İmam Bakır (a.s.) ve İmam Cafer (a.s.) döneminde Ehl-i Beyt görüşü her türlü engellemeye rağmen geliştikçe; Ehl-i Beyt'in yoğun olarak yaşadığı Kufe aynı zamanda sapık akımların da merkezi haline gelmiştir. Amaç, Ehl-i Beyt fikriyatını fitne faaliyetlerle çökertmekti. Bu dönemde Cebriye, Mutezile, Mürcie, Gulat, Haricilik, Zındıklık gibi sapık düşünceler ortaya çıkmıştır. Sapık akımların kısaca görüşlerini aktardığımızda, Ehl-i Beyt'in bu konuda kimlerle, nasıl bir mücadele verdiğine şahit olacaksınız. Burada, Ehl-i Beyt yoluna ve sevenlerine atılan iftiraların temel kaynağının hicri 94 yılında başlatılan bu fitne faaliyetlerine dayandığını görecek, bu görüşlerin aslında gerçek Ehl-i Beyt fikriyatıyla uzaktan yakından bir alakasının olmadığını anlayacaksınız. Ancak her şeye rağmen günümüze gelinceye kadar bu akımlara esir olup aldananların da olabileceğini göreceksiniz. Ehl-i Beyt imamlarının kendi çağlarında Tevhit akidesini yerleştirmek ve yaymak için mücadele verdikleri, sapık akımların bir kısmını Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Ehl-i Beyt Külliyatından faydalanarak açıklamaya başlayalım:Cebriye: Bu mezhebe göre iyi ve kötü doğrudan doğruya Allah'tan gelir; olayların ortaya çıkışı ve meydana gelişi, insanın iradesine bağlı değildir, zira her şey Allah tarafından önceden değişmezcesine belirlenmiştir? Diyorlardı ki: "Bizim yaptığımız bir şey yok, çünkü biz ihtiyar(yani serbest irade) sahibi değiliz. Bilakis, Allah'ın iradesi ile hareket ediyoruz. Namaz kılmamızı istediği zaman namaz kılıyoruz. Şarap içmemizi istediği zaman şarap içiyoruz. Biz buna mecburuz." Ehl-i Beyt'in cevabi görüşü: "Şurası açıktır ki, böyle bir akideyi benimseyen bir kimse, farzları terk etmek, içki içmek, zina etmek, hırsızlık yapmak ve adam öldürmek gibi suçları işleme hususunda nefsine müsamaha gösterir. Ve sonra da 'Allah hırsızlık yapmamı istedi ben de çaldım. Allah zina etmemi istedi ben de ettim?'demeye başlar. Böyle bir durumda insanın kesbi iradesi ve serbest tercihi söz konusu olmadığı gibi, Allah'ın kendisine bahşettiği akıl nimetini de kullanma durumu söz konusu olabilir mi?" İmam Bakır(a.s.) bu sapık akımla ciddi mücadele vermiş ve ümmeti bu konuda ikaz etmiştir: "Sakın tefviz(cebriye) inancını benimseme! Çünkü Allah, zayıflık ve gevşeklik göstererek, işi kullarına bırakmamıştır. Zulmederek de onları günah işlemeye zorlamamıştır." (İmam Bakır(as) /Prof. Dr. Haydar Baş/ sayfa 511-512) İmam Cafer Sadık (a.s.) da bu düşünceyle yaşadığı sürece mücadele etmiştir. İmam'a göre kader, "Cebir ile serbestlik arası bir şeydir." Bu konuda şöyle buyurur: "Muhakkak Allah kıyamette mahlûkatı topladığında, onlara emrettiği şeyi soracaktır, onlar için takdir ettiği şeyleri sormayacaktır." (İmam Cafer Sadık (a.s.) / Prof. Dr. Haydar Baş / sayfa 288)(devam edecek)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Önemli olan sistem mi, insan mı? / 29.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025