Birkaç saat içinde sosyal medyada yayılan bir fotoğraf, milletin vicdanında açılan yarayı ortaya koyma adına, büyük bir kitle tarafından hızla paylaşıldı? Sosyal medyada gündem olan olayda, Ordu Büyükşehir Belediyesi ile Fatsa Belediyesi'ne bağlı zabıtaların, Ramazan günü köyden getirdiği fasülye ve baklayı sokakta satan seyyar satıcıya müdahalesi konu ediliyordu. Çıkan tartışmada seyyar satıcıyı hırpalayan zabıtaların, bakla- fasulye satan bir seyyar satıcıyı darp ettiği, kan revan içinde bıraktığı iddia ediliyordu.
Paylaşılan fotoğraflarda ise, satıcının suratına atılan darbelerle kanlar içerisinde kaldığı, sattığı fasulyelerin ise çevreye saçıldığı görülüyor. "Lütfen bunu paylaşalım ve herkesin görmesini sağlayalım" notuyla vicdanlara seslenerek paylaşılan fotoğraf, sosyal medyada Ordu sınırlarını çoktan aşmış durumda...
Sosyal medyada çok okunan bir başka paylaşım, buna benzer bir gerçeği daha gözler önüne sermişti? İddiaya göre, Hendek'te işten atılan bir Suriyeli, yanına aldığı 40?50 Suriyeli arkadaşı ile iş çıkışı fabrika işçi servislerini basarak, kendini işten atmakla itham ettikleri ustabaşını darp etmiş, taş ve sopalarla servis araçlarına saldırarak çevredeki kişilere ve servis araçlarına ciddi zarar vermişlerdi.
Aynı günün gecesinde ise toplanan Hendeklilerin yaşanan bu olaydan sonra sabaha kadar ev ev dolaşarak, neredeyse bütün Suriyeli erkekleri evlerinden alarak sokakta dayak attıkları, polis ve jandarmanın olayları önlemede yetersiz kaldığı iddia edilmişti. Ertesi gün, Hendek'te meydanlarda hiç bir Suriyeli'nin görünmemesi de paylaşımlarda özellikle belirtiliyordu...
Manisa'da askeri birliklerdeki binlerce asker bir ay içinde 4 defa yemekten zehirlendi. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda, binlerce askerin hastanelere kaldırıldığı, yandaş basının partizanca bir tutumla gerçekleri yansıtmadığı belirtiliyor. Yaşanan izdihamdan dolayı hastanelerin artık kayıt işlemini bile yapamadıkları, bu süreçte en az bir askerin zehirlenme sebebiyle hayatını kaybettiği, buna bağlı tepki yorumlarıyla hızla yayılıyor?
MP5 otomatik silahla fotoğraf çektirip, "öl de ölelim, vur de vuralım, meydanlar boş değil" yazarak sosyal medyada paylaşan, rakip partinin yürüyüş güzergahı üzerindeki bir ilçenin gençlik yönetiminde olduğu ortaya çıkan kişinin bu paylaşımı ile İstanbul'a yürüyen bir siyasi partinin başkanını ve yürüyüşe katılanları tehdit ettiği iddia edildi?
Yasal olmayan yollarla edinilmiş silah bulunduran bu şahsın, gözaltına alınıp daha silahın kaynağını açıklamadan serbest bırakılması, endişeli hatta tepkili söylemlerle dışa vuruluyor artık?
Aynı şekilde, FETÖ'den tutuklanan bir damadın özel hastane raporu ile serbest bırakılması sonucu, arkası olan ve partiye yakın kişilerin "kayırıldığı" duygusuna yönelik sosyal medyadaki paylaşımların başlı başına incelenmesi gerekiyor?
Zaman zaman PKK sempatizanlarıyla, Suriyeli mültecilerin taşkınlıklarına yönelik kendiliğinden gelişen kitlesel olayların da gösterdiği gibi, gün be gün gelişen olaylar memlekette adaletsizlik duygusunun yerleşmeye başladığını, kişisel adalet taleplerinin yükseldiğini, milletin iç kargaşa ortamına sürüklendiğini, fertlerin; kendi adaletinin peşine düştüğünü gösteren işaret fişekleri aslında?
Bu ve benzeri olaylar, toplumda adaletin sorgulanmasına yol açacak kritik noktaya doğru adım adım gidildiğini gösteriyor. 15 Temmuz'da sokağa çağrılan milletin evlatlarının, gerekirse kendi adaletini ortaya koymak için yine sokaklara inebileceği dillendiriliyor üstü kapalı sözlerle?
"Ceberrut bir yönetimin yıllardır süren zulmü" algısına karşı "kimsesizlerin kimsesi" olmak sloganı ile yola çıkan bir partinin, tek başına iktidar olduğu uzun yıllardan sonra güç zehirlenmesi yaşadığı, adaleti hiçe sayan icraatler sergileyen bir başka ceberrut parti yönetimine dönüştüğü de konuşuluyor artık ?
Adalet, kalkınmayı sadece kendi yandaşlarına layık gören, millet evlatlarını 72 yaşında emekli edecek bir yönetimin 2 yılda emekli edilecek vekillerinin, millet hızla fakirleşirken gece yarısı oylamaları ile kendilerine ikinci maaşı onayladıkları bir partinin adı değil artık.
Adalet, Ankara'dan İstanbul'a yürüyerek dikkat çekilen bir şey de değil...
Adalet, hukukun temelinin milletin vicdanı olduğunun, hukuk mesleğini ifa eden ve "Türk milleti adına hüküm veren" kişilerce unutulmaması demek?
Adalet, siyasilerle rakı sofralarında "rabia" fotoğrafları çektiren ağır ceza hakiminin rakip partinin milletvekilini ağır cezaya mahkum ettirmesinde olduğu gibi, adaletsizlik ve hukukun partizanlaşması görüntüsünün bile milletin ma'şeri vicdanında mahkum olacağının unutturulmaması demek...
Adalet, kendisine emanet edilen gücü millete karşı kullanmaya kalkışan zorbaların, FETÖ'cü zihniyetin darbe teşebbüsünde yaşandığı gibi, millete rağmen yapacakları eylemlerin sonuçlarına katlanması demek... Adalet, kendisini devletin küçük parmağı gören her türlü oluşuma, "millet hizmetine memur" olduğunu unutan her seviyeden kamu görevlilerine; kamusal gücün sahibinin bir kişi veya kurum değil, millet olduğunu hatırlatmak demek...
Milletin vicdanında yerleşen adaletsizlik duygusunu giderebilecek, Türk milletinden destek alarak Türk?Kürt, Alevi?Sünni demeden milletin bütün unsurlarını birleştirebilecek, gelir adaleti dahil; adaleti yeniden tesis edecek bir iradenin eksikliği gün be gün ortaya çıkıyor?
AB?ABD yandaşlığı yapmadan milletin kaynaklarına millet adına sahip çıkacak, milletin bazıları birkaç yüz yılda büyüttüğü milyonlarca zeytin ağacının kesilmesine dur diyecek, Türkiye'yi AB ve ABD'nin pazarı haline getiren politikaları terk ederek, tarım ithalatı sebebiyle artık işlenmeyen milyonlarca hektar toprağın atıl kalmasına engel olacak, Türkiye Cumhuriyetini "Kainat Devleti" yapacak milli ve bağımsız bu iradenin iktidarı, tam da Atatürk'ün ortaya koyduğu "akl-ı selim, kalb-i selim" ölçülerde, "Hakimiye-i Milliye" esasına uygun bir iktidar olacaktır.
Paylaşılan fotoğraflarda ise, satıcının suratına atılan darbelerle kanlar içerisinde kaldığı, sattığı fasulyelerin ise çevreye saçıldığı görülüyor. "Lütfen bunu paylaşalım ve herkesin görmesini sağlayalım" notuyla vicdanlara seslenerek paylaşılan fotoğraf, sosyal medyada Ordu sınırlarını çoktan aşmış durumda...
Sosyal medyada çok okunan bir başka paylaşım, buna benzer bir gerçeği daha gözler önüne sermişti? İddiaya göre, Hendek'te işten atılan bir Suriyeli, yanına aldığı 40?50 Suriyeli arkadaşı ile iş çıkışı fabrika işçi servislerini basarak, kendini işten atmakla itham ettikleri ustabaşını darp etmiş, taş ve sopalarla servis araçlarına saldırarak çevredeki kişilere ve servis araçlarına ciddi zarar vermişlerdi.
Aynı günün gecesinde ise toplanan Hendeklilerin yaşanan bu olaydan sonra sabaha kadar ev ev dolaşarak, neredeyse bütün Suriyeli erkekleri evlerinden alarak sokakta dayak attıkları, polis ve jandarmanın olayları önlemede yetersiz kaldığı iddia edilmişti. Ertesi gün, Hendek'te meydanlarda hiç bir Suriyeli'nin görünmemesi de paylaşımlarda özellikle belirtiliyordu...
Manisa'da askeri birliklerdeki binlerce asker bir ay içinde 4 defa yemekten zehirlendi. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda, binlerce askerin hastanelere kaldırıldığı, yandaş basının partizanca bir tutumla gerçekleri yansıtmadığı belirtiliyor. Yaşanan izdihamdan dolayı hastanelerin artık kayıt işlemini bile yapamadıkları, bu süreçte en az bir askerin zehirlenme sebebiyle hayatını kaybettiği, buna bağlı tepki yorumlarıyla hızla yayılıyor?
MP5 otomatik silahla fotoğraf çektirip, "öl de ölelim, vur de vuralım, meydanlar boş değil" yazarak sosyal medyada paylaşan, rakip partinin yürüyüş güzergahı üzerindeki bir ilçenin gençlik yönetiminde olduğu ortaya çıkan kişinin bu paylaşımı ile İstanbul'a yürüyen bir siyasi partinin başkanını ve yürüyüşe katılanları tehdit ettiği iddia edildi?
Yasal olmayan yollarla edinilmiş silah bulunduran bu şahsın, gözaltına alınıp daha silahın kaynağını açıklamadan serbest bırakılması, endişeli hatta tepkili söylemlerle dışa vuruluyor artık?
Aynı şekilde, FETÖ'den tutuklanan bir damadın özel hastane raporu ile serbest bırakılması sonucu, arkası olan ve partiye yakın kişilerin "kayırıldığı" duygusuna yönelik sosyal medyadaki paylaşımların başlı başına incelenmesi gerekiyor?
Zaman zaman PKK sempatizanlarıyla, Suriyeli mültecilerin taşkınlıklarına yönelik kendiliğinden gelişen kitlesel olayların da gösterdiği gibi, gün be gün gelişen olaylar memlekette adaletsizlik duygusunun yerleşmeye başladığını, kişisel adalet taleplerinin yükseldiğini, milletin iç kargaşa ortamına sürüklendiğini, fertlerin; kendi adaletinin peşine düştüğünü gösteren işaret fişekleri aslında?
Bu ve benzeri olaylar, toplumda adaletin sorgulanmasına yol açacak kritik noktaya doğru adım adım gidildiğini gösteriyor. 15 Temmuz'da sokağa çağrılan milletin evlatlarının, gerekirse kendi adaletini ortaya koymak için yine sokaklara inebileceği dillendiriliyor üstü kapalı sözlerle?
"Ceberrut bir yönetimin yıllardır süren zulmü" algısına karşı "kimsesizlerin kimsesi" olmak sloganı ile yola çıkan bir partinin, tek başına iktidar olduğu uzun yıllardan sonra güç zehirlenmesi yaşadığı, adaleti hiçe sayan icraatler sergileyen bir başka ceberrut parti yönetimine dönüştüğü de konuşuluyor artık ?
Adalet, kalkınmayı sadece kendi yandaşlarına layık gören, millet evlatlarını 72 yaşında emekli edecek bir yönetimin 2 yılda emekli edilecek vekillerinin, millet hızla fakirleşirken gece yarısı oylamaları ile kendilerine ikinci maaşı onayladıkları bir partinin adı değil artık.
Adalet, Ankara'dan İstanbul'a yürüyerek dikkat çekilen bir şey de değil...
Adalet, hukukun temelinin milletin vicdanı olduğunun, hukuk mesleğini ifa eden ve "Türk milleti adına hüküm veren" kişilerce unutulmaması demek?
Adalet, siyasilerle rakı sofralarında "rabia" fotoğrafları çektiren ağır ceza hakiminin rakip partinin milletvekilini ağır cezaya mahkum ettirmesinde olduğu gibi, adaletsizlik ve hukukun partizanlaşması görüntüsünün bile milletin ma'şeri vicdanında mahkum olacağının unutturulmaması demek...
Adalet, kendisine emanet edilen gücü millete karşı kullanmaya kalkışan zorbaların, FETÖ'cü zihniyetin darbe teşebbüsünde yaşandığı gibi, millete rağmen yapacakları eylemlerin sonuçlarına katlanması demek... Adalet, kendisini devletin küçük parmağı gören her türlü oluşuma, "millet hizmetine memur" olduğunu unutan her seviyeden kamu görevlilerine; kamusal gücün sahibinin bir kişi veya kurum değil, millet olduğunu hatırlatmak demek...
Milletin vicdanında yerleşen adaletsizlik duygusunu giderebilecek, Türk milletinden destek alarak Türk?Kürt, Alevi?Sünni demeden milletin bütün unsurlarını birleştirebilecek, gelir adaleti dahil; adaleti yeniden tesis edecek bir iradenin eksikliği gün be gün ortaya çıkıyor?
AB?ABD yandaşlığı yapmadan milletin kaynaklarına millet adına sahip çıkacak, milletin bazıları birkaç yüz yılda büyüttüğü milyonlarca zeytin ağacının kesilmesine dur diyecek, Türkiye'yi AB ve ABD'nin pazarı haline getiren politikaları terk ederek, tarım ithalatı sebebiyle artık işlenmeyen milyonlarca hektar toprağın atıl kalmasına engel olacak, Türkiye Cumhuriyetini "Kainat Devleti" yapacak milli ve bağımsız bu iradenin iktidarı, tam da Atatürk'ün ortaya koyduğu "akl-ı selim, kalb-i selim" ölçülerde, "Hakimiye-i Milliye" esasına uygun bir iktidar olacaktır.
Yaşar Teber / diğer yazıları
- Atatürk düşmanlığı ve tarihi gerçekler / 06.08.2017
- Heba olan zenginliklerimiz / 02.08.2017
- Asgari ücretin ne kadarı işçiye kalıyor? / 24.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji - 2 / 21.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji-1 / 20.07.2017
- Fasulye dayağı mı adaletin iflası mı? / 20.06.2017
- Çözüm nerede? / 17.06.2017
- Gün Milli Ekonomi Modeli'nin günü / 16.06.2017
- Artık gerçeği görmenin günüdür / 23.04.2017
- Medrese-tekke ikileminde cehalete övgü düzenler-2 / 16.04.2017
- Heba olan zenginliklerimiz / 02.08.2017
- Asgari ücretin ne kadarı işçiye kalıyor? / 24.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji - 2 / 21.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji-1 / 20.07.2017
- Fasulye dayağı mı adaletin iflası mı? / 20.06.2017
- Çözüm nerede? / 17.06.2017
- Gün Milli Ekonomi Modeli'nin günü / 16.06.2017
- Artık gerçeği görmenin günüdür / 23.04.2017
- Medrese-tekke ikileminde cehalete övgü düzenler-2 / 16.04.2017