Ehl-i Kitap ancak Ehl-i Beyt anlayışı ile mağlup edilir -2-

Papa Freancesko ile El Ezher Büyük İmamı Dr. Ahmet El Tayyip görüşmeler sonucu "İnsan Kardeşliği Belgesi'nin Dönüm Noktası için Yüksek Komite" kuruldu. Abu Dabi Kraliyet Prensi BAE'li Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan bu oluşuma yardımcı olacağını söyledi. Bu kapsamda tarihte ilk defa bir Papa Arap Yarımadası'na ayak bastı. Diğer taraftan İsrail Mescid-i Aksa'yı Müslümanlara kapatarak hahamlar eşliğinde ayin yapılmasını sağladı. Kars'ın Kümbet  Camisi'nde Ermeni ayini yapıldı. 

Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz. İslam dünyası adeta yönünü şaşırdı. Deccal fitnesi tarifine birebir uyan bu dehşetengiz kâbuslardan nasıl ve ne zaman kurtulacağız? Esas problem bugün Müslümanların kimliği ile oynanması konusundadır. Hz. İsa (a.s) bütün peygamberler gibi insanları tevhide davet etti.  Kur'an bize Hz İsa (a.s)'ın kendisinden sonra Ahmet ismindeki peygamberi müjdelediğini haber veriyor. O halde nasıl oluyor da Hristiyanlar tevhitten yüz çevirip pagan dinine girdiler? Hz. İsa (a.s)'ın kimliği ile oynanarak hem Hz Meryem'e iftira atıldı hem de hak kitap olan İncil tahrif edildi. Kısaca Hz. İsa (a.s)'ın kimliği ile oynanmak suretiyle hak din ve İncil tahrif edildi. 

Bu yöntem çok sıklıkla kullanıldı. Aynı şekilde Ehl-i Beyt kavramı ile oynanarak İslam dünyası manevi ve fikri bir kaosun içine sokuldu. Bu kapsamda Hz Ebu Talib'e küfür isnat edildi. Muaviye ile başlayan Emevi saltanatı mescitlerde ve hutbelerde başta İmam Ali (a.s) olmak üzere Ehl-i Beyt'e ve sevenlerine her türlü küfürler edildi. Korkunç iftiralar atıldı. Zulümler ve katliamlar yapıldı. Kerbela bu vahşetin zirvesini temsil etmektedir. Dünya tarihinde böyle bir vahşet görülmemiştir. Yezid, Kerbela'da İmam Hüseyin ve aile efradını şehit ettikten sonra "Şu anda dedelerim mezarlarından kalksalar sevinçten kablarına sığmazlardı. Bedir Savaşı'nın intikamını aldım" demiştir. Yezid, Ehl-i Beyt'i yok ederek İslam'ı yok etmek istemiştir. 

Bu bakımdan Hz İbrahim (a.s)'ın Nemrud'a karşı verdiği mücadele, Hz Musa (a.s)'ın Firavun'a karşı verdiği mücadele, Resûlullah'ın Ebu Cehil ve Ebu Leheb'e karşı verdiği mücadele ile İmam Hüseyin (a.s)'ın Yezid'e karşı verdiği mücadele aynıdır. İman ve küfür mücadelesidir. Sözüm ona birtakım aklı evvellerin söylediği gibi siyasi bir taht kavgası değildir. İmam Hüseyin (a.s) Ehl-i Beyt anlayışını hâkim kılmak için kıyam etti. Çünkü bu anlayış yerini Emevi zihniyetine terk ettiği anda "İslam'a veda edilmesi gerekir." sözü de Şehid-i Kerbela'ya aittir. Günümüzde de Şii-Sünni çatışmasını körükleyenler işe Ehl-i Beyt anlayışını tahrif etmek veya yok saymakla başlıyorlar. 

Birtakım Müslümanların ABD ve İsrail ile ittifak yaparak diğer Müslümanlara savaş açmaları hangi inanç ve anlayışın ürünüdür? Sünni NATO kafası nasıl bir sapmadır? İşte Ehl-i Beyt anlayışı reddedilirse Amerikan ve İngiliz imalatı sentetik inançlar devreye girer. 

Bu kaostan kurtulmanın tek yolu Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesine göre Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'e tutunmaktan geçiyor. Bir başka ifadeyle Ehl-i Beyt'e tutunmazsak tevhit ehli olmamız da mümkün değildir. Ehli Kitap hakkında binlerce ayet ve hadis varken İslam dünyası Hristiyanlık ve Yahudilik limanına demir attı. Bunun sebebi sadece Ehl-i Beyt'i terk etmekle ilgilidir. Ehl-i Beyt anlayışı Müslümanları kimlik sahibi yapmakla batıl dinlerin inançlarından bizi korumaktadır. Kur'an'da Yahudi ve Hristiyanlarla ilgili çok fazla ikaz edilmemizin sebebi budur. "Hak geldi batıl zail oldu" ayeti bu gerçeği anlatmaktadır. Fakat hak gelmezse batılın hükümranlığı tahakkuk edecektir. Buradaki haktan maksat Ehl-i Beyt'tir. Ehl-i Beyt Allah'ın boyasıdır. Allah'ın boyasıyla boyanmayanlar Yahudi ve Hristiyan rengine bürünürler. Günümüzde Ehl-i Beyt anlayışını terk eden Müslümanların Ehl-i Kitabın elinde oyuncak olmalarının sebebi budur. 

Prof. Dr. Haydar Baş Ehl-i Beyt külliyatı ile beraber İslam tarihinde bir ilki başarmıştır. Çok büyük bir hizmete imza atmıştır. Bu eşsiz külliyatı okumak her Müslüman için elzemdir.