Neydi o günler! Kişi başına düşen milli geliri, dolarları say say bitiremezdiler. 'eski Türkiye' diye bir kavram üretip, onunla kıyaslar, Afrika ile ölçerlerdi. Avrupa zaten bizi hep kıskanırdı.
Merkez Bankasında şu kadar dolar var, cümleleriyle güç gösterisi yapılır, ülkeye giren yabancı sermaye miktarı ile övünülür, ithalat es geçilerek ihracattaki rekorlardan bahsedilirdi.
Hatta rakamsal büyümede bir ara Çin'i bile sollamıştık. Birileri de anketler yapar ve 'Türk Halkı' mutlu sonucunu açıklardı.
Biz ise 'elin dolarına binen, tez iner. İndiği ile kalmaz bedelini de öder' diyorduk.
O sanal şaşalı günlerin yaşandığı zaman diliminde Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız paraya dikkat çekip; 'Cezbinizdeki para milli paramız değil. Doların tercümesidir' diyordu.
Yer altı ve yerüstü kaynaklarımızın yok pahasına satılmasına, devasa kurumlarımızın aynı şekilde elden çıkarılmasına, yabancı sermayeye ile emek, alın teri hırsızlığına vurgu yapıyordu.
Devletin, özel sektörün devlet garantisinde başıboş borçlanmasının, vatandaşın da bankalara borçlanmasının gelecekteki yıkımını anlatıyordu.
Faize, enflasyona, üretim maliyetlerine ve tüketim darlığına dikkat çekiyordu.
Devlet ve milletimiz, Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi kapısına koşmak yerine faizli para satan küresel tefecilerin ve bankaların kapısına koştular.
Borçlandıkça borçlandılar ve borçların ödeme vakti geldi. Bütçeler bırak tutmayı, tarihi açıklar vermeye başladı. Borç, borç faizi, devlet garanti ödemeleri vs. derken tulumbada su bitti.
Öyle ki! IMF'ye borç verecek (!) durumdan ilaç şirketlerine borcu ödeyemez duruma gelmişiz ve o şirketler bizi, önce borç sonra ilaç şeklinde tehdit ediyor. Üstüne korona salgını da çok zamansız geldi!
Borç çok, para yok. Haliyle vatandaşa döndüler. Peş peşe vergiler, cezalar, yapılandırmalar vs. devreye konuldu.
Gecelik para takasları, kur tsunamileri, faiz kararları vs. derken artık hükümetten ekonomik verileri duyamıyoruz. Kişi başına kaç dolar düşüyor, öğrenemiyoruz. Mutlu muyuz, değil miyiz, onu da söylemiyorlar.
Bundan sonrada hükümetin ekonomi başlığı açacağını sanmıyorum. Çünkü Sayın Devlet Bahçeli ve Denizli'deki bir dönerci hükümetin önünü tıkadı.
Gerçi 'askıda ekmek standını' gelen yorumlar üzerine kaldırsalar da, Devlet Bahçeli'nin, 'iki ekmek evine, bir ekmekte ekmek alacak durumu olmayan kardeşine' mealindeki ülkemiz ekonomisinin özetlediği kampanyası artık hükümetin açıklayacağı her şahlanışı, dirilişi, uyanışı örtecektir.
Denizli'deki dönerci kardeşimin feryadı ise milyonların sesiydi! Halkın, esnafın, ailelerin yaşadığı gerçekti. Umutsuzluğun dile gelmesiydi.
Ne diyordu dönerci kardeşim?
1- Coronanın ciddiyetinin farkındayım. Görünmeyen bir düşman. Bundan kaçamayız. Bir gün bu hastalık kapımızı çalacak. Korkmuyorum. Bu korkunun beynimde yer etmesini istemiyorum.
2- Maske, corona, hastalık benim son derdim. Cebimde meteliğim yok. Para kazanamıyorum.
3- Birinci önceliğim para. Her esnafın da düşüncesi aynı. Eve ekmek götüremiyorum. Geçimimi sağlamak istiyorum.
4- Benim iddiam 100 güne kadar bu cadde üzerinde 10 esnaf patlar. Zaten cepten yiyorlar. Kiralar yüksek alışveriş yok. Kepengi açınca 1-2 bin lira yazar. Zaten satılık dükkan çok. Gizli satılıklar da var. Adam satılık yazmaya utanıyor ama pazarlık yapsan dükkanı bırakır gider.
5- İkide bir gelip denetim yapıyorlar. Zabıta geliyor. Polis geliyor. Birinde polise kimliğimi verdim ceza kessin diye. Para kazanamıyorum. Ceza yazsalar ödeyemem. Ben batak, bitik adamın tekiyim.
50 tane ceza kes umurumda değil. Ödeyemiyorum ki… Ülkeyi terk etmeyi bile düşünüyorum. (Sözcü)
Umutsuz olma, hayalsiz kalma dönerci kardeşim Ali! 'Var bi hayalimiz' sesine kulak ver.
Türkiye'nin öteki yüzü
Askıda ekmek, esnafın isyanı, işsizlik, intiharlar, aile içi şiddet vs. yaşadığımız acı gerçekler. Birde birilerinin bu acı tabloda yaşadığı tatlı (!) gerçekler var.
Yeniçağ'dan Murat Ağırel 20 Ekim tarihli yazısında Türkiye'nin öteki yüzünün bir kısmını yazdı;
"Geçen gün Resmi Gazete'de KDV istisnası uygulanacak firmalar yayımlandı. Listede ilk dikkati çeken firma ATV, A Haber, Sabah'ın sahibi Kalyon İnşaat oldu. Resmi Gazete'de yayımlanan bilgilere göre, Kalyon İnşaat'a 9 milyar 449 milyon TL, KDV istisnası tanınmıştı.
İnanamadım.
9 milyar TL 449 milyon TL! (Eski para ile 9 katrilyon 449 trilyon…)
Yani 1 milyar 191 milyon Dolar!
Pes!
Tesadüf bu ya, 22 Ağustos'ta Kalyon İnşaat, Bursa Yenişehir Demiryolu Hattı yapım işi ihalesini de 9 milyar 449 milyon lira karşılığıyla aldı.
Ne güzel değil mi? İhale bedeli kadar tutarın vergiden istisna tutulmuş oldu!
Bedavaya ihale…
Başka kimler var?
Mesela yine "çok başarılı" iş adamlarımızdan Hayrullah Zafer Aral…
Radyasyon olmadığını ispatlamak için çay içen dönemin bakanı Cahit Aral'ın oğlu. Savunma sanayiinde faaliyet gösteriyor. Bu firmaya 1 milyon 587 bin TL istisna tanınmış.
Unitek İnşaat... Mustafa Kemal Ünlüer sahibi. Kendisi Cengiz İnşaatın eski Genel Müdürü. 389 bin TL istisna sağlanılmış.
Hemen hemen her ihalede göreceğiniz Yüksel Proje. Tam 2 milyon 700 bin Dolar istisna tanınmış durumda.
Telemobil Bilgi İletişim… Zeynep Unakıtan Çaylı, Fatma Unakıtan Çevik, Aysen Unakıtan... İsimler tanıdık değil mi? Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın ailesine ait firma. Tam 39 milyon 905 TL istisna sağlanmış.
Kent Haritacılık. Sahibi Süleyman Pergel… 2018 AKP Pendik Belediye Başkan Adayıydı. 2 milyon 165 bin TL istisna sağlanmış."
Murat Ağırel'in listesi uzayıp, gidiyor. Detayları linkte bulabilirsiniz; (Yeniçağ: Vergi İstisnası sağlanan firmalar https://www.yenicaggazetesi.com.tr/vergi-istisnasi-saglanan-firmalar-57175yy.htm)
Sonuç; Mutsuz çoğunluğun mutlu azınlığı alkışladığı bir Türkiye!
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025