FETÖ ve 15 Temmuz ile ilgili en popüler tarifi Milliyet gazetesinden Mehmet Tezkan yaptı; 'Devletin içinden şeytan çıktı."
Kısmen doğru olsa da eksik bir tabir. Devletin içinden şeytan çıkmadı. Çıkanlar şeytanın uşakları, oyuncaklarıydı. Şeytan hala devletin ve Anadolu'nun içinde. Peki, nasıl çıkaracağız? Anlatacağım?
Evet, FETÖ yapılanması ile ilgili hemen her gün yeni bir gelişme, yeni bir hayrete düşürücü olay yaşanıyor. Haliyle insanlarda, 'neymiş bu FETÖ' diye bir şaşkınlık ile hayret arasında bir duygu oluşuyor. En son hatırladığım, 'Reis' ve '15 Temmuz Diriliş' filminin yapımcısı FETÖ'den gözaltına alındı. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi Erdoğan'ı, İstanbul'a getiren pilot işten atıldı.
Evet, Erdoğan'ın gayretleriyle bir mücadele var ortada. Ama neticelenemiyor. Peki, nereye kadar FETÖ, daha ne kadar FETÖ? Bu sorunun cevabını F. GÜLEN verdi. Belki de hayatında bu devlet ve millet için iyi bir şey yaptı ve gerçeği işaret etti. Nasıl yani sorusunun cevabını sona bırakıyorum.
Şimdi! Türkiye'nin ispatlı gerçeğidir ki, dünden bugüne FETÖ ile mücadele eden tek yapı Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosudur.
Aynı şekilde, sadece insanları tutuklayarak, işlerinden uzaklaştırarak FETÖ'yü bitiremezsiniz, diyen tek yapı da Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosudur.
FETÖ, devletin kılcal damarlarına kadar sızmış, diyorlar. Damarlarda ne var? Kan. Kirli kanı neşter vurarak dışarı atmaya kalkarsanız insanı kan kaybından öldürürsünüz. Evet, kanın temizlenmesi lazım. Nasıl? Kanı ne temizler? Kalp. Yani? Kalp temiz olacak, sağlıklı olacak ki, kılcal damarlara kadar kanı temizlesin.
Devlet de aynı. Devleti yönetenler temiz olacak, duruşları net olacak ve Sayın Baş'ın dediği gibi 'önce insan' diyecekler ki, devlet temizlensin, temiz olsun. İnsanını kurda, kuşa kaptırmasın?
Evet, başta Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere gazetemizin bütün yazarları bu noktada da yüzlerce yazı ve delillerle bu gerçeği ortaya koyduk. FETÖ'nün beslendiği bataklıkları gösterdik ve bunları kurutmadan FETÖ bitmez, dedik. Bitmiyor işte.
Nasıl kurutulur o bataklıklar?
Dinlerarası diyalog çalışmaları hemen bitirilmelidir.
'Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür. Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür' gerçeği esası devlet ve milletin ortak paydası olmalıdır.
'Allah katında tek hak din İslam'dır' ayeti ve 'Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir' gerçeği bütün gönüllere nakşedilmelidir. (ki, bu gerçekle beraber emperyalist Haçlının, ülkemiz ve İslam coğrafyasında yüz yıllardır kullandığı mezhep çatışma ve savaşlarının da önüne geçecektir.)
ABD, AB, Rusya gibi devlet ve birliklerle dostluk üzerine değil karşılıklı menfaat üzerine ilişkiler geliştirilmelidir.
AB ile üyelik süreci sonlandırılmalıdır.
ABD ile dostluk, müttefiklik ve stratejik ortaklığın bu devlet ve milletin aleyhine olduğu açık bir gerçektir. ABD ile ilişkiler sadece ve sadece karşılıklı menfaat gerçeği üzerine kurulmalıdır.
Topraklarımızda gözü olmayan devletler ile askeri ve ekonomik ilişkiler sağlamlaştırılmalıdır.
Ülkemizdeki NATO varlığına tekrar son verilmelidir.
Tabi bunları gerçekleştirebilmek için paramızın milli olması, ekonomimizin, ticaretimizin dolar esaretinden kurtulması şarttır.
Acilen milli tarım, hayvancılık ve ağır sanayi hamlesinin gerçekleştirilmesi böylece emperyalistlerin tekelinin yıkılması gerekmektedir.
Milli madencilik politikaları ile 3 katrilyon doları bulan madenlerimizi emperyalistlerin elinden alarak devlet-millet ortaklığıyla kullanılmasıdır.
Özetle, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin hayata geçirilerek siyasi, askeri, ekonomik, sosyal ve maneviyatta tam bağımsız bir ülke olmak zorundayız.
FETÖ ancak böyle biter. Yoksa ne kadar kişi tutuklanırsa tutuklansın, OHAL ne kadar uzatılırsa uzatılsın FETÖ bitmez.
İşte bu gerçeği terörist başı Fetullah Gülen itiraf etti; Alman radyo kanalı NPR'den Robert Siegel'e konuşan Gülen; "Erdoğan, beni bitirebilirse hareketteki herkesin çözülebileceğini düşünüyor ama bizden sonra da insanlar harika (!) işlerini yapmaya devam edecektir" diyor.
Yani 'ben kuklayım. Ben giderim, sahibim başka birini yerime koyar' diyor. Anlayan var mı?
Kısmen doğru olsa da eksik bir tabir. Devletin içinden şeytan çıkmadı. Çıkanlar şeytanın uşakları, oyuncaklarıydı. Şeytan hala devletin ve Anadolu'nun içinde. Peki, nasıl çıkaracağız? Anlatacağım?
Evet, FETÖ yapılanması ile ilgili hemen her gün yeni bir gelişme, yeni bir hayrete düşürücü olay yaşanıyor. Haliyle insanlarda, 'neymiş bu FETÖ' diye bir şaşkınlık ile hayret arasında bir duygu oluşuyor. En son hatırladığım, 'Reis' ve '15 Temmuz Diriliş' filminin yapımcısı FETÖ'den gözaltına alındı. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi Erdoğan'ı, İstanbul'a getiren pilot işten atıldı.
Evet, Erdoğan'ın gayretleriyle bir mücadele var ortada. Ama neticelenemiyor. Peki, nereye kadar FETÖ, daha ne kadar FETÖ? Bu sorunun cevabını F. GÜLEN verdi. Belki de hayatında bu devlet ve millet için iyi bir şey yaptı ve gerçeği işaret etti. Nasıl yani sorusunun cevabını sona bırakıyorum.
Şimdi! Türkiye'nin ispatlı gerçeğidir ki, dünden bugüne FETÖ ile mücadele eden tek yapı Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosudur.
Aynı şekilde, sadece insanları tutuklayarak, işlerinden uzaklaştırarak FETÖ'yü bitiremezsiniz, diyen tek yapı da Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosudur.
FETÖ, devletin kılcal damarlarına kadar sızmış, diyorlar. Damarlarda ne var? Kan. Kirli kanı neşter vurarak dışarı atmaya kalkarsanız insanı kan kaybından öldürürsünüz. Evet, kanın temizlenmesi lazım. Nasıl? Kanı ne temizler? Kalp. Yani? Kalp temiz olacak, sağlıklı olacak ki, kılcal damarlara kadar kanı temizlesin.
Devlet de aynı. Devleti yönetenler temiz olacak, duruşları net olacak ve Sayın Baş'ın dediği gibi 'önce insan' diyecekler ki, devlet temizlensin, temiz olsun. İnsanını kurda, kuşa kaptırmasın?
Evet, başta Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere gazetemizin bütün yazarları bu noktada da yüzlerce yazı ve delillerle bu gerçeği ortaya koyduk. FETÖ'nün beslendiği bataklıkları gösterdik ve bunları kurutmadan FETÖ bitmez, dedik. Bitmiyor işte.
Nasıl kurutulur o bataklıklar?
Dinlerarası diyalog çalışmaları hemen bitirilmelidir.
'Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür. Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür' gerçeği esası devlet ve milletin ortak paydası olmalıdır.
'Allah katında tek hak din İslam'dır' ayeti ve 'Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir' gerçeği bütün gönüllere nakşedilmelidir. (ki, bu gerçekle beraber emperyalist Haçlının, ülkemiz ve İslam coğrafyasında yüz yıllardır kullandığı mezhep çatışma ve savaşlarının da önüne geçecektir.)
ABD, AB, Rusya gibi devlet ve birliklerle dostluk üzerine değil karşılıklı menfaat üzerine ilişkiler geliştirilmelidir.
AB ile üyelik süreci sonlandırılmalıdır.
ABD ile dostluk, müttefiklik ve stratejik ortaklığın bu devlet ve milletin aleyhine olduğu açık bir gerçektir. ABD ile ilişkiler sadece ve sadece karşılıklı menfaat gerçeği üzerine kurulmalıdır.
Topraklarımızda gözü olmayan devletler ile askeri ve ekonomik ilişkiler sağlamlaştırılmalıdır.
Ülkemizdeki NATO varlığına tekrar son verilmelidir.
Tabi bunları gerçekleştirebilmek için paramızın milli olması, ekonomimizin, ticaretimizin dolar esaretinden kurtulması şarttır.
Acilen milli tarım, hayvancılık ve ağır sanayi hamlesinin gerçekleştirilmesi böylece emperyalistlerin tekelinin yıkılması gerekmektedir.
Milli madencilik politikaları ile 3 katrilyon doları bulan madenlerimizi emperyalistlerin elinden alarak devlet-millet ortaklığıyla kullanılmasıdır.
Özetle, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin hayata geçirilerek siyasi, askeri, ekonomik, sosyal ve maneviyatta tam bağımsız bir ülke olmak zorundayız.
FETÖ ancak böyle biter. Yoksa ne kadar kişi tutuklanırsa tutuklansın, OHAL ne kadar uzatılırsa uzatılsın FETÖ bitmez.
İşte bu gerçeği terörist başı Fetullah Gülen itiraf etti; Alman radyo kanalı NPR'den Robert Siegel'e konuşan Gülen; "Erdoğan, beni bitirebilirse hareketteki herkesin çözülebileceğini düşünüyor ama bizden sonra da insanlar harika (!) işlerini yapmaya devam edecektir" diyor.
Yani 'ben kuklayım. Ben giderim, sahibim başka birini yerime koyar' diyor. Anlayan var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025