Televizyon ekranlarında gördük. Adam hayvancılık yapıyor, ahırını elektrikle ısıtıyor. Adam seracılık yapıyor, domatesini biberini patlıcanını elektrikle üretiyor. "Pahalıya gelmiyor mu?" diye sorulduğunda da pişkin pişkin cevap veriyor:"-Biz elektrik parası ödemiyoruz ki!"Evet, Türkiye'nin bir bölgesi, yaklaşık 30 il en az on yıldır tükettiği elektriğin bedelini vermiyor. Bu bedel namuslu, borcuna sadık üreticinin elektrik faturalarına "kayıp kaçak bedeli" adıyla yansıtılıyor. Vicdan bunu kabul etmemiş, hadise yargıya taşınmış. Yargıtay da, "Elektrik faturasına yansıtılan -kayıp kaçak bedelini- haksızlık, hukuksuzluk ve kandırmaca" diye karara bağlamış. Ve devlete, "Tahsil ettiğin haksız parayı 10 yıl geriye giderek öde" demiş.Hukuk varsa, normal bir devlet Yargıtay'ın bu kararını anında uygular. Gelin görün ki burası Türkiye ve böyle olmadı. Enerji Bakanı tuttu, "Bu kaçaklar maliyetin bir unsurudur" yani, "Birileri çalacak, birileri ödeyecek" dedi. Bu, camını çerçevesini kırıp bakkalı soyan bir adamın esnafa verdiği zararı bakkaldan peşin alışveriş yapan düzgün müşteriye devlet zoruyla ödetmek gibi bir şey?Diyelim ki 10 daireli bir apartmanda oturuyorsunuz. Üç daire apartman yönetim parasını vermiyor, binaya açtığı zararı tazmin etmiyor, yönetici de tutuyor ödenmeyen aidatı ve yapılan hasarı diğer yedi apartman sakinine yansıtıyor. Bunu kabul eder misiniz? Etmezsiniz amma bal gibi ediyorsunuz işte?Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beşir Fatih Doğan da tutmuş Yargıtay'ın mağdurdan yana olan bu kararını eleştiriyor. Kayıp kaçağın faturalara yansıtılması mecburiyetten diyor. Açılan Davalar Yargının Yükünü çok ağırlaştırır diyor. Hukukçumuzun gücü de namuslu vatandaşa yetiyor anlayacağınız. Biz kendilerine diyoruz ki:"-Hırsızı cesaretlendiren, namuslu insanın mağduriyetini sürdürecek olan bu aklı, hükümete verseniz, meseleyi bir kanunla çözüverse olmaz mı?"Neyse ki CHP meseleyle ilgilenmeye başladı. Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıkulu 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, "Geçici Madde 18- Tüketicilerden kayıp-kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli adı altında 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren tahsil edilen ücretler, herhangi bir başvuru aranmaksızın ilgili dağıtım şirketi tarafından her abone için yasal faizleriyle birlikte?"Teklif devam ediyor ve mağduriyeti gideriyor.Her namuslu hukukçu, her namuslu vatandaş ve namuslu milletvekili bu kanuna destek vermelidir. AKP her zaman zenginden, her zaman güçlüden yana olmak zorunda değildir. Bir kere de olsun mağdur ve namusludan, zayıftan yana olsun da görelim..İnsan ister istemez kaçak elektrik kullanımına göz yummanın arkasında "Barış süreci" bahanesi ile PKK terörüne göz yumma türünden bir göz yumma var mı diye şüpheleniyor?Ve iş dönüp dolaşıp Milli Ekonomi Modeli'ne geliyor. İnsanlar elektrik faturasını ödemediğinde Milli Ekonomi Modeli'nin kendisine sağladığı o çok yüksek gelirden olacağını bilse "arsız" olur mu? "Arsız" olsa bile "hırsız" olur mu? Yani bu kadar da "akılsızlık" eder mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015