taarruzu düzenleyebileceği konuşuluyor. Peki, İran'a saldıracak olan ABD, neden Türkiye'nin Kuzey Irak'ta bulunmasını istiyor?Türkiye Kuzey Irak'tayken ABD'nin İran'a başlatacağı hava saldırısına İran'ın kara kuvvetleriyle Kuzey Irak'taki ABD-İsrail-Barzani dengelerini bozabilecek misilleme yapmasını o sırada bölgede bulunan Türk askerinin tampon olması engelleyecek. Yani olası bir ABD saldırısında bölgede bulanacak Türk askeri unsurları Kuzey Irak yönetimi için bir kalkan olacak. İkinci maddede Türkiye'den "bölgeyi de-stabilize etmeyin" cümlesiyle korunması istenen dengeleri İran'ın bozması da bu şekilde engellenmiş olacak. Bu durum belki de İran'la Türkiye'nin karşı karşıya gelmesi kötü senaryosunu da gerçekleştirmiş olacak. İran'ın cevapsız bırakmayacağı ABD saldırısında Türkiye tam savaşın ortasında kalmış olacak. Bundan dolayıdır ki, ABD'nin çizdiği bir çerçeve dâhilinde Türkiye Irak'a girerse bilmeden ABD çıkarlarına göre davranmış olabilecek. Sınır ötesi harekâtta her adımın kararını Türkiye kendisi verebilirse, harekatın bir faydası olacaktır. Bunun dışında ülkeye fayda getirmekten ziyade çok zararlı bile olabilir.Bir de ABD'nin ısrarla vazgeçmek istemediği koordinatörlük meselesi var. Edip Başer Paşa ve Dışişleri Bakanı Babacan bu mekanizmanın faydalı olmadığını ifade etmişlerdi oysa. Gelen bilgilere göre ABD'nin taleplerinin en önemlisi bu koordinatörlüğün devam etmesiymiş. ABD niçin bu mekanizmada ısrar ediyor. Bir bit yeniği mi var yoksa? Koordinatörlük mekanizmasının PKK terörünü bitirmeyeceği ispatlanmış olduğuna göre geriye tek bir seçenek kalmış oluyor. Bence bu mekanizma Türkiye'yi Barzani'yle masaya oturmak noktasına taşıyacak. Amerikalıların ısrarının altında yatan gerçek de bu olsa gerektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024