Dilenciler neden büyük holdinglerin döner kapılarının önünde değil de cami kapılarının önünde dileniyor sizce?Amaç para istemekse neden daha zengin insanların oturduğu sitelerin önünde dilenmezler de kıtkanaat geçinen insanların yoğunlaştığı mahallelerde dilenirler?Camideki cemaatin merhamet duygusuyla zengin şirket cemiyetinin merhamet duygusunun farklı olmasından ya da fakir insanların onların halinden anlıyor olmasından mı kaynaklı acaba ?Her insan gibi dilenciler de kendi dertlerine derman olabilecek, kendilerini dinleyecek insanları seçiyorlar.İstanbul sokaklarında sıkça görmeye alışık olduğumuz ve sayıları hergeçen gün hızla artan dilencilerin zaman zaman zabıta ekiplerince yakapaça tutuklanıp götürüldüklerine şahit oluruz. Ve toplanan o insanlarının akibetinin ne olduğunu bilmeyiz pek. Yoldan geçerken gözünüzün içine baka baka birinin sizden para istemesi ve sizin ona tam yardımcı olamamış olmanız içinizi burkmuştur.Hele hele küçük çocukların aç sefil, üstübaşı yırtık boyluboyunca yatırılmış olması sizin duygulu anlar yaşamanıza neden olur.Dilenen çocuklu bir kadına "Sen nasıl annesin..küçücük çocuğu niye dilenirken alet ediyosun" denir . Dilenen bir adamsa "Sapasağlam adamsın git çalış para kazan, böyle nereye kadar kardeşim utanmıyo musun?"denir.Bunlar söylene gelen klasik cümlelerdir ve haklı olup olmadığı da şu an kendi aranızda bile tartışma konusu edilebilir. Kiminiz dilenciden kiminiz söyleyenden yana olur ve bu tartışmadaki haklılığınızı örneklerle pekiştirmeye çalışır ve başarırsınız da.Siz başarırsınız ama sizin başarıyla savunduğunuz o dilenciler başarılı olamazlar pek.Hele hele Ramazanlar bir başka olur. Bereket yağan bu ayda Türkiye'nin en uzak şehirlerinden İstanbul şehrine dilenci yağar.Dilenciler için Ramazan ayı sezondur. Hatta dilenmeye yeni başlayanlar için bu sezon büyük bir fırsat olarak kabul edilir.Ramazan ayının kutsallığı bulunmaz bir fırsattır. Hatta dilencilerin çoğu aklından "Keşke Ramazan iki ay olmuş olsaydı" diye de geçirir. Ramazan Bayramı ve hemen ardından Kurban.Evet Kurban Bayramları da bol kazançlı olur.Sadece dilenciler için mi? Değil elbette. Bu kutsal ay ve bayramlar hepimiz için ayrı bir önem taşır.Kimi için maddi kimi için manevi.Cumhuriyet Bayramlarında, 23 Nisan'da, 19 Mayıs ya da 30 Ağustos gibi milli bayramlar dilenciler için o kadar anlam taşımaz.Neden, bu bayramlarda para verilmiyor olmasından mı...hayır?Dini bayramlarda dini duyguların daha yoğun olması, sevgi ve kardeşlik hislerinin bir başka yaşanıyor olması, merhametin daha bol sunulmasından olsa gerek.Dilenciler bize dini duygularımızın milli duygularımızdan daha yoğun olduğunu gösteriyorlar aslında.Dilencilerin dilenirken kullandıkları dil de bunu doğruluyor "Allah razı olsun...Allah rızası için...Allah sevdiklerinize bağışlasın... Allah ne muradınız varsa versin"Allah lafzıdır kilidin anahtarı.Kimi Allah korkusunu, kimi Allah sevgisini kullanır çoğunca.Dünya malının dünyada kalması gibi, Kefenin cebinin olmadığı gibi...Birileri kaybettiği mallarının ardından kendini de yitirmemek için , birileri hiç sahip olmadığı mallara sahip olmak için dileniyor..."Bugün sen, yarın ben" derken dünden bugüne başımızdan geçenlerin muhasebesini tutmayız pek.Dilencilerden almamız gereken o kadar çok ve büyük dersler var ki...Toplum onlara değil, onlar topluma büyük dersler veriyorlar aslında.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005