Hatırlarsanız geçen yıl AKP okullarda bir “süt açılımı” başlattı. Türkiye çapında 32 bin 600 okulda, 7 milyon 200 bin öğrenciye her gün “taze süt” dağıtılıyordu. Ama Mayıs ayında bu açılım da millete hüsran oldu. Hükümetin dağıttığı süt bozuk çıktı. Değişik illerde yüzlerce öğrenci zehirlendi. Haliyle süt savaşları başladı ve açılımların millete asla hayır getirmediği gibi birilerini çok iyi ihya ettiği anlaşıldı.
Bu süt savaşları sırasında öğrendik ki, yolsuzlukla suçlanan, tutuklanan, yaklaşık 400 yıl mahkumiyeti istenen, sonra serbest bırakılan İzmir B.B. Başkanı, okullara 7 yıldır, günde 240 bin öğrenciye süt dağıtıyormuş. Maliyeti 37 kuruştan. Hükümet ise 7 milyon 200 bin öğrenciye tanesi 53 kuruştan dağıtıyormuş bu sütleri.
Nasıl yani, diye soracak olursanız veya aradaki milyonları aşan fiyat farkının nedenini merak ediyorsanız, Hüseyin Çelik’e sorun, o yanıtlar. Sakın kaç öğrenci bu sütleri içiyor, diye sormayın. Uğraşamaz, meşguldür.
Hüseyin Çelik; “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dağıttığı süt yağlı süttür. Hükümetin dağıttığı süt ise tam yağlı süttür. İzmir’de dağıtılan süt daha pahalıya geliyor” diyerek, sütün kaymaklısının kendilerinde olduğunu açıklıyor…
Evet, katmerin yağlısı haliyle hem külfetli hem de pahalı olur. Tam o sırada bir bomba daha patladı. Sütü bozuk firma AKP’li bir iş adamına ait! Bu firmanın açılışını Başbakan yapmış, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de 2010 yılında firmaya kalite ödülü vermiş.
Tabi bu hazmedilemezdi. Hemen AKP’linin sütüne bozuk teşhisi koyan laboratuarı incelemek için yetkililer gönderildi. Sorun çözüldü. Laboratuar bu kararı verecek donanımda değil. Müdür ve yardımcısının tayinine… Unuttuk gitti…
İstanbul’da ise haftalar öncesinden şehrin her tarafı afişlerle donatıldı. “Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi” (Kartal-Kadıköy metro hattı) Başbakanın katılımıyla 17 Ağustos’ta açıldı. Başbakan açılışta konuşma yaptı. Aklımda kalan; Başkan! Bayramda bedava taşıyacaksınız, ona göre… lafıydı.
Tesadüf buya İzmir Belediyesi de metro yaptırmış. Sözcü gazetesinden Necati Doğru’da ilginç bir kıyas yapmış…
“…2 hat toplamı 8 kilometre. 450 milyon TL’ye mal etti. Kilometresi 56 milyon TL. İstanbul Belediyesi metro yaptı. Kadıköy-Kartal hattı. Toplamı 22 kilometre. 3 milyar 100 milyon TL’ye mal etti. Kilometresi 140 milyon TL.
Teknoloji aynı, kalite aynı, tünel galerisi delme aynı, vagon aynı, elektrifikasyon sistemleri, ray çeliği, istasyon standardı aynı... İzmir Belediyesi’nin 56 milyona mal ettiğini, İstanbul Belediyesi 140 milyona mal ediyor... Aradaki büyük fark İstanbul halkına atılmış kazık mı oluyor? Besleme basın merak etmiyor. Kıyaslamayı akıl etmiyor. Eline ne verilirse onu yazıyor.”
Sütte olduğu gibi metro yapımında da bu iddia ve rakamlar doğru ise en hafif tabirle bizi yönetenler beceriksiz. Biraz daha kaba tabirle, devletin malı deniz, biz (vatandaşlar) keriz, diyebiliriz.
Her seferinde İstanbul’un trafiğine çözüm için toplu taşımayı tavsiye eden hükümet ve belediye başkanlarına bir önerim olsun; İstanbul’da 1.75 TL otobüs, 2.10 TL metrobüs. Atıyorum! İstanbul’da 2 bin 500 otobüsün mü var? 5 bine çıkar. Fiyatı 50 kuruşa düşür. Halk toplu taşımaya yönelsin. Ha, baktın olmadı, haftanın 6 günü tek, çift uygulamasına git. Biz de hem ucuz, hem ter kokusuz, oturarak seyahat edelim. Birilerine hem dokunmak, hem de dokundurulmak çilesinden kurtulalım.
Bu süt savaşları sırasında öğrendik ki, yolsuzlukla suçlanan, tutuklanan, yaklaşık 400 yıl mahkumiyeti istenen, sonra serbest bırakılan İzmir B.B. Başkanı, okullara 7 yıldır, günde 240 bin öğrenciye süt dağıtıyormuş. Maliyeti 37 kuruştan. Hükümet ise 7 milyon 200 bin öğrenciye tanesi 53 kuruştan dağıtıyormuş bu sütleri.
Nasıl yani, diye soracak olursanız veya aradaki milyonları aşan fiyat farkının nedenini merak ediyorsanız, Hüseyin Çelik’e sorun, o yanıtlar. Sakın kaç öğrenci bu sütleri içiyor, diye sormayın. Uğraşamaz, meşguldür.
Hüseyin Çelik; “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dağıttığı süt yağlı süttür. Hükümetin dağıttığı süt ise tam yağlı süttür. İzmir’de dağıtılan süt daha pahalıya geliyor” diyerek, sütün kaymaklısının kendilerinde olduğunu açıklıyor…
Evet, katmerin yağlısı haliyle hem külfetli hem de pahalı olur. Tam o sırada bir bomba daha patladı. Sütü bozuk firma AKP’li bir iş adamına ait! Bu firmanın açılışını Başbakan yapmış, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de 2010 yılında firmaya kalite ödülü vermiş.
Tabi bu hazmedilemezdi. Hemen AKP’linin sütüne bozuk teşhisi koyan laboratuarı incelemek için yetkililer gönderildi. Sorun çözüldü. Laboratuar bu kararı verecek donanımda değil. Müdür ve yardımcısının tayinine… Unuttuk gitti…
İstanbul’da ise haftalar öncesinden şehrin her tarafı afişlerle donatıldı. “Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi” (Kartal-Kadıköy metro hattı) Başbakanın katılımıyla 17 Ağustos’ta açıldı. Başbakan açılışta konuşma yaptı. Aklımda kalan; Başkan! Bayramda bedava taşıyacaksınız, ona göre… lafıydı.
Tesadüf buya İzmir Belediyesi de metro yaptırmış. Sözcü gazetesinden Necati Doğru’da ilginç bir kıyas yapmış…
“…2 hat toplamı 8 kilometre. 450 milyon TL’ye mal etti. Kilometresi 56 milyon TL. İstanbul Belediyesi metro yaptı. Kadıköy-Kartal hattı. Toplamı 22 kilometre. 3 milyar 100 milyon TL’ye mal etti. Kilometresi 140 milyon TL.
Teknoloji aynı, kalite aynı, tünel galerisi delme aynı, vagon aynı, elektrifikasyon sistemleri, ray çeliği, istasyon standardı aynı... İzmir Belediyesi’nin 56 milyona mal ettiğini, İstanbul Belediyesi 140 milyona mal ediyor... Aradaki büyük fark İstanbul halkına atılmış kazık mı oluyor? Besleme basın merak etmiyor. Kıyaslamayı akıl etmiyor. Eline ne verilirse onu yazıyor.”
Sütte olduğu gibi metro yapımında da bu iddia ve rakamlar doğru ise en hafif tabirle bizi yönetenler beceriksiz. Biraz daha kaba tabirle, devletin malı deniz, biz (vatandaşlar) keriz, diyebiliriz.
Her seferinde İstanbul’un trafiğine çözüm için toplu taşımayı tavsiye eden hükümet ve belediye başkanlarına bir önerim olsun; İstanbul’da 1.75 TL otobüs, 2.10 TL metrobüs. Atıyorum! İstanbul’da 2 bin 500 otobüsün mü var? 5 bine çıkar. Fiyatı 50 kuruşa düşür. Halk toplu taşımaya yönelsin. Ha, baktın olmadı, haftanın 6 günü tek, çift uygulamasına git. Biz de hem ucuz, hem ter kokusuz, oturarak seyahat edelim. Birilerine hem dokunmak, hem de dokundurulmak çilesinden kurtulalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025