Bu yazı dizisi ile maksadımız kimsenin şahsını veya safiyane duygularla bir lideri sevenleri rencide etmek değil elbette.
Bu hususu beyan ettikten sonra, bu memlekette, yıllardır dünya çapındaki dolar hakimiyetini, AB ve ABD tasallutunu yıkma potansiyeli taşıyan çözümler sunan milli, bağımsız ve Türk kelimelerini hakkıyla dile getiren bir Haydar Baş gerçeği var...
Bu gerçeğin önünü tıkayarak, O'nu perdeleyerek oO'na giden yolları kapatarak, O'ndan bir şeyler "intihal" ederek; kırpılmış, çarpıtılmış ve bereketi giderilmiş kısır tohumlar gibi millete "bir çözümmüş gibi" sunmak, bu millet için yapılacak bir iyilik olmayacaktır. Aksine yıllarca milletin dinini sömüren; FETÖ gibi bu milleti din ile kandıranların, millet düşmanlarının işine yarayacaktır...
Rahmetli Necip Fazıl tabiriyle: "Beni bir tek sen anladın, onu da yanlış anladın" dediği gibi hareket edilir ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce seslendirdiği çözümleri, O'na ait şifreleri kırparak ortaya koyarsanız, bu artık çözüm olmaktan çıkar...
Birileri milleti bu yoldan oltaya getiriyor zaten...
Yanıltarak, kandırarak, doğrudan yanlışa götürerek, doğru yoldan saptırarak...
Evet; dolar bozdurmak çözüm... Bir sefere mahsus Dolara yüksek kur üzerinden sabit fiyat verir, milli kaynaklarınıza dayalı Milli Ekonomi Modeli kapsamında belirlenen bir formüle göre para basarsınız, piyasadaki tüm Dolar stokunu toplar, sonra da 1$=1TL olarak kuru sabitleyip, elinizdeki doları da ABD ile yaptığınız ithalat ticareti kapsamında ona iade ederek eritirseniz çözüm olur.
Yani asıllı, temelli, olursa çözüm...
Yoksa "Milli Ekonomi" diye havada asılı, içi boş ve hamasi bir şey değil; "Milli Ekonomi Modeli" adıyla, Haydar Baş Hoca adına isim tescili yapılmış bir modele göre olursa, çözüm...
Dolar bozdurmak çözümün küçük bir parçası. Ama nasıl bir yöntem ile dolar bozduracağınızı bilmezseniz, ikinci defa oyuna gelirsiniz...
Birinci seferinde dolar almak için TL ödediğinizde de ABD'nin kasasına girmişti zaten...
Konuya ilk yazımızda değinmiştik. Tekrara girmeden ifade edersek:
ABD; bu ilk seferde karşılıksız Dolar satarak ele geçirdiği Türk tasarruflarını, Türk milletinin alın terini, bu sayede birkaç yüz tır dolusu kağıt parçasını yeşile boyayarak kendi memleketine transfer etmişti. Kendisi ise çalışmadan kasasına koyduğu ve artık Türk halkının tasarrufları ile karşılık kazandırdığı Dolarların bir kısmını yine Türkiye Merkez Bankasına faizli borç vererek, Türkiye'deki faizli dolar borcundan oluşan sarmalı derinleştirmişti...
Geri kalan kısmı ile de ordusunu finanse ederek Irak'a, Suriye'ye, Afganistan'a, Libya'ya vd. İslam ülkelerine sokarak, BOP kapsamında Ortadoğu'yu isgal etmek için ekonomik güç olarak değerlendirmişti.
İkinci sefer Dolarları bozdurmak için gereken TL'nin basılması için bu sarmal mütemadiyen sürdürülmekte, her seferinde faizli borç alarak ABD zenginleştirilirken, Türk milleti fakirleşmekte borç batağında boğulmaya zorlanmaktadır.
(Bu, sistemin nasıl işlediğini gösteren genel bir benzetme tabii).
"Elin Rus'u, Çin'i" dediğimiz ülkelerin bilim ve devlet adamları, aşırı derecede milliyetçi ve sahalarında burunlarından kıl aldırmayacak kadar da kibirli olarak bilinir çoğunlukla. Buna rağmen, dünya çapındaki profesörler, devlet adamları; milli menfaatleri için hem de "Türk" bilim adamına "Siz bizim hocamızsınız, Rusya'nın Hocamıza ihtiyacı var" demekten çekinmiyorlar... Üstelik şu itirafı da yapıyorlar: "Çin ve diğer BRICS ülkeleri bize gelip, muhtaç kaldık; akıl verin diyorlar. Biz de Haydar Baş Hocamıza gelip, size muhtacız Hocam, bize akıl verin diyoruz"
Bugün, Türkiye'de sahte diploma ile üniversite mezunu gibi iş bulan, hatta devlette üst kademelere kadar yükselebilen 40.000'e yakın kişiden bahsediliyor. YÖK bile diplomaların sahte olup olmadığı konusunda internet sayfası çalışması yapıyor artık.
Durum bu haldeyken, diploması tartışmalı, hatta herhangi bir okul notu bile yayınlanamayan birileri, ekonomik modeli dünya çapında kabul gördüğü halde sırf benlik ve kibirleri sebebiyle güneş kadar parlak ve ayan beyan dünya gerçeğinin üzerini balçıkla sıvayabileceğini düşünüyor belki de...
Halbuki güneş balçıkla sıvanabilir mi?
Bu hususu beyan ettikten sonra, bu memlekette, yıllardır dünya çapındaki dolar hakimiyetini, AB ve ABD tasallutunu yıkma potansiyeli taşıyan çözümler sunan milli, bağımsız ve Türk kelimelerini hakkıyla dile getiren bir Haydar Baş gerçeği var...
Bu gerçeğin önünü tıkayarak, O'nu perdeleyerek oO'na giden yolları kapatarak, O'ndan bir şeyler "intihal" ederek; kırpılmış, çarpıtılmış ve bereketi giderilmiş kısır tohumlar gibi millete "bir çözümmüş gibi" sunmak, bu millet için yapılacak bir iyilik olmayacaktır. Aksine yıllarca milletin dinini sömüren; FETÖ gibi bu milleti din ile kandıranların, millet düşmanlarının işine yarayacaktır...
Rahmetli Necip Fazıl tabiriyle: "Beni bir tek sen anladın, onu da yanlış anladın" dediği gibi hareket edilir ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce seslendirdiği çözümleri, O'na ait şifreleri kırparak ortaya koyarsanız, bu artık çözüm olmaktan çıkar...
Birileri milleti bu yoldan oltaya getiriyor zaten...
Yanıltarak, kandırarak, doğrudan yanlışa götürerek, doğru yoldan saptırarak...
Evet; dolar bozdurmak çözüm... Bir sefere mahsus Dolara yüksek kur üzerinden sabit fiyat verir, milli kaynaklarınıza dayalı Milli Ekonomi Modeli kapsamında belirlenen bir formüle göre para basarsınız, piyasadaki tüm Dolar stokunu toplar, sonra da 1$=1TL olarak kuru sabitleyip, elinizdeki doları da ABD ile yaptığınız ithalat ticareti kapsamında ona iade ederek eritirseniz çözüm olur.
Yani asıllı, temelli, olursa çözüm...
Yoksa "Milli Ekonomi" diye havada asılı, içi boş ve hamasi bir şey değil; "Milli Ekonomi Modeli" adıyla, Haydar Baş Hoca adına isim tescili yapılmış bir modele göre olursa, çözüm...
Dolar bozdurmak çözümün küçük bir parçası. Ama nasıl bir yöntem ile dolar bozduracağınızı bilmezseniz, ikinci defa oyuna gelirsiniz...
Birinci seferinde dolar almak için TL ödediğinizde de ABD'nin kasasına girmişti zaten...
Konuya ilk yazımızda değinmiştik. Tekrara girmeden ifade edersek:
ABD; bu ilk seferde karşılıksız Dolar satarak ele geçirdiği Türk tasarruflarını, Türk milletinin alın terini, bu sayede birkaç yüz tır dolusu kağıt parçasını yeşile boyayarak kendi memleketine transfer etmişti. Kendisi ise çalışmadan kasasına koyduğu ve artık Türk halkının tasarrufları ile karşılık kazandırdığı Dolarların bir kısmını yine Türkiye Merkez Bankasına faizli borç vererek, Türkiye'deki faizli dolar borcundan oluşan sarmalı derinleştirmişti...
Geri kalan kısmı ile de ordusunu finanse ederek Irak'a, Suriye'ye, Afganistan'a, Libya'ya vd. İslam ülkelerine sokarak, BOP kapsamında Ortadoğu'yu isgal etmek için ekonomik güç olarak değerlendirmişti.
İkinci sefer Dolarları bozdurmak için gereken TL'nin basılması için bu sarmal mütemadiyen sürdürülmekte, her seferinde faizli borç alarak ABD zenginleştirilirken, Türk milleti fakirleşmekte borç batağında boğulmaya zorlanmaktadır.
(Bu, sistemin nasıl işlediğini gösteren genel bir benzetme tabii).
"Elin Rus'u, Çin'i" dediğimiz ülkelerin bilim ve devlet adamları, aşırı derecede milliyetçi ve sahalarında burunlarından kıl aldırmayacak kadar da kibirli olarak bilinir çoğunlukla. Buna rağmen, dünya çapındaki profesörler, devlet adamları; milli menfaatleri için hem de "Türk" bilim adamına "Siz bizim hocamızsınız, Rusya'nın Hocamıza ihtiyacı var" demekten çekinmiyorlar... Üstelik şu itirafı da yapıyorlar: "Çin ve diğer BRICS ülkeleri bize gelip, muhtaç kaldık; akıl verin diyorlar. Biz de Haydar Baş Hocamıza gelip, size muhtacız Hocam, bize akıl verin diyoruz"
Bugün, Türkiye'de sahte diploma ile üniversite mezunu gibi iş bulan, hatta devlette üst kademelere kadar yükselebilen 40.000'e yakın kişiden bahsediliyor. YÖK bile diplomaların sahte olup olmadığı konusunda internet sayfası çalışması yapıyor artık.
Durum bu haldeyken, diploması tartışmalı, hatta herhangi bir okul notu bile yayınlanamayan birileri, ekonomik modeli dünya çapında kabul gördüğü halde sırf benlik ve kibirleri sebebiyle güneş kadar parlak ve ayan beyan dünya gerçeğinin üzerini balçıkla sıvayabileceğini düşünüyor belki de...
Halbuki güneş balçıkla sıvanabilir mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yaşar Teber / diğer yazıları
- Atatürk düşmanlığı ve tarihi gerçekler / 06.08.2017
- Heba olan zenginliklerimiz / 02.08.2017
- Asgari ücretin ne kadarı işçiye kalıyor? / 24.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji - 2 / 21.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji-1 / 20.07.2017
- Fasulye dayağı mı adaletin iflası mı? / 20.06.2017
- Çözüm nerede? / 17.06.2017
- Gün Milli Ekonomi Modeli'nin günü / 16.06.2017
- Artık gerçeği görmenin günüdür / 23.04.2017
- Medrese-tekke ikileminde cehalete övgü düzenler-2 / 16.04.2017
- Heba olan zenginliklerimiz / 02.08.2017
- Asgari ücretin ne kadarı işçiye kalıyor? / 24.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji - 2 / 21.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji-1 / 20.07.2017
- Fasulye dayağı mı adaletin iflası mı? / 20.06.2017
- Çözüm nerede? / 17.06.2017
- Gün Milli Ekonomi Modeli'nin günü / 16.06.2017
- Artık gerçeği görmenin günüdür / 23.04.2017
- Medrese-tekke ikileminde cehalete övgü düzenler-2 / 16.04.2017