Liberal ekonomi modelini uygulayan hükümetler, tıpatıp aynı programı takip etmezler. Her ülke şartlarına uygun değişik ekonomi programı uygular. Bazıları ise ülke menfaati gerektiriyorsa, liberal ekonomi modelinin teorisine ters uygulamaları bile hayata geçirir. AKP, büyük umutlarla iktidara getirilmesine rağmen, ekonomide yeni bir program ortaya koyamadı ve iktidarı süresince Kemal Derviş'in programının dışına çıkmadı. Bu yüzden Kemal Derviş, muhalefet milletvekili sıfatıyla ülkemizde örneğini göremediğimiz şekilde hükümeti övmüştür. Şimdi Kemal Derviş, mimarı olduğu ekonomi programının, amacına ulaştığını, artık değişmesi gerektiğini söylüyor. Evet, ekonomi programı değişmeli, ama bu değişiklik Kemal Derviş'in dediği gibi olmamalıdır. Olursa, yine yandık, yine bir on yıl daha kaybettik demektir. Çünkü Kemal Derviş'in ekonomi programları Dünya Bankası ve IMF kaynaklıdır ve hiçbir ülkeye, hiçbir fayda getirmemişlerdir, getirmezler de. Söz konusu ekonomi programları, ülkemizde yoksulluğu, işsizliği, gelir dağılımındaki adaletsizliği artırmış, ekonomimizi yatırım, üretim ve kalkınma yerine, sıcak para akımlarına ve dış borçlanmaya mahkûm etmiştir. Dünya Bankası ve IMF gibi kuruluşların dayattığı, bu programların en temel özelliği ticari serbestidir. Bunu sağlamak amacıyla milli devletler, iç pazar ve milli üretimi korumak için ithal mallarına koydukları giriş kotaları, gümrük vergileri gibi engelleri kaldırdılar.Sözü edilen dayatmaları yapan kuruluşlar, kendilerini şöyle savunuyorlar: "Bütün devletlerin egemenlik haklarına saygılıyız. Hiçbir ülkeye, hiçbir şeyi dayatmayız. Sadece ekonomin gereğinin yapılmasını tavsiye ederiz." Görünürde bir dayatmada bulunulmuyor, ama gerçekte ise dayatmanın en âlâsı yapılıyor.Ticari serbestinin gerçekleşmesi için en temel kamu hizmetleri bile özelleştirildi. Bu çeşit özelleştirmeler, devletlerin gücünü ve kapasitesini zayıflattı. Vatandaşların devlete karşı saygınlığını ve güvenini azalttı. Özelleştirmeler, hükümetleri, meclisleri, kamuoylarını ve hatta mahkemeleri baskı altına alan güçlerin oluşmasına neden oldu. Böylesi devletleri Eric Hobsbavm, "kusurlu devlet" olarak nitelendirmektedir. Gerçekten de bu tür devletler kusurludur, vatandaşlarına karşı görevlerini tam olarak yerine getirememektedirler.Liberal dayatmalar sonucudur ki, kamu yönetimi sanayi yatırımlarını durdurdu. Özel sektör eliyle ihracata dayalı büyüme yöntemine geçildi. Geçildi de ne oldu? Özel sektör yatırım mı yaptı? Hayır, yapmadı. Çünkü özel sektör, üretmektense, ithal etmenin daha kârlı olduğunu görünce, tabii olarak ithalata, ithalatı finanse etmek için de dış borçlanmaya yöneldi. Bundan dolayı dış borçlanma kamudan özel sektöre kaymış oldu.Bütün bu gelişmeler, ekonomi programının daha fazla sürdürülemeyeceğini ve yeni programın kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Mevcut ekonomi programıyla üretim ve yatırım, dahası kalkınma sağlanamayacağı kesindir. Zira böyle bir program uygulayan ülkelerin durumu hep aynı olmuştur. Onun için hükümetin, kamu ve özel sektör işbirliğini gerçekleştirecek, üretim temelli bir programı acilen uygulamaya koyması gerekmektedir.Gönül isterdi ki, hükümet, yeni ekonomi programından öte, ekonomi modelini değiştirsin. Daha açık deyişle, Türkiye, Rusya gibi Milli Ekonomi Modeli'ne geçmelidir. Milli Ekonomi Modeli uygulandığında, ülke kaynakları kamu ve özel sektör işbirliğiyle işletilir ve böylece küresel düzeyde rekabet edebilecek dev şirketlerin doğması sağlanır. En önemlisi de küresel sömürü son bulur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018