"Türk-İş'in Mayıs ayı çalışmasına göre açlık sınırı 1529 TL, yoksulluk sınırı ise 4 bin 979 TL oldu."
***
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır "5.000 TL asgari ücret vereceğim" diyor, bazıları "inadına" buna burun kıvırıyordu...
Halbuki, müslüman sebat eder; inat, kafir ve münafıkların alametidir...
***
İnatla savunulan bir partizanlık, artık bazı gerçeklerin üstünü örtemiyor:
Yoksulluk gün be gün artıyor, sanayi gün be gün tükeniyor.
Gizli enflasyon karşısında ücretler, maaşlar, emeklilik ödemeleri; gün be gün eriyor.
Madenler, yabancı işletmeciler tarafından neredeyse sıfır bedelle 49 yıllığına, 99 yıllığına işletiliyor.
Yüzyıla yakın zamandır milletin dişinden tırnağından artırarak, vergilerle kurulmuş devasa kamu kurumları, işçi ve patronların alınteri ile kurulmuş özel şirketler, hızla yabancı sermaye gruplarına satılıyor.
Ormanlar, meralar, milyonlarca zeytin ağacı ve zeytin ağaçlarının bulunduğu yerlerdeki araziler, yabancı yatırımcılar(!) tarafından satın alınarak, üzerinde bir daha tarım yapılmayacak şekilde AVM ve beton yığınlarına döndürülüyor.
Daha bir kaç yıl öncesine kadar dünyada tarımda kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden biri de; Türkiye'ydi. 30 yıl önce tohumları Türkiye'den alınarak soğuk ülkelerde yetişecek şekilde genetiği ile oynanan GDO'lu mercimek başta olmak üzere, bugün itibariyle; samanı bile ithal eden, 130 ülkeden tarım ithalatı yapmak zorunda kalan, çiftçisi, tarımı ve hayvancılığı bitirilmiş bir ülke haline geliyor.
***
Bütün bu tablo karşısında çiftçi, işçi, memur, emekli kesimleri, büyük bir teslimiyet ve çaresizlik içinde hala demokratik hakkına sahip çıkmıyor, sahip çıkamıyor, çıkmak istemiyor.
İrili ufaklı onlarca parti bile bu konuda çaresiz kalırken, AKP, CHP, MHP başta olmak üzere mecliste grubu bulunan partilerin vekilleri; enflasyon, pahalılık ve işsizliğin olumsuzluklarından kendilerini ve ailelerini korumak için, emeklilik öncesi ve emeklilik sonrası olmak üzere her türlü sosyal hakkı kendilerine sağlıyor, vatandaşı adeta kaderine mahkum ediyorlar.
Milyonlarca mültecinin yükü sırtına vurulan, emekli maaşlarına her ay mülteci aidatı gibi 90 TL zorunlu kesinti konan milyonlarca emekli sesini bile çıkartamıyor.
İşten çıkarıldığı takdirde tekrar iş bulamayacağını bilen işçiler, her türlü hak kısıtlamasına maruz ve mahkum ediliyor.
Mevcut işler bile, milyonlarca Suriyeli-Afgan-Iraklı mülteci, gizli-kaçak yollardan Türkiyeye giriş yapmış ama emniyet güçleri tarafından koğuşturmaya tabi olmadan gayri resmi olarak çalıştırılan Afrikalı, Ermeni, Azeri, Türkmen milyonlarca ucuz işçiler tarafından kapatılıyor, Türk insanı pahalı ve sosyal hak yükünden dolayı bu tür işlere alınmıyor, alınamıyor.
Hiçbir vergi ve harç uygulamasına maruz kalmadan sıfır vergi ile mülteci Suriyeliler on binlerce işyeri açarken, Türk vatandaşları bu durum karşısında adeta haksız rekabet koşullarına sürükleniyor. Buna rağmen her türlü vergi ve giderleri resmi olarak tahsil edilen Türk insanı, vergi, harç, ceza ödemeleri ile, her geçen gün kat be kat fakirleşiyor, adeta eziliyor.
OHAL her seferinde üçer aylık periyotlarla uzatılmaya devam ederken, Sayın Cumhurbaşkanı, "OHAL ortamında grev ve lokavt gibi uygulamalarla uğraşmıyorsunuz. OHAL sizin de faydanıza" şeklinde patronlara hitap ederek, işçi haklarına yönelik bu zoraki uygulamanın devamı için, zengin kesimlerin desteği alınmaya çalışılıyor...
***
Artık, "Gün MEM günüdür..."
Yabancılara %2 vergi ile ruhsat verilerek yeraltı kaynakları aktarılan,
Emekli, dul ve yetimlerden bile vergi kesilen; 5 milyona yakın Suriyeli mülteciye hiçbir şekilde vergi yüklemesi yapmadan, üstelik bedava sağlık, eğitim ve memurluk sağlanarak, kendilerine gelir aktarılan; bütün bunlar yetmezmiş gibi, emekli, dul ve yetimden alınan vergilerle, hiçbir kesinti uygulanmadan asgari maaş bağlanan; gün be gün kötüye giden ekonomik ve sosyal şartlarda; "Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"
Selametle ve MEM'le kalın...
***
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır "5.000 TL asgari ücret vereceğim" diyor, bazıları "inadına" buna burun kıvırıyordu...
Halbuki, müslüman sebat eder; inat, kafir ve münafıkların alametidir...
***
İnatla savunulan bir partizanlık, artık bazı gerçeklerin üstünü örtemiyor:
Yoksulluk gün be gün artıyor, sanayi gün be gün tükeniyor.
Gizli enflasyon karşısında ücretler, maaşlar, emeklilik ödemeleri; gün be gün eriyor.
Madenler, yabancı işletmeciler tarafından neredeyse sıfır bedelle 49 yıllığına, 99 yıllığına işletiliyor.
Yüzyıla yakın zamandır milletin dişinden tırnağından artırarak, vergilerle kurulmuş devasa kamu kurumları, işçi ve patronların alınteri ile kurulmuş özel şirketler, hızla yabancı sermaye gruplarına satılıyor.
Ormanlar, meralar, milyonlarca zeytin ağacı ve zeytin ağaçlarının bulunduğu yerlerdeki araziler, yabancı yatırımcılar(!) tarafından satın alınarak, üzerinde bir daha tarım yapılmayacak şekilde AVM ve beton yığınlarına döndürülüyor.
Daha bir kaç yıl öncesine kadar dünyada tarımda kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden biri de; Türkiye'ydi. 30 yıl önce tohumları Türkiye'den alınarak soğuk ülkelerde yetişecek şekilde genetiği ile oynanan GDO'lu mercimek başta olmak üzere, bugün itibariyle; samanı bile ithal eden, 130 ülkeden tarım ithalatı yapmak zorunda kalan, çiftçisi, tarımı ve hayvancılığı bitirilmiş bir ülke haline geliyor.
***
Bütün bu tablo karşısında çiftçi, işçi, memur, emekli kesimleri, büyük bir teslimiyet ve çaresizlik içinde hala demokratik hakkına sahip çıkmıyor, sahip çıkamıyor, çıkmak istemiyor.
İrili ufaklı onlarca parti bile bu konuda çaresiz kalırken, AKP, CHP, MHP başta olmak üzere mecliste grubu bulunan partilerin vekilleri; enflasyon, pahalılık ve işsizliğin olumsuzluklarından kendilerini ve ailelerini korumak için, emeklilik öncesi ve emeklilik sonrası olmak üzere her türlü sosyal hakkı kendilerine sağlıyor, vatandaşı adeta kaderine mahkum ediyorlar.
Milyonlarca mültecinin yükü sırtına vurulan, emekli maaşlarına her ay mülteci aidatı gibi 90 TL zorunlu kesinti konan milyonlarca emekli sesini bile çıkartamıyor.
İşten çıkarıldığı takdirde tekrar iş bulamayacağını bilen işçiler, her türlü hak kısıtlamasına maruz ve mahkum ediliyor.
Mevcut işler bile, milyonlarca Suriyeli-Afgan-Iraklı mülteci, gizli-kaçak yollardan Türkiyeye giriş yapmış ama emniyet güçleri tarafından koğuşturmaya tabi olmadan gayri resmi olarak çalıştırılan Afrikalı, Ermeni, Azeri, Türkmen milyonlarca ucuz işçiler tarafından kapatılıyor, Türk insanı pahalı ve sosyal hak yükünden dolayı bu tür işlere alınmıyor, alınamıyor.
Hiçbir vergi ve harç uygulamasına maruz kalmadan sıfır vergi ile mülteci Suriyeliler on binlerce işyeri açarken, Türk vatandaşları bu durum karşısında adeta haksız rekabet koşullarına sürükleniyor. Buna rağmen her türlü vergi ve giderleri resmi olarak tahsil edilen Türk insanı, vergi, harç, ceza ödemeleri ile, her geçen gün kat be kat fakirleşiyor, adeta eziliyor.
OHAL her seferinde üçer aylık periyotlarla uzatılmaya devam ederken, Sayın Cumhurbaşkanı, "OHAL ortamında grev ve lokavt gibi uygulamalarla uğraşmıyorsunuz. OHAL sizin de faydanıza" şeklinde patronlara hitap ederek, işçi haklarına yönelik bu zoraki uygulamanın devamı için, zengin kesimlerin desteği alınmaya çalışılıyor...
***
Artık, "Gün MEM günüdür..."
Yabancılara %2 vergi ile ruhsat verilerek yeraltı kaynakları aktarılan,
Emekli, dul ve yetimlerden bile vergi kesilen; 5 milyona yakın Suriyeli mülteciye hiçbir şekilde vergi yüklemesi yapmadan, üstelik bedava sağlık, eğitim ve memurluk sağlanarak, kendilerine gelir aktarılan; bütün bunlar yetmezmiş gibi, emekli, dul ve yetimden alınan vergilerle, hiçbir kesinti uygulanmadan asgari maaş bağlanan; gün be gün kötüye giden ekonomik ve sosyal şartlarda; "Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"
Selametle ve MEM'le kalın...
Yaşar Teber / diğer yazıları
- Atatürk düşmanlığı ve tarihi gerçekler / 06.08.2017
- Heba olan zenginliklerimiz / 02.08.2017
- Asgari ücretin ne kadarı işçiye kalıyor? / 24.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji - 2 / 21.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji-1 / 20.07.2017
- Fasulye dayağı mı adaletin iflası mı? / 20.06.2017
- Çözüm nerede? / 17.06.2017
- Gün Milli Ekonomi Modeli'nin günü / 16.06.2017
- Artık gerçeği görmenin günüdür / 23.04.2017
- Medrese-tekke ikileminde cehalete övgü düzenler-2 / 16.04.2017
- Heba olan zenginliklerimiz / 02.08.2017
- Asgari ücretin ne kadarı işçiye kalıyor? / 24.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji - 2 / 21.07.2017
- Cehalet yayma bilimi: Agnatoloji-1 / 20.07.2017
- Fasulye dayağı mı adaletin iflası mı? / 20.06.2017
- Çözüm nerede? / 17.06.2017
- Gün Milli Ekonomi Modeli'nin günü / 16.06.2017
- Artık gerçeği görmenin günüdür / 23.04.2017
- Medrese-tekke ikileminde cehalete övgü düzenler-2 / 16.04.2017