Kur'an-ı Kerim'den iki ayet-i kerimenin anlamı ile başlayalım:
"İyi bilin ki, halis din Allah'ındır." (Zümer, 3).
"Âyetlerimi az bir menfaat ile satmayın." (Bakara, 41).
Cenab-ı Hak kullarından iki şey istiyor:
1- İhlâslı ol:
Niyet ve gayreti Allah rızasını taşımayan ameller din olarak, sevap olarak değer bulmaz. Bu davranış lakayt olan, alaycı, aldatıcı, inkârcı münafık ve kâfirlerin davranışıdır. Allah bu sebeple tertemiz olan, arı-duru berrak olan amelleri kabul edip değerlendiriyor. Sahtekârlık, ikiyüzlülük ile ibadetlerine riya ve menfaat karıştıranlara Maun suresinde 'Veyl olsun' (Cehennemin dibi) buyrulur.
2- Dinin emir ve yasaklarını, hükümlerini işine, ticaretine zerre kadar alet etme:
Ayet-i kerimede, "Semenen kalilen" kelimeleri geçer. "Az bir menfaat" demektir.
Bir kişinin dürüstlüğü bu iki ana prensiple anlaşılır.
Karşımızda iki tip insan ve yol duruyor.
Biri Allah rızasını rehber edinen ki bu Ehl-i Beyt yoludur.
Diğeri dini kendi çıkar, ihtiras ve menfaatleri için kullanır.
Gerek Oniki İmam, gerek İmam-ı Azam, İmam-ı Şafii, İmam-ı Malik, Ahmed bin Hanbel başta olmak üzere, arif ve veliler rıza yolunu seçmişlerdir. Hakkın üstünlüğünü kabul etmişler, asla menfaatperestlere; onların çıkarlarına alet olmamışlardır. Zindanlara atılmayı göze aldılar, menfaate köle olmadılar.
Menfaat yolu, derbederlik, zulüm, ihtiras yoludur. Din adına iktidar ve güç ele geçirilir. Kitleler aldatılır. Ne hazindir ki, halk buna din diye inanır. Bu korkunç bir aldatmadır. Asr-ı Saadet'te mescid yaptırdılar. Allah onların niyetlerini bildiği için o mescidin yıkılmasını emretti.
İngiliz misyonerleri de yıllarca sahte din adamları, din gösterilen adımlar, faaliyetler ile Müslümanlar içerisinde ajan faaliyetleri sürdürmektedir.
Bugün Ortadoğu'da bu faaliyetler, iğrenç kılıç darbeleri, tecavüzler ile sergileniyor.
Düşman, imanı zayıf, menfaate kendini ve davasını satabileceklere önce yoklama çeker. Uygun bünyeleri alır, allar pullar ve Müslümanlar içerisine salarlar.
Müslüman korkar, ses çıkaramaz. Neticede karşısındaki güç müslümandır.
Vali Ziyad, Hz. Hüseyin Efendimizin mübarek başına elindeki çubukla dokunurken, Zeyd bin Erkam artık dayanamıyor ve "Çek o çubuğu o dudaklardan. Zira ben Allah Resulü'nün o dudakları öptüğünü gördüm" diyor ve o mekanı terk ediyor.
Vali Ziyad ne desin: "Yaşlı olmasaydın öldürürdüm."
Ona göre kendi iktidarına karşı çıkan, beğenmeyen öldürülür. Dini kendine uydurmuş. Buna fetva veren âlimleri de var. Buna inanan da var.
Dik duruş sahipleri ulu
kişilerdir.
Allah'ın rızasını esas alan, hiçbir rütbe, makam, para ve vaatlere davasını satmayan istikamet sahibi kişiler ihlaslı, salih ve kamil kişilerdir.
Bişr-i Hafi'nin kız kardeşi damda kazak örüyor. Hava kararmaya yakın zamanda, devlet erkânı ellerinde meşalelerle sokaktan geçiyorlar. Gidip Ahmed bin Hanbel'e, "Bunlar geçerken ışıklarından faydalanıyor ve kazak örmeye devam ediyorum, helal olur mu?" diye soruyor.
Ahmed bin Hanbel, "Sen kimsin?" diye soruyor. "Bişr'in kız kardeşi."
Ona diyor ki: "Onlar geçerken sen kazak örme."
Din izzet işidir. Taviz değil. Filanca ve falancanın hatırı Allah'ın hatırından üstün değildir.
"İyi bilin ki, halis din Allah'ındır." (Zümer, 3).
"Âyetlerimi az bir menfaat ile satmayın." (Bakara, 41).
Cenab-ı Hak kullarından iki şey istiyor:
1- İhlâslı ol:
Niyet ve gayreti Allah rızasını taşımayan ameller din olarak, sevap olarak değer bulmaz. Bu davranış lakayt olan, alaycı, aldatıcı, inkârcı münafık ve kâfirlerin davranışıdır. Allah bu sebeple tertemiz olan, arı-duru berrak olan amelleri kabul edip değerlendiriyor. Sahtekârlık, ikiyüzlülük ile ibadetlerine riya ve menfaat karıştıranlara Maun suresinde 'Veyl olsun' (Cehennemin dibi) buyrulur.
2- Dinin emir ve yasaklarını, hükümlerini işine, ticaretine zerre kadar alet etme:
Ayet-i kerimede, "Semenen kalilen" kelimeleri geçer. "Az bir menfaat" demektir.
Bir kişinin dürüstlüğü bu iki ana prensiple anlaşılır.
Karşımızda iki tip insan ve yol duruyor.
Biri Allah rızasını rehber edinen ki bu Ehl-i Beyt yoludur.
Diğeri dini kendi çıkar, ihtiras ve menfaatleri için kullanır.
Gerek Oniki İmam, gerek İmam-ı Azam, İmam-ı Şafii, İmam-ı Malik, Ahmed bin Hanbel başta olmak üzere, arif ve veliler rıza yolunu seçmişlerdir. Hakkın üstünlüğünü kabul etmişler, asla menfaatperestlere; onların çıkarlarına alet olmamışlardır. Zindanlara atılmayı göze aldılar, menfaate köle olmadılar.
Menfaat yolu, derbederlik, zulüm, ihtiras yoludur. Din adına iktidar ve güç ele geçirilir. Kitleler aldatılır. Ne hazindir ki, halk buna din diye inanır. Bu korkunç bir aldatmadır. Asr-ı Saadet'te mescid yaptırdılar. Allah onların niyetlerini bildiği için o mescidin yıkılmasını emretti.
İngiliz misyonerleri de yıllarca sahte din adamları, din gösterilen adımlar, faaliyetler ile Müslümanlar içerisinde ajan faaliyetleri sürdürmektedir.
Bugün Ortadoğu'da bu faaliyetler, iğrenç kılıç darbeleri, tecavüzler ile sergileniyor.
Düşman, imanı zayıf, menfaate kendini ve davasını satabileceklere önce yoklama çeker. Uygun bünyeleri alır, allar pullar ve Müslümanlar içerisine salarlar.
Müslüman korkar, ses çıkaramaz. Neticede karşısındaki güç müslümandır.
Vali Ziyad, Hz. Hüseyin Efendimizin mübarek başına elindeki çubukla dokunurken, Zeyd bin Erkam artık dayanamıyor ve "Çek o çubuğu o dudaklardan. Zira ben Allah Resulü'nün o dudakları öptüğünü gördüm" diyor ve o mekanı terk ediyor.
Vali Ziyad ne desin: "Yaşlı olmasaydın öldürürdüm."
Ona göre kendi iktidarına karşı çıkan, beğenmeyen öldürülür. Dini kendine uydurmuş. Buna fetva veren âlimleri de var. Buna inanan da var.
Dik duruş sahipleri ulu
kişilerdir.
Allah'ın rızasını esas alan, hiçbir rütbe, makam, para ve vaatlere davasını satmayan istikamet sahibi kişiler ihlaslı, salih ve kamil kişilerdir.
Bişr-i Hafi'nin kız kardeşi damda kazak örüyor. Hava kararmaya yakın zamanda, devlet erkânı ellerinde meşalelerle sokaktan geçiyorlar. Gidip Ahmed bin Hanbel'e, "Bunlar geçerken ışıklarından faydalanıyor ve kazak örmeye devam ediyorum, helal olur mu?" diye soruyor.
Ahmed bin Hanbel, "Sen kimsin?" diye soruyor. "Bişr'in kız kardeşi."
Ona diyor ki: "Onlar geçerken sen kazak örme."
Din izzet işidir. Taviz değil. Filanca ve falancanın hatırı Allah'ın hatırından üstün değildir.
Feyyaz inanç / diğer yazıları
- İnsanı bilmek insanca davranmak / 09.06.2019
- Eski Boğaziçi'nden Türkiye'ye baktım? / 30.06.2017
- Dini, menfaate alet etmek / 29.06.2017
- Çok şükür bayrama eriştik / 24.06.2017
- Elveda yâ Şehr-i Ramazan / 23.06.2017
- Zekât kimlere verilmez? / 22.06.2017
- Kadir gecesine erişmek / 21.06.2017
- Zekât kimlere verilir? / 20.06.2017
- Zekat kimlere, nelerden verilir? / 19.06.2017
- Bir hatırlatma ve sadakanın fazileti / 18.06.2017
- Eski Boğaziçi'nden Türkiye'ye baktım? / 30.06.2017
- Dini, menfaate alet etmek / 29.06.2017
- Çok şükür bayrama eriştik / 24.06.2017
- Elveda yâ Şehr-i Ramazan / 23.06.2017
- Zekât kimlere verilmez? / 22.06.2017
- Kadir gecesine erişmek / 21.06.2017
- Zekât kimlere verilir? / 20.06.2017
- Zekat kimlere, nelerden verilir? / 19.06.2017
- Bir hatırlatma ve sadakanın fazileti / 18.06.2017