Ekonomik krizin rakamlarına yansıyan yüzü ürküntü veriyor. Derviş, "krizi atlattık" masalları okurken Devlet istatistik enstitüsünün açıkladığı 2001 yılı ekonomi göstergeleri Derviş'e tokat gibi indi.
Bir yılda 1.5 işsiz yaratarak 2.3 milyon resmi işsiz, 6 milyon gerçek işsiz yaratan, 300 bin iş yerine kepenk kapattıran, nüfusun dörtte birini açlık sınırına, yüzde ellisini fakirlik sınırına düşüren IMF politikalarının acı bilançosu devletin resmi rakamları ile gün yüzüne çıktı.
Yüzde 9,4'lük gayri safi milli hasıladaki küçülme kişi başına milli servetimizi 2.967 dolardan, 2.160 dolara düşürdü.
2001 yılında yaşanan yüzde 10'luk küçülme 1945 yılında savaş döneminde yaşanan küçülmeden sonra ikinci rekor oluyor.
2001 yılında Türk ekonomisi, 53,2 milyar dolar kaybetti. Bir yılda 10 yıl geriye gittik.
Türkiye ABD ve Avrupa'nın IMF ve AB eliyle dayattığı liberal politikalar sayesinde son on yılda GSMH'si 190 milyar dolardan 155 milyar dolara gerilerken; Çin, aynı dönemde 180 milyar dolardan 1.350 milyar dolara fırlıyor, 10 yılda dörde katlanıyordu.
DİE rakamlarına göre, gıda sektörü yüzde 3, dayanıklı tüketim yüzde 30, yatırım harcamaları yüzde 50 azaldı. Elektrik üretimi de son 31 yılın en düşük seviyesine indi.
Bunun anlamı ekonomideki daralma ve küçülmenin üretim kapasitesini yok edecek düzeye indiğidir.
Gerek devlet gerekse özel sektör yatırım harcamalarındaki yüzde 50'ye varan daralma sermayenin sıfırı tükettiği anlamına geliyor.
Dalgalı kura geçişin en büyük bahanesi ihracatı arttırmaktı. Ancak ihracatta beklenen artış olmayınca çözüm ithalatı daraltmakta bulundu. İthalattaki daralma, hammadde, ara mal ve makine gibi üretim için zaruri kalemlerde gerçekleşmiş.
Sanayi için zaruri kalemlerde yaşanan ithalat daralması ocak ayında yüzde 23 gibi rekor seviyede seyretmiş. Bu da gösteriyor ki, ekonomide ki "çöküş eşittir depresyon" denklemi sürüyor.
Ekonomideki bu derin çöküşün ve devam eden depresyonun en temel nedeni siyasete olan güvensizlik, yanlış IMF reçetesinde ısrar.
Ancak bu resmi rakamların haykırdığı çöküş tablosuna rağmen ekonomi kaptanı Derviş, pişkince "kriz bitti, hastayı komadan çıkarttık" diyor.
Derviş, "Türkiye moratoryuma (borç ödemelerini askıya alma) gidebileceği çok ciddi bir dönem geçirdi. "Bunu anlattık" diyerek neyi düzelttiğini söylüyor.
Dervişin tüm yaptığı bu.
Uluslararası finans kesiminin alacağını IMF üstleniyor, bu kurumlara borçlu bankaların borcunu da Derviş sayesinde hazine üstleniyor. Ve onlara göre kriz çözülüyor.
Peki moratoryum olsaydı, daha mı kötü olurdu? Onlar için kötü olurdu ama hiç değilse reel ekonomi çökmez, iş yerleri kapanmazdı. Çok çok rantiyenin biraz canı yanardı.
Eh yirmi yıldır 65 milyonun canı yanarken oluyor da 35 bin tuzu kurunun birazcık canı yanınca neden olmuyor.
Bütün mesele burada gizli.
Derviş'in yeni masallarla 65 milyonu uyutuyor: "Artık büyümeye yönelebiliriz" diyor. Ancak 'dengeleri bozmayalım' diyerek büyümenin önünü kesmeye devam edeceğini ima ediyor. Derviş ekonomiyi çökertme misyonunu iyi oynuyor vesselam.
Bir yılda 1.5 işsiz yaratarak 2.3 milyon resmi işsiz, 6 milyon gerçek işsiz yaratan, 300 bin iş yerine kepenk kapattıran, nüfusun dörtte birini açlık sınırına, yüzde ellisini fakirlik sınırına düşüren IMF politikalarının acı bilançosu devletin resmi rakamları ile gün yüzüne çıktı.
Yüzde 9,4'lük gayri safi milli hasıladaki küçülme kişi başına milli servetimizi 2.967 dolardan, 2.160 dolara düşürdü.
2001 yılında yaşanan yüzde 10'luk küçülme 1945 yılında savaş döneminde yaşanan küçülmeden sonra ikinci rekor oluyor.
2001 yılında Türk ekonomisi, 53,2 milyar dolar kaybetti. Bir yılda 10 yıl geriye gittik.
Türkiye ABD ve Avrupa'nın IMF ve AB eliyle dayattığı liberal politikalar sayesinde son on yılda GSMH'si 190 milyar dolardan 155 milyar dolara gerilerken; Çin, aynı dönemde 180 milyar dolardan 1.350 milyar dolara fırlıyor, 10 yılda dörde katlanıyordu.
DİE rakamlarına göre, gıda sektörü yüzde 3, dayanıklı tüketim yüzde 30, yatırım harcamaları yüzde 50 azaldı. Elektrik üretimi de son 31 yılın en düşük seviyesine indi.
Bunun anlamı ekonomideki daralma ve küçülmenin üretim kapasitesini yok edecek düzeye indiğidir.
Gerek devlet gerekse özel sektör yatırım harcamalarındaki yüzde 50'ye varan daralma sermayenin sıfırı tükettiği anlamına geliyor.
Dalgalı kura geçişin en büyük bahanesi ihracatı arttırmaktı. Ancak ihracatta beklenen artış olmayınca çözüm ithalatı daraltmakta bulundu. İthalattaki daralma, hammadde, ara mal ve makine gibi üretim için zaruri kalemlerde gerçekleşmiş.
Sanayi için zaruri kalemlerde yaşanan ithalat daralması ocak ayında yüzde 23 gibi rekor seviyede seyretmiş. Bu da gösteriyor ki, ekonomide ki "çöküş eşittir depresyon" denklemi sürüyor.
Ekonomideki bu derin çöküşün ve devam eden depresyonun en temel nedeni siyasete olan güvensizlik, yanlış IMF reçetesinde ısrar.
Ancak bu resmi rakamların haykırdığı çöküş tablosuna rağmen ekonomi kaptanı Derviş, pişkince "kriz bitti, hastayı komadan çıkarttık" diyor.
Derviş, "Türkiye moratoryuma (borç ödemelerini askıya alma) gidebileceği çok ciddi bir dönem geçirdi. "Bunu anlattık" diyerek neyi düzelttiğini söylüyor.
Dervişin tüm yaptığı bu.
Uluslararası finans kesiminin alacağını IMF üstleniyor, bu kurumlara borçlu bankaların borcunu da Derviş sayesinde hazine üstleniyor. Ve onlara göre kriz çözülüyor.
Peki moratoryum olsaydı, daha mı kötü olurdu? Onlar için kötü olurdu ama hiç değilse reel ekonomi çökmez, iş yerleri kapanmazdı. Çok çok rantiyenin biraz canı yanardı.
Eh yirmi yıldır 65 milyonun canı yanarken oluyor da 35 bin tuzu kurunun birazcık canı yanınca neden olmuyor.
Bütün mesele burada gizli.
Derviş'in yeni masallarla 65 milyonu uyutuyor: "Artık büyümeye yönelebiliriz" diyor. Ancak 'dengeleri bozmayalım' diyerek büyümenin önünü kesmeye devam edeceğini ima ediyor. Derviş ekonomiyi çökertme misyonunu iyi oynuyor vesselam.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014