Devleti kendimize mazeret yaptık, rüzgâr değse nezle olsak devletten bilir olduk. Herkes devletten şikâyetçi. Halk şikâyetçi, siyasiler şikâyetçi, hukukçular şikâyetçi, öğrenciler şikâyetçi vs. İyi de bu devlet kimdir? Niye kimseyi mutlu edemiyor? Devlet sensin, benim, benim babam, senin amcan, onun halası, diğerinin abisi hülasa devlet biziz. İnsan olmasa bir devletin varlığından söz edilebilir mi?Birimiz doktor olmuş, birimiz öğretmen olmuş, birimiz asker olmuş, birimiz siyasetçi olmuş? Ve devlet mekanizmasının içerisinde değişik mevkilerde görevler üstlenmişiz. Bilerek veya bilmeyerek hatalara, yanlışlara, delalete ve hatta bazen de ihanete düşenlerimiz olmuş. Ama bizler olaylar karşısında faili değil, mefulü (yapılan işten etkileneni) yargılamışız, suçlamışız ve cezalandırmışız.Eğitimde sorunlarımız var, devlet yapmıyor. Sağlıkta sorunlarımız var, devlet çözmüyor. Ulaşımda sorunlarımız var, nerde bu devlet. Başörtüsünü devlet taktırmıyor, şunu devlet yaptırmıyor, buna devlet izin vermiyor? Yok, kardeşlerim yok bizler gerçeklerden kaçıyoruz. O gerçeği Peygamber Efendimiz (sav) bize anlattı ama unuttuk, hatırlayamadık. Neydi o gerçek?"Nasıl yaşarsanız öyle idare olunursunuz" daha ötesi var mı?Sen atana sahip çıkmamışsın, birileri alıp onu kendilerine araç edinmiş. Sen dinine sahip çıkmamışsın, birileri onu tekeli altına almaya çalışıp, kendine araç edinmiş, senin duygularınla oynamış, sana rağmen senin adına kararlar vermiş, sen de alkışlamışsın. Sonuç aleyhine olunca mazeretin hazır, "devlet yaptı?"Doktor olmuşsun, hasta gelmiş ama senin mesain bitti, bakamazsın. Devlet suçlu. Hayat pahalılığı artmış, işsizlik had safhaya ulaşmış. Devlet suçlu. Fuhşiyat artmış, saygı, sevgi yok olmuş, insan ilişkileri menfaatler üzere oluşturulmuş. Devlet suçlu. Çocukların yanlış yollara sapmış, akrabalık kavramı unutulmuş, komşuluk ilişkileri yok olmuş. Devlet suçlu. Hülasa hep devlet suçlu.Peki, adama sormazlar mı bu devlet kimin? Senin devletin. Asker de sensin, siyasetçi de sensin, polis de sensin, doktor da sensin, çaycı da sensin. Ortada bir yanlış varsa suçlu sensin. Çünkü sen devletsin. Yukarıda arz ettiğim hadisi şerif yaşadığımız gerçeği anlatıyor. "Nasıl yaşarsanız öyle idare olunursunuz" Yoksa biz dosdoğru olmak için bir gayretin içinde olsak birileri bize yanlış yapması mümkün mü? Biz İbrahim olamadıktan sonra bu ateşler bizi çok yakar. Biz, İbrahim'i bulamadıktan son halimiz iflah olmaz. Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği gibi; "Gelin tek yürek, tek bilek olalım" Var mısınız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012