Resmi Gazete'de yayımlanan ithalat rejimi kararına göre, kırmızı mercimek ithalatında bazı ülke gruplarına uygulanan gümrük vergisi oranı yüzde 19,3'ten yüzde 9'a düşürülürken, çerezlik olmayan ay çekirdeği ithalatının gümrük vergisi oranı 30 Haziran 2021'e kadar tüm ülke grupları için sıfırlanmış durumda.
Bu yıl Toprak Mahsulleri Ofisi 3 bin 550 liradan açıklanan mercimek taban fiyatından mercimek almadığından dolayı deposu tamtakır olunca ithal etmek yoluna gitmesi elbette kaçınılmaz bir çare oluyor.
Yıllardan beri tarım politikamız ortada: "Kendi çiftçine ürettirme, ürünlere destek verme ve tam gaz ithalat..." İthal ofisi gibi çalışan bir bakanlığımız var.
Tarımda ithal yolunu daha kolay bir hale getirmek adına gümrük vergisi oranlarının düşürülmesi, elbette birilerinin de vurgun yapması anlamına geliyor.
Türkiye'de sadece Güneydoğu'da yetişen kırmızı mercimeği Türkiye sofralarında görmek pek mümkün değil. Mersin Limanı'ndan en çok Kanada, Ortadoğu ve Avrupa'ya ihraç edilen mercimekte en çok tercih edilen Diyarbakır'daki tarlalarda yetişen ürün.
Şu garabete bakar mısınız sevgili okurlar: "Kendi öz topraklarımızda yetiştirdiğimiz mercimeğimizi afiyetle sofralarımızda tüketmeyip/tüketemeyip ithal, en kalitesiz Kanada mercimeğini tüketiyoruz."
Artuklu Üniversitesi Kızıltepe Meslek Yüksek Okulu'nda görev yapan Doç. Dr. Ferhat Kızılgeçi, kırmızı mercimeğin anavatanının "Verimli Hilal" olduğunu ifade ederek, Diyarbakır'daki ürünün kalitesinin dünyada bir numara olduğunu söylüyor. Buna karşın Türkiye'de ve dünyanın birçok ülkesinde kalitesiz Kanada mercimeğinin satıldığını ifade eden Doç. Dr. Kızılgeçi, şunları anlatıyor: "Diyarbakır, buğdayın ilk kültürünün alındığı yerdir. Arpa keza öyledir. Kırmızı mercimek, nohut ve bezelyenin anavatanı olduğu için birçok tür buradan dünyaya yayılmıştır. Kanada'da, kırmızı mercimeğimizi geliştirerek bize pazarlıyorlar. Diyarbakır mercimeğine göre kalitesi, proteini düşüktür. Özellikle Şanlıurfa ve Diyarbakır'ın mercimeği Türkiye pazarına girmiyor. Kanada ve Avrupa'ya satılıyor. Çünkü bunun işlenmesi sonrası mercimek pazarda para ediyor. Dış ülkeler verime değil, kaliteye ve özellikle tarımsal ürünlerin organik olup olmadığına bakıyor. Dolayısıyla ihracatçılarımız, ürüne daha çok para vereni tercih ediyorlar. Yani dünyanın en iyi kaliteli mercimeğini biz üretiyoruz, ama en kalitesiz olanı da ithal edip tüketiyoruz."
Yıllardan beri yazıyor ve söylüyoruz, "tarımda ithalat çözüm olamaz" diye... İthalatın bir çözüm ve çare olmadığını bilen yetkililerimiz bu gerçeğin farkına herhalde kıtlık kapıya dayandığında varacaklar.
Bu yaşadığımız sıkıntılı pandemi döneminde tarımın ve üretmenin önemine ne zaman varacağız acaba? Her ülke tarımını sonsuzcasına destekleyip üretime önem verirken üreticiyi cezalandıran bir politikadan, üreticiyi el üstünde tutan bir yola dönmeliyiz.
Şöyle bir soru sormak ve bunu Tarım Bakanlığı'nın da cevaplamasını istiyorum sevgili okurlar: "Şu an mevcut silolarımızda üretim yapılmazsa ülke insanını besleyecek ne kadar bakliyat, kuru gıda ve buğdayımız vardır?.."
Neredeyse tüm dünyayı besleyecek bir tarım potansiyeline sahip verimli Anadolu topraklarında tarım yapmamak ve bu şekliyle dünyaya pazarlayıp para kazanmamak inanın zoruma gidiyor ve kanıma dokunuyor sevgili okurlar. Bu işi bilmiyor ve beceremiyorsanız bilen ehil insanlara veriniz ya da danışınız. Allah aşkına böyle baştankara ithalata dayalı bir tarım politikası olabilir mi? Ne demek yahu tam 30 ülkeden canlı hayvan ve karkas et ithal etmek... Dünyada böyle bir ülke gösteremezsiniz. Bu dünyaya maskara ve rezil olmaktan başka bir şey değildir.
Hükümet edenlere sesleniyoruz; lütfen kendinize geliniz... Bu millete yazık oluyor...
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025