Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün ihracatçılarla bir araya gelerek ihracat rakamlarını açıkladı ve bunun "Cumhuriyet tarihi rekoru" olduğundan bahsetti.
Hükümet yetkililerinin genel özelliği, dış ticaret rakamlarını hep "tek taraflı" açıklamaları… Dış ticaret denildiği zaman bunun bir yönü ihracat, diğer yönü de ithalattır. Sadece ihracat rakamlarını verip, ithalat rakamlarını sümenaltı etmek, elbette ki hiçbir doğru sonuca götürmez, kendi kendimizi kandırmış oluruz.
Sayın Erdoğan'ın açıklamalarını özetle aktaralım:
* "İhracatımızın her ay rekor üstüne rekor kırarak, bugünlere gelişini hep birlikte adım adım takip ettik."
* "Şimdi burada büyük bir gurur ve memnuniyetle ifade etmek isterim ki, küresel olumsuzluklara rağmen 2022 yılı ihracatımız, geçen yıla göre yüzde 12.9 oranında artışla 254.2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam, Cumhuriyet tarihimizin rekorudur."
* "Bundan sonra hedefimiz, Türkiye'nin dünyanın en çok ihracat yapan ilk 10 ülkesi arasındaki yerini almasını sağlamaktır. Bu hedefe ulaşana kadar çalışmayı sürdüreceğiz."
Evet, Cumhurbaşkanı'nın ifade ettiği gibi ihracatta bir rekor var mı? Var. Ama madalyonun diğer yüzünde ithalatta daha fazla bir rekor var. Her şeyden önemlisi dış ticaret açığında da Cumhuriyet tarihinin rekoru var. Dış ticaret açığı, herkesin anlayabileceği şekliyle ifade edersek, "zararına ticaret" demektir. Ve bu, günün sonunda döviz açığı anlamına gelen cari açığa neden olmaktadır.
Türkiye'yi yöneten siyasetin öyle bir dış ticaret anlayışı var ki, dış ticaret büyüdükçe dış ticaret açığı artıyor, cari açık artıyor. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki, "Bundan sonra hedefimiz, Türkiye'nin dünyanın en çok ihracat yapan ilk 10 ülkesi arasındaki yerini almasını sağlamaktır." Bu tabloda bunun anlamı, daha fazla ithalat, daha fazla dış açık, daha fazla cari açıktır.
Borç parayla, ithal hammadde ve ithal enerjiyle değil, emek ve üretim karşılığı senyorajla üretilen Milli Para, devletin kendi imkanlarıyla üretilen yerli hammadde ve yerli enerji ile üretim yapar ve bunu ihraç ederseniz ancak bu şekilde dış ticaret fazlası ve cari fazla elde edebilirsiniz. Bunun da ekonomideki adı, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'nın değinmediği diğer dış ticaret verilerini de aktaralım. Ticaret Bakanlığı'nın açıkladığı dış ticaret verilerine göre; 2022 yılında ihracat geçen yıla göre yüzde 12.9 artarak 254.2 milyar dolara, ithalat ise yüzde 34 artışla 364.4 milyar dolara yükseldi. Bunun sonucu olarak da dış ticaret açığı yüzde 138 artarak 110.2 milyar dolara yükselerek Cumhuriyet tarihi rekoru kırmış oldu.
Dikkat ederseniz ihracat yüzde 12.9 artarak rekor kırmış ama ithalat yüzde 34 artarak daha fazla rekor kırmış. İşte bu sebeple tek taraflı rakam açıklamak, gerçeklerin üstünü örtmektedir. Ama örtülebiliyor mu? Elbette ki hayır…
Cumhuriyet tarihinin tamamı dikkate alındığında, 20 yıllık AKP iktidarı döneminde verilen dış ticaret açığının, AKP iktidara gelmeden önceki 79 yıllık dönemdeki dış ticaret açığının 5 katı olduğu görülür. Şöyle ki; Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılından, AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılına kadarki dönemde toplam dış ticaret açığı 247 milyar dolar. 2002 yılından 2022 yılına kadarki dış ticaret açığı toplamı ise 1 trilyon 250 milyar dolar. Gördüğünüz gibi 5 kat fark var.
İthalattaki bu patlama, dış ticaret açığındaki bu rekor artış, son bir yıldır uygulanan hükümetin "ihracat odaklı" Türkiye Ekonomi Modeli'nin iflas ettiğinin en büyük ispatıdır. Başka bir göstergeye ihtiyaç yok.
Ama bütün bu gerçeklere rağmen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati tozpembe tablolar çizmeye devam ediyor. Bakan Nebati şunları söylüyor:
"2022 yılını, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modelimiz sayesinde başarıyla geride bıraktık."
Fabrikalar, iş yerleri patır patır dökülüyor, kepenk kapatıyor; TÜİK'in verilerinde bile geniş tanımlı işsizlik olarak tanımlanan "atıl işgücü" artmaya devam ediyor; maliyetlerdeki yükseklik sebebiyle yatırımlar geriliyor; dış ticaretteki tablo da, yukarıda geniş geniş anlattığımız gibi oldukça kötü…
Siyasilerimiz hangi başarıdan bahsediyor?
Ekonomide, milletimizin her ferdine adil şekilde yansıyan bir başarı hikayesi yazılabilir ama bu ancak ve ancak, tamamen milli kaynaklarla kalkınma formülü olan Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür.
Bu eşsiz modeli parti programına alan tek siyasi hareket Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) ile ve bu modeli uygulayacak olan BTP lideri Hüseyin Baş ile…
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025