Dış ticaret yani ithalat ve ihracat rakamlarında ciddi düşüşler var.Dış ticaret deyip geçmeyin, IMF ve ona ram olan taşeron siyasilerimiz sayesinde dış ticaret Türkiye için ekonomide "her şey" anlamına geliyor.Talep daraltıcı politikalar iç pazarın belini tamamen büktü. Üretici mecburen dışarıya satmak zorunda kaldı. Üreticilerimiz büyük fedakârlıklarla ihracat yapmaya çalışıyordu. Üreticilerimizin yüksek maliyetler sebebiyle dışarıda rekabet şansı zaten çok zordu; bir de buna küresel krizin körüklediği küresel talep darlığı da ilave olunca ihracat rakamları iyice düşmeye başladı.Yalnız şunu belirtmek lazım ki, ihracattaki düşüş daha dibe vurmadı. Çünkü 2009'un daha da kötü olacağını en yetkili kişiler belirtiyor. Dış ticaret denilince bunun bir de ithalat ayağı var. İthalatta da ciddi düşüşler yaşanıyor. 2008 yılının temmuz ayında 20,5 milyar dolar olan ithalat Kasım ayında 12,6 milyar dolar olması bekleniyor. Hatta dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'in ifadelerine göre, "2009'da yıllık ithalat 50 milyar dolar düşecek". Diyeceksiniz ki, "daha ne istiyorsun, ithalatın düşmesi iyi değil mi, böylece cari açık da azalır". Bakan Tüzmen de böyle söylüyor.Ama durum hiç de öyle değil. Burada ithalatın niçin düştüğü önemli?Öncelikle ithalatın çoğunun hammadde, enerji ve ara malı ithalatı olduğunu belirtelim. Taşeron siyasilerimiz yıllardır IMF aklıyla hareket edip, bir taraftan yerli enerji ve hammadde kaynaklarımızı yabancılara peşkeş çekerken, diğer taraftan da sanayimizi, ticaretimizi yabancıların kaynaklarına bağımlı hale getirdiler.İthalatımızda yaşanacak olan daralma, siyasilerimizin milli ekonomiye dönmesi, yerli kaynaklara yönelmesi sebebiyle değil, öyle olsa bizi yeniden IMF'ye mahkum etmezler. Peki, neden ithalat düşüyor ve daha da düşecek? Türkiye'nin dış ticaretine baktığımızda, montaj sanayi gibi çalıştığını görürsünüz. Aslında sağlıklı bir ithalat ve ihracat yok. Dışarıdan hammaddeyi, ara malını alıyoruz, yine ithal enerjiyi kullanarak monte edip, üretip dışarıya ihraç ediyoruz. Yani parçaları kendileri üretmiyor bizi taşeron olarak kullanıyorlar. Daha başka bir ifadeyle ekonomimiz fasonculuk üzerine kurulu.Üretimde de bağımlıyız, pazarda da?Küresel kriz sebebiyle gelişmiş ülkelerin pazarları daralınca, ürünlere talep kalmayınca üretimin bir anlamı da kalmıyor; otomatikman bu durum biz fasoncuları da etkiliyor. Asıl sebep küresel talep darlığı olmakla birlikte, diğer önemli unsur ise döviz kurlarındaki artış maliyetleri oldukça yükseltti. Bu şekilde ithalattaki ve ihracattaki düşüş, sanayimizde tehlike çanlarının çaldığının göstergesidir.Peki, ne yapılmalı? Öncelikle, ekonomide bütün dengeler yerli yerine oturtulmalı. Bu da ancak Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür.Ekonomide aslolan dış ticaret değildir; asıl amaç milletin ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu ihtiyaçlar karşılanırken, yerli hammadde, yerli para, yerli enerji kullanılmalıdır. Çok zaruri durumlarda ithalat ya da ihracata yönelmelidir.Bir taraftan sosyal devlet projeleriyle ayağa kaldırılan yerli talep, bir taraftan da yerli kaynaklarla üretim, işte çözüm budur.Bunu uygulayan Türkiye'nin ne cari açık sorunu kalır, ne finans, ne pazar ne de küresel kriz problemi olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025