Ekonomik sorunlar çözülemeyince, ekonomide yeni model arayışları da hiçbir zaman bitmemiştir. Yeni diye sunulan birçok modelin, yeni bir yanının bulunmadığı, eski modelleri temel alan yaklaşımlar olduğu görülmüştür. Bundan dolayı ekonomide yeni model arayanlar ümitsizliğe düşmüşler, ama yine de aramaktan vazgeçmemişlerdir.Türkiye Cumhuriyeti kurucuları da ekonomide model arayışına katılmış ve ekonomi konusunda hayli kafa yormuşlardır. Bu amaçla İzmir'de 'İktisat Kongresi' düzenlediler. Devletimizin kurucularında egemen olan görüş, ekonomide milli ve tam bağımsız olmaktı. Ancak her nedense, yabancı sermayeye de karşı olmadıklarını sık sık dile getiriyorlardı. Mustafa Kemal Paşa, İzmir İktisat Kongresi'ni açış konuşmasında şöyle diyordu: "Efendiler, iktisadiyat sahasında düşünürken ve konuşurken zannolunmasın ki, biz ecnebi sermayesine hasım bulunuyoruz. Hayır, bizim memleketimiz vâsidir, çok sây ve sermayeye ihtiyacımız vardır. Binaenaleyh kanunlarımıza riayetkâr olmak şartıyla ecnebi sermayelerine lâzım gelen teminatı vermeye hazırız ve şayan-ı arzumudur ki, ecnebi sermayesi bizim sanayimize ve servet-i sâbitemize inzimam etsin. Bizim için ve onlar için faydalı neticeler versin, fakat eskisi gibi değil."Görülen o ki, devletimizin kurucularının ilk zamanlar benimsediği model, yabancı sermayeye şartlı izin veren, özel girişim yanlısı bir modeldi. Bazı ekonomistler, İzmir İktisat Kongresi düzenlendiği tarihlerde Lozan Antlaşması henüz imzalanmadığından, Batılı devletlere güven vermek için yabancı sermayeye vurgu yapıldığını iddia ederler. Yabancı sermaye konusu sadece söylem düzeyinde kalsaydı, bu iddianın haklılık payı olurdu. Ama öyle olmadı. Yabancı sermaye teşvik edildi ve bu yönde ciddi uygulamalar yapıldı. Böyle olmasına rağmen, yine de yabancı sermaye yatırımları düşük seviyede kalmıştır.Elbette bunun birçok nedeni vardır. Nedenlerden birini Alman yazar Dr. K. Krüger şöyle anlatır: "Lozan Antlaşması'nın mürekkebi kurumadan, İstanbul ve Ankara, Avrupa'nın her yerinden, hatta ABD'den büyük spekülâtör ordularının işgaline uğradı, bunlar akla gelebilecek her türlü araca başvurarak, özellikle de fiyat kırarak sipariş almaya çalışıyorlardı. Müthiş adlar taşıyan şirketlerin acenteleri bütün bakanlık binalarının bekleme odalarını doldurdular, fakat siparişler verildikten sonra, bu bayların çoğunun en küçük sözleşmeyi bile yerine getiremeyecek mali destek ve güçten yoksun, önemsiz komisyoncular olduğu anlaşıldı. Bu durum, Türk yönetimi için çok utanç verici sonuçlar doğurdu." Buna benzer nedenlerden dolayı birçok yabancı yatırım tasfiye edilmiştir. Yabancılar, Türk Hükümetinin keyfi davrandığını ileri sürdüler, fakat taraftar bulamadılar. Çünkü ortada bir keyfilik yok, doğrudan doğruya haklılık vardı.Şu gerçeği de göz ardı etmemek gerekir: Cumhuriyetin kurucularının ekonomideki arayışlarında dış dünyanın da büyük tesiri olmuştur. Dahası kurucular, dış dünyada uygulanan ekonomi modelleri üzerinde de derin araştırma ve incelemeler yapmışlardır. İzmir İktisat Kongresi'nde Mustafa Kemal Paşa'dan sonra konuşan İktisat Vekili Mahmut Esat Bozkurt, "Dünyada mevcut ekonomi modellerinin hiçbirine bağlı olmayıp, memleketin ihtiyaçlarına göre, çeşitli modellerin öngördükleri eylemlerden karma bir model oluşturacaklarını" söylemiştir. Gerçekten de uygulamalarda, aynı anda hem dış tesirler, hem de milli arayışlar arasında gidip gelmeler yaşanmıştır. Ama ekonomide ana eksen özel girişim yanlısı olmaktı. Şunu da belirtmek gerekir: O dönemlerde özel girişimden yana olmak, özel sermayeyi desteklemekle sınırlı idi. Daha doğrusu hedef, milli girişimci yetiştirmekti.Kısacası, geçmişten günümüze, ülkemizde ve dünyada ekonomide model arayışları devam etti. Ancak son yıllarda, devrim derecesinde bir değişiklik oldu. Bu arayışlara, Prof. Dr. Haydar Baş, 'Milli Ekonomi Modeli' ile son noktayı koydu. Bazılarının bunu görmemesi veya gördüğü halde inkâr etmesi gerçeği asla değiştirmez.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018