Devlet yönetiminde fetret dönemi

RECEP BAHAR / HABER-ANALİZAnayasal ve yasal düzenlemelerin açık bir şekilde düzenlenmesine rağmen cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle birlikte devlet zirvesinde işler durdu. Aslında her şey Anayasaya göre açık? Devletin yarı resmi ajansı Anadolu Ajansı, 15 Ağustos'ta saat 19.02'de geçtiği haberinde "Yüksek Seçim Kurulunun internet sitesinde yer alan cumhurbaşkanı seçimi kesin sonuçlarına göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oyların yüzde 51.79'unu alarak 12. Cumhurbaşkanı seçildi" bilgisi verildi. Anadolu Ajansı, aynı gün saat 19.24'te "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak DAP ile saat 19.10'da İstanbul'a geldi " şeklindeki haberini geçti. Ajans bundan sonra geçtiği haberlerinde "Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Erdoğan" ifadesini tercih ediyor. Bu demektir ki Erdoğan, Başbakan değil! O tarihten bu yana Erdoğan ile ilgili doğrudan bir haber geçmeyen Anadolu Ajansı, Cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül'ü görüyor. Ajans, önceki gün geçtiği haberinde, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, özel uçak CBK ile saat 11.40'ta İstanbul'dan Ankara'ya geldi" diye yazdı. Bu da Anayasamıza göre doğru bir ifade. Ancak önceki gün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Alman istihbaratının Türkiye'yi dinlediğine dair iddialar üzerine yaptığı değerlendirmede, "Başbakanımızla da biraz önce istişarede bulunduk. Gerekli diplomatik girişimlerde bulunuyoruz. Yakından takip edilen bir konudur" açıklamasını yaptı. Bu açıklamada gösteriyor ki, hükümet kurmaylarına göre Erdoğan hala başbakan? CHP ve MHP'den tepkiKonuyu muhalefet de sıklıkla ve yoğun bir biçimde gündeme taşıyor. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, önceki gün Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanlığı seçimi kesin sonuçlarının resmi gazetede yayınlanmasının Başbakan Erdoğan ve hükümet tarafından engellendiğini öne sürerek, "Seçilmiş Cumhurbaşkanı, kanunsuz emir ve talimatlarla Türkiye'yi yönetiyor" dedi. Kart, kanunsuz emir ve talimatları yerine getirdikleri iddiasıyla Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü yetkilileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu belirtti. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise 16, 17, 18 ve 19 Ağustos tarihlerinde hukuken Başbakan olmadığını savunarak, "Fiilen Başbakanlık makamını gasp eden bir Erdoğan vardır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakanvekili tayin etmelidir. Aksi halde, bu gasp olayına Sayın Gül de ortak olacaktır. Görev, Gül'ündür" şeklinde konuştu. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da, "Anayasa gereğince Meclis üyeliği sona ermiş, Başbakanlık sıfatı sona ermiş bir kişi halen Başbakan ise Cumhurbaşkanı; halen Meclis üyesiyse Meclis Başkanı görevini yapmıyor demektir" görüşünü savundu.Anayasa ne diyor?Anayasa'nın 101. maddesi "Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer" düzenlemesine yer veriyor. Bu ibare seçilen cumhurbaşkanının yemin etmesi gerektiğine ilişkin bir anlam taşımıyor. Madde 'parti ile ilişiğin kesilmesi ve milletvekilliğinin' düşmesi için YSK'nın resmi sonuçları açıklamasını dahi gerekli görmüyor. Nitekim belediye başkanlığı seçimlerinde resmi sonuçlar açıklanmadan dahi görev devir teslim töreni yapılabiliyor. 102. maddede ise şöyle bir düzenleme var: "Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder." Buna göre Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı 28 Ağustos'a kadar devam edecektir. Bunda hukukçular arasında ittifak var. Bu nedenle Erdoğan için 'Cumhurbaşkanı Erdoğan' ifadesini kullanmak olanak dahilinde değil. Ancak "12. Cumhurbaşkanı ya da seçilmiş cumhurbaşkanı" denilebilir.