Seksen milyon yolcusu bulunan Türkiye gemisinde istikbale doğru yol alıyoruz.
Gemi rotasını şaşırmasın, gereğinden fazla kıyıya yanaşıp ta kayalıklara çarpmasın ve yolculardan hiç kimsenin burnu kanamasın diye adeta titreyen, bilgisini ve tecrübesini asla esirgemeden, gerektiğinde uykusunu da terk ederek sürekli kaptanı uyaranlar elbette Türkiye gemisinin de yolcularının da dostlarıdırlar.
Sürekli kaptanın etrafında dolaşıp ona yağ çeken, dünyada eşi-benzeri bulunmayan bir kaptan olduğunu durup durup tekrarlayan, böyle bir kaptanın yönetimindeki bir geminin dev dalgalardan da, dev kayalıklardan da asla etkilenmeyeceğini söyleyerek kaptanı gaflete, kaptanı rehavete sevk edenler de elbette bu geminin de yolcularının da düşmanıdırlar.
Meşhur 'Gemi Hadisini' tekrar hatırlayalım:
"Allah'ın emirlerine uyanlarla uymayanların durumu, bir gemi için kura çekenlere benzer. Bir bölümü geminin üst kısmına düşmüş, diğerleri de alt kısmına düşmüştür. Alt kısımda kalanlar, su ihtiyacı olduğu zaman üst güverteye çıkıp su ihtiyacını gidermektedirler. Onlar şöyle derler: 'Bizim bölümden bir delik delelim de üsttekilere eziyet etmeyelim.' Eğer üsttekiler, onlara ilişmez de serbest bırakırsa, hepsi helâk olur. Ellerinden tutup engel olurlarsa onlar da kurtulur, kendileri de." (Buhari)
Bu Nebevi örnekte olduğu gibi, kendi keyiflerine göre, işlerine öyle geldiği için alttan gemiyi delenler elbette hem geminin hem de tüm yolcuların düşmanıdırlar.
İşin farkına varır varmaz, derhal uyarı vazifesini yapanlar, kaça mal olursa olsun, kim ne derse desin, geminin delinmesine engel olanlar da elbette geminin de tüm yolcuların da dostlarıdırlar.
Uzun yıllardan beridir ki, kendi şahsi menfaatleri için, oturdukları koltuklarını güya garantilemek ve ömrünü uzatmak için sürekli Türkiye gemisini delmeye uğraşan bir kitle var diğer tarafta ise 'yapmayın, etmeyin, gemi batarsa hep beraber batarız' diyen bir kitle var.
Gemiyi delme sevdasına tutulmuş olanlar sayıca fazla, kullandıkları araç-gereç vasıtasıyla seslerini olduğundan çok fazla çıkarıyorlar ve kendilerini dostça uyaranların seslerini sürekli bastırıyorlar.
Zinayı suç kapsamından çıkararak gemide bir delik açıyorlar, domuz etini kasaplık hayvanlar listesine alarak bir delik açıyorlar, özelleştirme adı altında kaynakları tefecilere devrederek bir delik açıyorlar, toprakları satarak, fabrikaları satarak delikler açıyorlar ve delikler çoğaldıkça geminin su alması da hızlanıyor, neden sonra felaketin farkına varıyorlar ve 'Beka sorunu var' diye bağırmaya başlıyorlar.
Geride kalan yıllar boyunca kaptan ve etrafındakiler gemiyi delmeye devam ederken onları alkışlayanlar, 'kaptanım ne iyi ettin, suya kestirmeden ulaşıyoruz' diyerek yağ çekenler şimdi felaketin sonuçlarını kendileri de yaşamaya başlayınca dönüp bu sefer de aynı kadroyu bu delikleri onaracak yegane kadro diye ilan ediyorlar.
Bu arkadaşlar, bugün değilse acaba ne zaman akıllarını kullanacaklar?
Gemi rotasını şaşırmasın, gereğinden fazla kıyıya yanaşıp ta kayalıklara çarpmasın ve yolculardan hiç kimsenin burnu kanamasın diye adeta titreyen, bilgisini ve tecrübesini asla esirgemeden, gerektiğinde uykusunu da terk ederek sürekli kaptanı uyaranlar elbette Türkiye gemisinin de yolcularının da dostlarıdırlar.
Sürekli kaptanın etrafında dolaşıp ona yağ çeken, dünyada eşi-benzeri bulunmayan bir kaptan olduğunu durup durup tekrarlayan, böyle bir kaptanın yönetimindeki bir geminin dev dalgalardan da, dev kayalıklardan da asla etkilenmeyeceğini söyleyerek kaptanı gaflete, kaptanı rehavete sevk edenler de elbette bu geminin de yolcularının da düşmanıdırlar.
Meşhur 'Gemi Hadisini' tekrar hatırlayalım:
"Allah'ın emirlerine uyanlarla uymayanların durumu, bir gemi için kura çekenlere benzer. Bir bölümü geminin üst kısmına düşmüş, diğerleri de alt kısmına düşmüştür. Alt kısımda kalanlar, su ihtiyacı olduğu zaman üst güverteye çıkıp su ihtiyacını gidermektedirler. Onlar şöyle derler: 'Bizim bölümden bir delik delelim de üsttekilere eziyet etmeyelim.' Eğer üsttekiler, onlara ilişmez de serbest bırakırsa, hepsi helâk olur. Ellerinden tutup engel olurlarsa onlar da kurtulur, kendileri de." (Buhari)
Bu Nebevi örnekte olduğu gibi, kendi keyiflerine göre, işlerine öyle geldiği için alttan gemiyi delenler elbette hem geminin hem de tüm yolcuların düşmanıdırlar.
İşin farkına varır varmaz, derhal uyarı vazifesini yapanlar, kaça mal olursa olsun, kim ne derse desin, geminin delinmesine engel olanlar da elbette geminin de tüm yolcuların da dostlarıdırlar.
Uzun yıllardan beridir ki, kendi şahsi menfaatleri için, oturdukları koltuklarını güya garantilemek ve ömrünü uzatmak için sürekli Türkiye gemisini delmeye uğraşan bir kitle var diğer tarafta ise 'yapmayın, etmeyin, gemi batarsa hep beraber batarız' diyen bir kitle var.
Gemiyi delme sevdasına tutulmuş olanlar sayıca fazla, kullandıkları araç-gereç vasıtasıyla seslerini olduğundan çok fazla çıkarıyorlar ve kendilerini dostça uyaranların seslerini sürekli bastırıyorlar.
Zinayı suç kapsamından çıkararak gemide bir delik açıyorlar, domuz etini kasaplık hayvanlar listesine alarak bir delik açıyorlar, özelleştirme adı altında kaynakları tefecilere devrederek bir delik açıyorlar, toprakları satarak, fabrikaları satarak delikler açıyorlar ve delikler çoğaldıkça geminin su alması da hızlanıyor, neden sonra felaketin farkına varıyorlar ve 'Beka sorunu var' diye bağırmaya başlıyorlar.
Geride kalan yıllar boyunca kaptan ve etrafındakiler gemiyi delmeye devam ederken onları alkışlayanlar, 'kaptanım ne iyi ettin, suya kestirmeden ulaşıyoruz' diyerek yağ çekenler şimdi felaketin sonuçlarını kendileri de yaşamaya başlayınca dönüp bu sefer de aynı kadroyu bu delikleri onaracak yegane kadro diye ilan ediyorlar.
Bu arkadaşlar, bugün değilse acaba ne zaman akıllarını kullanacaklar?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025