Siyasetten, futboldan, dinden çok konuşan bir toplum olduğumuz çok doğru bir tespittir. Aslında bu konular birbirimiz arasında tatlı sert bir şekilde muhabbetimizi sağlayan, birbirimizle bağlarımızı kurmaya yarayan konulardır.
Düşünsenize hayatın bin bir türlü meşakkatinde karşınızdaki ahbabınızla, dostunuzla, akrabanızla dertleri üzüntüleri mi konuşup ağlaşacaksınız!
Rahmetli Süleyman Demirel'den, Bülent Ecevit'ten bahisle konuya girilir, muhabbet kurulur, yapılanlar yapılamayanlar tartışılırdı. Sonrasında demokratik siyasi konular, ahiretteki konumumuzla, mevkiimizle, ilişkilendirilince (cennet-cehennem) artık siyasi konulardan soğuduk.
Konuşulacak tartışılacak konuları sporda özellikle futbol içinde konuşup bulmaya başladık. En iyi yaptığımız önümüze gelen her şeye tekme atma yeteneğimizden olacak.
Anlasak da anlamasak da futbol laf kaldırıyor. Suyun götürebildiği, karşınızdaki ahbabınızla, arkadaşınızla muhabbet kuracağınız ortak noktalarında birleşebileceğiniz konuları çok olan koskocaman bir saha.
Bir de din sahası var? Birileri tarafından darlaştırılmaya, birileri tarafından olabildiğince genişletilmeye çalışılan, toplumdaki bireylerin imanının ve amelinin göstergesi doğrultusunda konuştuğu, akıl yürüttüğü, yaptığı işlere kılıf bulmaya çalıştığı, İslam'ın ölçülerini kendi ölçüleriyle değiştirmeye çalıştığı konular.
Bir de arada sırada yükselen diğer konular var! Bazen eğitim, bazen yozlaşma, hava şartları, tabi ki en çok konuşulan konu, ekonomi.
Ekonomi, E'sinden İ'sine kadar iliklerimizden, pantolonumuzun cebine, ceketimizdeki cüzdanımıza kadar hissettiğimiz, içinde bazen mutluluktan yüzdüğümüz bazen boğulduğumuz bir konu. Ekonomi herkese aynı gülmüyor aynı bakmıyor. Güneş herkesi aynı derece ile ısıtıyor, hava koşulları herkese aynı, herkes aynı tedbirleri almak zorunda. Ama ekonomi her yerde aynı şartlarda herkese eşit davranmıyor! Kimi, krizlerden ölüyorken, kimileri krizlerden paralarına para katıyor.
Halkın iliklerine kadar hissettiği halde, aslında çok da konuşturulmadığı bir konudur ekonomi. Ekonomik krizler halkı yakar, ama bu yanma bir süngerin yanması gibidir, alev çıkmaz yangın olduğunu belli etmez, içten içe yanar!
Dünyada belki de ekonomik sebeplerden dolayı en çok göç eden millet, Türk milletidir. Dışişleri bakanlığının 'yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları' konulu internet sayfasında aynen noktası virgülüne kadar şöyle yazılmaktadır: Yurtdışında yaşayan 6 milyonu aşkın Türk toplumunun yaklaşık 5,5 milyonu Batı Avrupa ülkelerinde, geri kalanı ise Kuzey Amerika, Asya, Ortadoğu ve Avustralya'da yerleşiktir. Bu sayı, Türkiye'ye kesin dönüş yapmış olan 3 milyon kişiyle birlikte düşünüldüğünde 9 milyonluk bir grubu ilgilendiren geniş kapsamlı bir göç olgusunun varlığı ortaya çıkmaktadır.
Seksen milyon olduğumuz varsayılsa, % 10'umuzdan çoğu ekonomik sebeplerden dolayı, köklerinin bulunduğu vatan topraklarından bağlarının nasıl koparıldığının acı bir tespitidir.
Komşu ülkelerde savaş sebebiyle meydana gelen göçler, ülkemizde ekonomik sebeplerden meydana gelmekte olup, yetişmiş insanlarımızı ve beyin takımımızı gün geçtikçe kaybetmekteyiz. Yine bir ekonomik kriz döneminde acaba kimler köklerinden kopup başka kıtalara göçecekler?
Sorumluların dikkatine!
Düşünsenize hayatın bin bir türlü meşakkatinde karşınızdaki ahbabınızla, dostunuzla, akrabanızla dertleri üzüntüleri mi konuşup ağlaşacaksınız!
Rahmetli Süleyman Demirel'den, Bülent Ecevit'ten bahisle konuya girilir, muhabbet kurulur, yapılanlar yapılamayanlar tartışılırdı. Sonrasında demokratik siyasi konular, ahiretteki konumumuzla, mevkiimizle, ilişkilendirilince (cennet-cehennem) artık siyasi konulardan soğuduk.
Konuşulacak tartışılacak konuları sporda özellikle futbol içinde konuşup bulmaya başladık. En iyi yaptığımız önümüze gelen her şeye tekme atma yeteneğimizden olacak.
Anlasak da anlamasak da futbol laf kaldırıyor. Suyun götürebildiği, karşınızdaki ahbabınızla, arkadaşınızla muhabbet kuracağınız ortak noktalarında birleşebileceğiniz konuları çok olan koskocaman bir saha.
Bir de din sahası var? Birileri tarafından darlaştırılmaya, birileri tarafından olabildiğince genişletilmeye çalışılan, toplumdaki bireylerin imanının ve amelinin göstergesi doğrultusunda konuştuğu, akıl yürüttüğü, yaptığı işlere kılıf bulmaya çalıştığı, İslam'ın ölçülerini kendi ölçüleriyle değiştirmeye çalıştığı konular.
Bir de arada sırada yükselen diğer konular var! Bazen eğitim, bazen yozlaşma, hava şartları, tabi ki en çok konuşulan konu, ekonomi.
Ekonomi, E'sinden İ'sine kadar iliklerimizden, pantolonumuzun cebine, ceketimizdeki cüzdanımıza kadar hissettiğimiz, içinde bazen mutluluktan yüzdüğümüz bazen boğulduğumuz bir konu. Ekonomi herkese aynı gülmüyor aynı bakmıyor. Güneş herkesi aynı derece ile ısıtıyor, hava koşulları herkese aynı, herkes aynı tedbirleri almak zorunda. Ama ekonomi her yerde aynı şartlarda herkese eşit davranmıyor! Kimi, krizlerden ölüyorken, kimileri krizlerden paralarına para katıyor.
Halkın iliklerine kadar hissettiği halde, aslında çok da konuşturulmadığı bir konudur ekonomi. Ekonomik krizler halkı yakar, ama bu yanma bir süngerin yanması gibidir, alev çıkmaz yangın olduğunu belli etmez, içten içe yanar!
Dünyada belki de ekonomik sebeplerden dolayı en çok göç eden millet, Türk milletidir. Dışişleri bakanlığının 'yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları' konulu internet sayfasında aynen noktası virgülüne kadar şöyle yazılmaktadır: Yurtdışında yaşayan 6 milyonu aşkın Türk toplumunun yaklaşık 5,5 milyonu Batı Avrupa ülkelerinde, geri kalanı ise Kuzey Amerika, Asya, Ortadoğu ve Avustralya'da yerleşiktir. Bu sayı, Türkiye'ye kesin dönüş yapmış olan 3 milyon kişiyle birlikte düşünüldüğünde 9 milyonluk bir grubu ilgilendiren geniş kapsamlı bir göç olgusunun varlığı ortaya çıkmaktadır.
Seksen milyon olduğumuz varsayılsa, % 10'umuzdan çoğu ekonomik sebeplerden dolayı, köklerinin bulunduğu vatan topraklarından bağlarının nasıl koparıldığının acı bir tespitidir.
Komşu ülkelerde savaş sebebiyle meydana gelen göçler, ülkemizde ekonomik sebeplerden meydana gelmekte olup, yetişmiş insanlarımızı ve beyin takımımızı gün geçtikçe kaybetmekteyiz. Yine bir ekonomik kriz döneminde acaba kimler köklerinden kopup başka kıtalara göçecekler?
Sorumluların dikkatine!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024