Din kılıflı asimilasyon... Almanya'nın amacı ne?
Domuz eti ikram edilmesi skandalıyla gündeme gelen Almanya İslam Konferansı'nın gerçekte ismi 'Alman İslam Konferansı. Bu Alman hükümetinin bir projesini dışa vurması açısında çok önemli. Bu kapsamda Almanya, ülkedeki Müslümanları köklerinden koparıp, bir 'Alman İslamı' yaşamaya zorlamak istiyor
04.12.2018 00:00:00





Alman İslam Konferansı ile ilgili olarak kamuoyunda yürütülen magazinel tartışmalar domuz eti ikram edilmesine odaklanırken asıl meselelerin gözden kaçırıldığı görülüyor.
Öncelikle "Deutsche Islam Konferenz"in (DIK) doğru tercümesinin "Almanya İslam Konferansı" değil, "Alman İslam Konferansı" olması gerektiğini not etmeliyiz. Nitekim DIK yönetimi de kendi sitesindeki Türkçe takdimde bu tercümeyi kullanıyor. Alman İslam Konferansı tanımı da gelişigüzel seçilmiş bir tanım değil, bilinçli bir tercihtir ve projenin özünü ifade etmektedir.
Açıkça ifade edildiği gibi, (irrasyonel bir biçimde) maksat Müslümanları evrensel İslam öğretisinden ve Müslüman göçmenlerin anavatanlarından ve gelenekleriyle olan bağlarından koparıp kısa ve orta vadede farklı formatlara yerleştirmektir.
Asimilasyona din kılıfı
DIK tek taraflı şekilde, belirli bir amaç için kurulduğu belli olmaktadır. Proje Müslümanları asimile edilmesini amaçlamakta, Müslümanları "öteki" olarak tanımlamakta, eksikliklerinin altını çizmekte ve onları değişim ve aynılaşma karşılığında kabul etmeyi bir lütuf olarak vaat etmektedir.
Parti siyaseti olarak DIK bir Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin bir projesidir. Bu sebepten dolayı DIK'i partinin stratejik hesapları için kullanmak mümkün olmaktadır. Müslümanlar katılımlarıyla 'Alman İslam Konferansı' söylemini meşrulaştırmaktadır.
Katılmadıklarında DIK'in meşruiyeti ortadan kalkabileceği gibi, asıl görüşülmesi gereken konuların masaya yatırılmasının zemini de oluşacaktır.
Bu sebepten dolayı, Federal İçişleri Bakanlığı için "İslamî kuruluşların" Konferans'a katılımları hayatidir. Maalesef birçok İslami kurum ve kişi bu konferansa katılımı dahi adeta sunulan bir lütuf olarak görmektedir.
Netice itibarıyla "İslami kuruluşlar" Konferans'a katılımlarıyla projeyi ve proje çerçevesinde Müslümanlar üzerinde yürütülen hegemonik söylemleri meşrulaştırmaktadırlar. Bu şekilde Müslümanlar, kendilerinin sorun haline getirilmesini onaylamakta ve Müslümanlara yönelik üstünlük tartışmasında pay sahibi olmaktadırlar.
AA/Mustafa Yeneroğlu
Öncelikle "Deutsche Islam Konferenz"in (DIK) doğru tercümesinin "Almanya İslam Konferansı" değil, "Alman İslam Konferansı" olması gerektiğini not etmeliyiz. Nitekim DIK yönetimi de kendi sitesindeki Türkçe takdimde bu tercümeyi kullanıyor. Alman İslam Konferansı tanımı da gelişigüzel seçilmiş bir tanım değil, bilinçli bir tercihtir ve projenin özünü ifade etmektedir.
Açıkça ifade edildiği gibi, (irrasyonel bir biçimde) maksat Müslümanları evrensel İslam öğretisinden ve Müslüman göçmenlerin anavatanlarından ve gelenekleriyle olan bağlarından koparıp kısa ve orta vadede farklı formatlara yerleştirmektir.
Asimilasyona din kılıfı
DIK tek taraflı şekilde, belirli bir amaç için kurulduğu belli olmaktadır. Proje Müslümanları asimile edilmesini amaçlamakta, Müslümanları "öteki" olarak tanımlamakta, eksikliklerinin altını çizmekte ve onları değişim ve aynılaşma karşılığında kabul etmeyi bir lütuf olarak vaat etmektedir.
Parti siyaseti olarak DIK bir Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin bir projesidir. Bu sebepten dolayı DIK'i partinin stratejik hesapları için kullanmak mümkün olmaktadır. Müslümanlar katılımlarıyla 'Alman İslam Konferansı' söylemini meşrulaştırmaktadır.
Katılmadıklarında DIK'in meşruiyeti ortadan kalkabileceği gibi, asıl görüşülmesi gereken konuların masaya yatırılmasının zemini de oluşacaktır.
Bu sebepten dolayı, Federal İçişleri Bakanlığı için "İslamî kuruluşların" Konferans'a katılımları hayatidir. Maalesef birçok İslami kurum ve kişi bu konferansa katılımı dahi adeta sunulan bir lütuf olarak görmektedir.
Netice itibarıyla "İslami kuruluşlar" Konferans'a katılımlarıyla projeyi ve proje çerçevesinde Müslümanlar üzerinde yürütülen hegemonik söylemleri meşrulaştırmaktadırlar. Bu şekilde Müslümanlar, kendilerinin sorun haline getirilmesini onaylamakta ve Müslümanlara yönelik üstünlük tartışmasında pay sahibi olmaktadırlar.
AA/Mustafa Yeneroğlu
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.