İnsanlığın son umudu, son mesajın tebliğcisi son elçi Hz. Muhammed aleyhisselamın hikmetli dilinden, eşsiz lisanından Müslümanın nasıl tarif edildiğini biliyoruz:
"Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer Müslümanlar selamettedir."
Müslümanlığı cübbeye ve şalvara indirgemiş, gördüğü insanların dindarlığını cübbesinin uzunluğu ve şalvarının genişliği ile ölçen bir adam, kendisini de Ehl-i Sünnetin yılmaz savunucusu olarak takdim eden bir cübbeli, öyle şeyler söylüyor ve öyle şeyler yapıyor ki elinden ve dilinden Müslümanlar da İslam da sürekli zarar görüyor.
Bir kere upuzun ve sivri dilinden Müslümanların hiç biri emin ve selamette değil. Her hangi bir âlimin, bir ilahiyat profesörünün mesela bir saatlik konuşmasından alıyor bir cümlesini ve çıkıyor kürsüye. Nasıl olsa karşısında okumayan, akletmeyen, sorup-sorgulamayan bir kitle var, veryansın ediyor hedefe koyduğu o insana.
Sözün hemen başında ve hemen hemen hepsine yapıştırdığı ilk yafta mezhepsizlik.
Dilinin ucunda özel çelikten yaptırılmış demir var sanki kesip-biçiyor. Mezun olduğu okuldan, o okulda görev yapan hocalardan giriyor yaşadığı şehirden ve görev yaptığı okuldan çıkıyor. Bu yolculukta devirmediği çam, kırmadığı baş ve yarmadığı kaş kalmıyor.
Kendisine buradan soruyoruz; savunduğunu iddia ettiğin Ehl-i Sünnetin hangi mezhebinin, hangi kaynağında bu kadar edepsizliğe, bu kadar terbiyesizliğe, bu denli seviyesizliğe ve bu kadar fütursuzca Müslümanların haysiyetlerine saldırıya cevaz var?
Ömrünün kırk yılını, elli yılını ilme vermiş, dirsek çürütmüş, birçoğunun kaleme aldığı eserlerin hacmi senin boyunu çoktan geçmiş olan İslam âlimlerini öyle bir celsede, tek oturumda silme, hepsine birden kalem çekme yetkisini sen kimden alıyorsun?
Böyle bir haysiyet cellatlığını da "Ehl-i Sünneti savunuyorum" kılıfı ile örtmeye çalışıyorsun.
Yaptıkların, üretip din adına pazarladıklarına gelince bunların ne dinde yeri var ne de insanlık tarihinde örnekleri.
Özetlersek, Müslümanların büyük çoğunluğu senin ne elinden ne de dilinden emanda değil, selamette değil.
Yazının başına koyduğumuz Nebevi tarifi bir ayna olarak kabul edip onun karşısına geçmeği, boyunun ölçüsünü almayı ve elinden ve dilinden sadır olanları tekrar tekrar gözden geçirmeyi kardeşlik hukuku içinde tavsiye ederiz.
Bizden söylemesi.
"Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer Müslümanlar selamettedir."
Müslümanlığı cübbeye ve şalvara indirgemiş, gördüğü insanların dindarlığını cübbesinin uzunluğu ve şalvarının genişliği ile ölçen bir adam, kendisini de Ehl-i Sünnetin yılmaz savunucusu olarak takdim eden bir cübbeli, öyle şeyler söylüyor ve öyle şeyler yapıyor ki elinden ve dilinden Müslümanlar da İslam da sürekli zarar görüyor.
Bir kere upuzun ve sivri dilinden Müslümanların hiç biri emin ve selamette değil. Her hangi bir âlimin, bir ilahiyat profesörünün mesela bir saatlik konuşmasından alıyor bir cümlesini ve çıkıyor kürsüye. Nasıl olsa karşısında okumayan, akletmeyen, sorup-sorgulamayan bir kitle var, veryansın ediyor hedefe koyduğu o insana.
Sözün hemen başında ve hemen hemen hepsine yapıştırdığı ilk yafta mezhepsizlik.
Dilinin ucunda özel çelikten yaptırılmış demir var sanki kesip-biçiyor. Mezun olduğu okuldan, o okulda görev yapan hocalardan giriyor yaşadığı şehirden ve görev yaptığı okuldan çıkıyor. Bu yolculukta devirmediği çam, kırmadığı baş ve yarmadığı kaş kalmıyor.
Kendisine buradan soruyoruz; savunduğunu iddia ettiğin Ehl-i Sünnetin hangi mezhebinin, hangi kaynağında bu kadar edepsizliğe, bu kadar terbiyesizliğe, bu denli seviyesizliğe ve bu kadar fütursuzca Müslümanların haysiyetlerine saldırıya cevaz var?
Ömrünün kırk yılını, elli yılını ilme vermiş, dirsek çürütmüş, birçoğunun kaleme aldığı eserlerin hacmi senin boyunu çoktan geçmiş olan İslam âlimlerini öyle bir celsede, tek oturumda silme, hepsine birden kalem çekme yetkisini sen kimden alıyorsun?
Böyle bir haysiyet cellatlığını da "Ehl-i Sünneti savunuyorum" kılıfı ile örtmeye çalışıyorsun.
Yaptıkların, üretip din adına pazarladıklarına gelince bunların ne dinde yeri var ne de insanlık tarihinde örnekleri.
Özetlersek, Müslümanların büyük çoğunluğu senin ne elinden ne de dilinden emanda değil, selamette değil.
Yazının başına koyduğumuz Nebevi tarifi bir ayna olarak kabul edip onun karşısına geçmeği, boyunun ölçüsünü almayı ve elinden ve dilinden sadır olanları tekrar tekrar gözden geçirmeyi kardeşlik hukuku içinde tavsiye ederiz.
Bizden söylemesi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025