Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin ülkemizdeki uygulamalarından bazılarını şöyle sayabiliriz:"Muhammed'e iman kemalattandır" denilerek, din dersi kitaplarından Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmı olan Muhammedü-r Rasulüllah ifadesinin kaldırılması,Veda Hutbesi'nde "Size iki şey emanet ediyorum?" ifadesi değiştirilerek, "Tek şey bırakıyorum, o da Allah'ın kitabı Kur'an" ifadesinin konulması Peygamber'in ve Ehl-i Beyt'inin devre dışı bırakılması,Müslüman bir kadınla Hıristiyan bir erkeğin evlendirilmesi, bunun bir devrim olarak ilan edilmesi, İçinde cami, kilise ve Havra bulunan dinler bahçesinin açılması, Metruk kiliselerin devlet bütçesinden restore edilmesi, Besmele ile kilise açılması, İmar Yasası'nda "mescit" ibaresinin "ibadethane" olarak değiştirilerek 50 bine yakın ev tipi kilise açılmasının sağlanması, Diyalogu ülkemize transfer eden cemaatin yetiştirdiği öğrencilerin bu kilise evlerinde pastör olması,Öğrenci değişimleri adı altında Türk öğrencilerin, Vatikan'da, Yunanistan'da ve diğer AB ülkelerinde eğitim adı altında Hıristiyanlaştırılması, ülkemize döndüklerinde ise misyoner olarak vazife almaları,Domuz etinin resmen kasaplık et statüsüne alınması, Misyonerlik faaliyetlerinin önünün açılması,Papazların ve hahamların da bulunduğu iftar sofralarının yaygınlaştırılması,Günümüzdeki Ehl-i Kitab'ın da cennetlik olduğu fikrinin sürekli empoze edilmesi,Kiliseler özendirilerek, Müslüman halkın kiliselerden medet umar hale getirilmesi, kilise kapılarında kuyruklar oluşturulması,Bunda siyasilerimizin öncülük yapıp, ülkemizde ve batı ülkelerinde kilise ayinlerine katılması,Diyalog mantığına uygun, içinde tahrif edilmiş İncil ve Tevrat'tan alıntıların da bulunduğu meal ve tefsir çalışmalarının yapılması,Nüfus cüzdanlarında din ibaresini kaldırma kararının alınması, (Ne kadar vatandaşımızın bu şekilde kimlik aldığı merak konusu)Patrikhane'nin kendisini, devlet içinde devlet anlamına gelen ekümenik olarak tanıtmasına müsaade edilmesi,Siyasilerimizin Irak'ta milyonlarca Müslüman kadın, erken ve çocuğu katleden Hıristiyan ABD askerlerine "kahraman" deyip, ülkelerine sağ salim dönmeleri için dua etmesi,Haçlı batı ordularının Müslüman ülkelere askeri müdahale yapması için davet edilmeleri, Diyalog fikrine sahip olanların başta diyanet, milli eğitim, kültür, sağlık olmak üzere, genç nesillerimizin kimliğini oluşturan devletin en etkin kurumlarına yerleştirilmesi,Aklın vahiyden üstün olduğu fikrinin empoze edilmeye çalışılması,Milli eğitim sınavlarında diyalogcu mantığa uygun sorular sorularak çocuklarımızın kafasının karıştırılması,Örneğin, 2003 yılında yapılan Milli Eğitim'in bir deneme sınavında "son peygamber hangisidir?" sorusuna, cevaplarda "Hz. Muhammed" de olmasına rağmen doğru cevap "Hz. İbrahim" olarak kabul edilmesi,Milli Eğitim din kitaplarında günümüze kadar gelen 4 büyük din olduğunun vurgulanıp, "Allah katında tek din İslam'dır" ayetinin tersine hareket edilmesi,AB'nin ve Vatikan'ın tavsiyelerine uyarak hutbelerden "Allah katında tek din İslam'dır" ayetinin okunmasının kaldırılması,Camilerde vaaz ve hutbelerde Peygamber Efendimizin anlatılmasının kısıtlanması, hatta diyalogcu imamlar atanarak Peygamberimizin tamamen devre dışı bırakılması, (Hani cami imamının diyalogcu olduğunu buradan anlayabiliyoruz)İstanbul müftüsüyle Papa'nın Sultanahmet Cami'inde huzur duruşu yapması,Vakıflar yasasında değişikliğe gidilerek, azınlık vakıflarına Cumhuriyet öncesi mülklerinin devredilmesi, bu vakıfların yurt dışından fon temin etmesinin önünün açılması?Daha birçok madde sayılabilir ama bu kadarı bile dinlerarası diyalog fitnesiyle ülkemizin nereye sürüklendiğinin anlaşılması için yeterlidir.Tabi, kör olmayanlar için?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025