Manevi değerleri az olan insanlara her türlü dış etkiler kolayca aşılanabilmektedir. İşte Kıbrıs'ta da gençliğin kendi özünden kopması, "Biz Türk değiliz biz Kıbrıs'lıyız" demesi, Türk askeri işgal gücüdür düşünmesi, bu tür gelişmelere bağlı olmaktadır.
Oradaki gençliğimize inanç, milliyetçilik ile Türk ve Kıbrıs tarihi öğretilememiştir. Bu bilgiler verilememiştir. Kıbrıs gençliği ihmal edilmiştir ve sonuç böyle olmuştur.
Gençliğimize bu manevi değerleri aşılamak kadar tabii bir şey yoktur. Çünkü biz onların kafalarını boş bırakırsak, başkaları o kafaları kendi düşüncelerini kolayca koyabilir. Ondan sonra da onlar artık yabancıların güdümüne girebilir.
Ayrıca nasıl ki "ben Türküm" diyene de ırkçı gözüyle bakılamaz ise, ben "Türküm ve Müslümanım" denmesi de, batıda "Ben Hristiyan Fransızım" veya "Almanım Hristiyanım" denmesi kadar, kolaylıkla söylenebilmelidir. Bunun arkasında değişik maksatların aranmaması da gerekmektedir.
6. Kofi Annan Planı'nda değişik haritalar ve toprak talepleri verilmektedir. Bu haritalarda Karpas, Türkiye'ye en yakın bölge Rumlara verilmek istenmektedir. Ayrıca Güzelyurd'un en verimli portakal bahçeleri ve su depoları Rumlara verilmektedir. Maraş zaten çoktan Rumlara verilme zihniyetindedir. Bunun yanında onbinlerce Rumun kuzeye dönmesi istenmektedir. Yani kısacası Kıbrıs eski hale dönüştürülmekte ve şimdiki Türk devleti yok edilmektedir.
Türkiye'de ise neler olmaktadır. Eskiden en yüksek mevkilere kadar yükselen bir zatı muhterem "Kıbrıs'ta zaten vaktiyle fazla toprak almıştık. Ki bunu daha sonraki müzakerelerde kullanalım" TV söylevini vermiştir. Bazı siyasilerimiz ise nerdeyse "Bu Kofi Annan Planı üzerine muhakkak anlaşmalıyız" mesajını vermektedirler. (İnanın bu kararı verenlerin, planı tam okuduklarını ve anladıklarını da pek zannetmiyorum)
7. Bu durumda Türkiye'nin garantörlüğü de kaldırılmaktadır. Türkler Birleşmiş Milletler askerinin insafına bırakılmaktadır. (Unutmayalım! Bosna'da, Srebrenica'da silahları elleriden alınan, binlerce Türk-Bosnalı Müslüman kardeşimizi BM kumandanının Sırp kumandanla içki masasında otururken, 7 bin Müslüman Sırplar tarafından katledildi! BM'in anlayışı ve onların insafı işte böyledir. Sonra ne mi oldu? Hiç! Sadece kumandanın yeri değiştirildi o kadar. Ama 7 bin Müslüman rahmeti rahmana kavuştu!)
8. Üstelik Bosna'da, AB'nin gözü önünde! Tam 250 bin kişi yok edildi. Batı sadece seyretti. 4.5 milyon civarında olan Bosnalılar bütün dünyaya mülteci olarak can havliyle, kaçmaya çalıştılar. Halen de birçoklarının çocukları Hristiyan ülkelerde kaldı ve o terbiyeyle de büyümektedirler!
Öte yadan, 3.5 yıl ses çıkarmayan ve Sırpların katliyamına seyirci kalan büyük devletler ve demokrasi hamileri, tam Sırplara karşı Müslümanlar organize oldu ve Sırplar da zaiat veremye başladı -Bosnalılar "Kampe David" anlaşması için zorlandı. Ve anlaşma yapıldı. O anlaşmada da sanki bu kadar katliama karşı Sırplara ödül olarak, Bosna'da yarı bir Sırp devleti, ünitesi kuruldu. Bosna'da şimdi de üçlü yönetim var. Sırplar Ortodoks Hristiyan, Hırvatlar Katolik Hristiyan ile Bosnalılar Müslaman üçlüsü, ülkeyi idare etmeye çalışıyorlar. Bu durumda tabii ki hep Hristiyanların kararları ağır basmaktadır. Devamlı iş birliği yaparak üçlü yönetim kararlarını daima kendi lehlerine çıkarmaya uğraşıyorlar!
9. Yunanistan 1830'lardan beri 8 defa büyümüştür. Ama yine de bütün adaları, İstanbul'u, İzmir'i, Ege'yi, Trabzon'u (Pontus devleti) ve etrafını Türkiye'den koparmak çabasındadır.
Şu ana kadar; Girit, yanındaki Ege adalarını, 12 Adaları, Rodos'u ve etraf adaları tamamen kendi kontrolü altına aldı. Biz ancak Kıbrıs'ta biraz uyandık. Şimdi onun bir parçasını korumaya çalışıyoruz. Önce kendi kendimize "Sabah şerifler hayrolsun" diyelim, sonra da inşallah geç kalmamışızdır diye dua edelim! (Devam edecek)
Oradaki gençliğimize inanç, milliyetçilik ile Türk ve Kıbrıs tarihi öğretilememiştir. Bu bilgiler verilememiştir. Kıbrıs gençliği ihmal edilmiştir ve sonuç böyle olmuştur.
Gençliğimize bu manevi değerleri aşılamak kadar tabii bir şey yoktur. Çünkü biz onların kafalarını boş bırakırsak, başkaları o kafaları kendi düşüncelerini kolayca koyabilir. Ondan sonra da onlar artık yabancıların güdümüne girebilir.
Ayrıca nasıl ki "ben Türküm" diyene de ırkçı gözüyle bakılamaz ise, ben "Türküm ve Müslümanım" denmesi de, batıda "Ben Hristiyan Fransızım" veya "Almanım Hristiyanım" denmesi kadar, kolaylıkla söylenebilmelidir. Bunun arkasında değişik maksatların aranmaması da gerekmektedir.
6. Kofi Annan Planı'nda değişik haritalar ve toprak talepleri verilmektedir. Bu haritalarda Karpas, Türkiye'ye en yakın bölge Rumlara verilmek istenmektedir. Ayrıca Güzelyurd'un en verimli portakal bahçeleri ve su depoları Rumlara verilmektedir. Maraş zaten çoktan Rumlara verilme zihniyetindedir. Bunun yanında onbinlerce Rumun kuzeye dönmesi istenmektedir. Yani kısacası Kıbrıs eski hale dönüştürülmekte ve şimdiki Türk devleti yok edilmektedir.
Türkiye'de ise neler olmaktadır. Eskiden en yüksek mevkilere kadar yükselen bir zatı muhterem "Kıbrıs'ta zaten vaktiyle fazla toprak almıştık. Ki bunu daha sonraki müzakerelerde kullanalım" TV söylevini vermiştir. Bazı siyasilerimiz ise nerdeyse "Bu Kofi Annan Planı üzerine muhakkak anlaşmalıyız" mesajını vermektedirler. (İnanın bu kararı verenlerin, planı tam okuduklarını ve anladıklarını da pek zannetmiyorum)
7. Bu durumda Türkiye'nin garantörlüğü de kaldırılmaktadır. Türkler Birleşmiş Milletler askerinin insafına bırakılmaktadır. (Unutmayalım! Bosna'da, Srebrenica'da silahları elleriden alınan, binlerce Türk-Bosnalı Müslüman kardeşimizi BM kumandanının Sırp kumandanla içki masasında otururken, 7 bin Müslüman Sırplar tarafından katledildi! BM'in anlayışı ve onların insafı işte böyledir. Sonra ne mi oldu? Hiç! Sadece kumandanın yeri değiştirildi o kadar. Ama 7 bin Müslüman rahmeti rahmana kavuştu!)
8. Üstelik Bosna'da, AB'nin gözü önünde! Tam 250 bin kişi yok edildi. Batı sadece seyretti. 4.5 milyon civarında olan Bosnalılar bütün dünyaya mülteci olarak can havliyle, kaçmaya çalıştılar. Halen de birçoklarının çocukları Hristiyan ülkelerde kaldı ve o terbiyeyle de büyümektedirler!
Öte yadan, 3.5 yıl ses çıkarmayan ve Sırpların katliyamına seyirci kalan büyük devletler ve demokrasi hamileri, tam Sırplara karşı Müslümanlar organize oldu ve Sırplar da zaiat veremye başladı -Bosnalılar "Kampe David" anlaşması için zorlandı. Ve anlaşma yapıldı. O anlaşmada da sanki bu kadar katliama karşı Sırplara ödül olarak, Bosna'da yarı bir Sırp devleti, ünitesi kuruldu. Bosna'da şimdi de üçlü yönetim var. Sırplar Ortodoks Hristiyan, Hırvatlar Katolik Hristiyan ile Bosnalılar Müslaman üçlüsü, ülkeyi idare etmeye çalışıyorlar. Bu durumda tabii ki hep Hristiyanların kararları ağır basmaktadır. Devamlı iş birliği yaparak üçlü yönetim kararlarını daima kendi lehlerine çıkarmaya uğraşıyorlar!
9. Yunanistan 1830'lardan beri 8 defa büyümüştür. Ama yine de bütün adaları, İstanbul'u, İzmir'i, Ege'yi, Trabzon'u (Pontus devleti) ve etrafını Türkiye'den koparmak çabasındadır.
Şu ana kadar; Girit, yanındaki Ege adalarını, 12 Adaları, Rodos'u ve etraf adaları tamamen kendi kontrolü altına aldı. Biz ancak Kıbrıs'ta biraz uyandık. Şimdi onun bir parçasını korumaya çalışıyoruz. Önce kendi kendimize "Sabah şerifler hayrolsun" diyelim, sonra da inşallah geç kalmamışızdır diye dua edelim! (Devam edecek)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006