"Yazar olmadan" önce, iyi bir "konuşur" bilirdim kendimi.
"Yazar olduktan" beridir, "konuşur olmak", hayli zorlaşmıştı benim için.
Bir haftadır Trabzon'da siyasî çalışmalar yürütüyorum. Yavaş yavaş konuşur olmaya başladım bile.
Her yaşta insanlarla, her düşünceden, farklı görüşte kişilerle konuşurken sonradan benim de hoşuma giden tespitlerin bir kaçını sizinle paylaşayım izninizle:
Eski tüfek bir CHP'liye;
Dedim: Sayın Made in USA Kemal Derviş partinize, mesela 1 Eylül 2002'de katıldığını düşünelim. 30 Ağustos 2002 tarihine kadar sayın Kemal Derviş için ne diyorsun? Dedi:
- Bu adam dış güçlerin adamıdır.
- Bu adam ekonomiyi batırdı.
- Bu adam "haindir".
- Bu adam, banka hortumcularına 24 milyar dolar verdi.
- Bu adam IMF'nin tahsildarıdır.
Dedim: Öyle mi?
Dedi: Evet aynen bu ifadeleri kullanırdım.
Dedim: Peki 30 Ağustos'a kadar hakkında yukarıdaki sözleri söylediğin adam, nasıl oldu da 1 Eylülde bir anda kurtarıcı oluverdi?
Bir başkasına:
Dedim: AKP'de Tayyip'ten sonra işler iyi gitmeyecek.
Dedi: Bak bir sıkıntı var mı partide? Hiçbir şey olmamış gibi, işler yürüyor.
Dedim: Âdettendir, baba ölünce kardeşler arasında 10 gün ağıt ve gözyaşı dökülür. Ah babacığım, vah babacığım. Seni ne çok özleyeceğiz.
11. gün işler değişir.
Büyük kardeş: Fındık bahçesi benimdir.
Ortanca kardeş: Güney yakadaki tarla da bana düşer.
Küçük kardeş: Rahmetli babamın beni çok sevdiğini hepiniz bilirsiniz. Dolayısı ile çarşıdaki dükkan ve daire bana düşer.
Kız kardeş: Babam hastayken ben baktım kendisine, hizmetini ben yaptım. Hani bana, hani bana?
Anne daha mütevazıdır: Babanızın maaşı benim hakkımdır, tam elli iki sene altı ay yirmi gün sekiz saat kahrını çektim...
Aynen bu misal.
Bir başkasına;
Dedim: Bu ülkede "yapacaktı" ama "yaptırmadılar" diye bir şey yoktur.
"Yapmadılar"dır doğru olan. Bu ülkede "yapmak istedim ama yaptırmadılar" diyen doğru söylemiyor.
Dedi: İyi ama falancaya yaptırmadılar.
Dedim: O falancanın niyeti yapmak değildi. Niyetinin iyi olduğunu düşünelim, medodu yanlıştı. Mesela; sen esnafsın. Bir "Alamancı" geliyor, senden yüklü miktarda mal alacak. Para peşin, hem de Euro. Müşteri henüz dükkanından içeri girer girmez sana okkalı cinsinden bir küfür savuruyor. Sen o adama nam satar mısın?
Dedi: Ne satması onu dükkanımdan içeri bile sokmam.
Dedim: Aynen öyle o falanca kişi ülke idaresine talip olmaya karar verdiği günden itibaren kullandığı cümleler şöyle değil miydi?
Kahrolsun falan.
Yok olsun feşmekan.
Ölsün filanca.
Yıkılsın şu.
Çöksün şu.
Bu anlayışla yola çıkanın niyeti yapmak değil, olsa olsa yapmamak olur.
Ve şu fıkrayı ekledim: "Kadının biri ölen hoca kocasının ardından ağıt yakıyormuş: Kocacığım kocacığım; kitapların, kitapların. Komşusu dayanamamış sormuş: Kız çok kitabı var mıydı kocanın? Kadın ağıt arası şu cevabı vermiş: Yok idi kitabı ama yaşasaydı alacaktı." (Gülüşmeler)
Bir başkası:
Dedi: Biz çok şeyler yapacaktık. Ama koalisyonla iş olmuyor.
Dedim: Bu üçlü ahbap koalisyonunu oluşturan partilerden hangisi, şunu yapacaktı ama koalisyon olduğu için yapamadı? Bir ülkenin satılması demek olan "AB uyum yasaları" üçlü ahbap koalisyonun eseri olarak 22 saatte Meclisten geçti. Bunu başaran bir koalisyon partisi samimi olsa ne yapamazdı ki?
Bir başkasına:
Dedim: Birileri sana, düzenli olarak gelmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri adına çeşitli hareketlerde bulunmuş. Asker şöyledir, asker böyledir. Hatta abone olduğun gazete de aynı görevi üstlenmiş.
Bunun yanında Trabzon Santa Maira Kilisesi Papazı geçenlerde açıklama yapmış: "On bin genci üye yaptık" diye. Yani, on bin gencimiz Hıristiyan olmuş, papazın kendi ifadesi böyle.
O, her gün düzenli olarak, senin kardeşin, benim amcam, falanın oğlu olan asker hakkında olmadık iftiralar atanlar, bir gün de şunu dedi mi size: "Vay be İrfan kardeşim, duydun mu, on bin gencimiz Hıristiyan olmuş".
Dedi: Peki, bir zamanlar "acayip" sloganlarla ortalığı ateşe verenlerin, İslâm'la kalkıp İslâm'la yatanların, bu gün sadece bir vilayette on bin gencimizin Hıristiyan olması karşısında seslerinin çıkmamasının, gazetelerinde bir satır yazı yazmamalarının sebebi ne ola ki?
Dedi: Vallahi çok acayip.
İşte sizlere birkaç günlük birkaç anekdot.
Sahibinin izni olmadan iktibas serbesttir.
Beğendiğinizi alın, beğenmediğiniz bana kalsın.
"Yazar olduktan" beridir, "konuşur olmak", hayli zorlaşmıştı benim için.
Bir haftadır Trabzon'da siyasî çalışmalar yürütüyorum. Yavaş yavaş konuşur olmaya başladım bile.
Her yaşta insanlarla, her düşünceden, farklı görüşte kişilerle konuşurken sonradan benim de hoşuma giden tespitlerin bir kaçını sizinle paylaşayım izninizle:
Eski tüfek bir CHP'liye;
Dedim: Sayın Made in USA Kemal Derviş partinize, mesela 1 Eylül 2002'de katıldığını düşünelim. 30 Ağustos 2002 tarihine kadar sayın Kemal Derviş için ne diyorsun? Dedi:
- Bu adam dış güçlerin adamıdır.
- Bu adam ekonomiyi batırdı.
- Bu adam "haindir".
- Bu adam, banka hortumcularına 24 milyar dolar verdi.
- Bu adam IMF'nin tahsildarıdır.
Dedim: Öyle mi?
Dedi: Evet aynen bu ifadeleri kullanırdım.
Dedim: Peki 30 Ağustos'a kadar hakkında yukarıdaki sözleri söylediğin adam, nasıl oldu da 1 Eylülde bir anda kurtarıcı oluverdi?
Bir başkasına:
Dedim: AKP'de Tayyip'ten sonra işler iyi gitmeyecek.
Dedi: Bak bir sıkıntı var mı partide? Hiçbir şey olmamış gibi, işler yürüyor.
Dedim: Âdettendir, baba ölünce kardeşler arasında 10 gün ağıt ve gözyaşı dökülür. Ah babacığım, vah babacığım. Seni ne çok özleyeceğiz.
11. gün işler değişir.
Büyük kardeş: Fındık bahçesi benimdir.
Ortanca kardeş: Güney yakadaki tarla da bana düşer.
Küçük kardeş: Rahmetli babamın beni çok sevdiğini hepiniz bilirsiniz. Dolayısı ile çarşıdaki dükkan ve daire bana düşer.
Kız kardeş: Babam hastayken ben baktım kendisine, hizmetini ben yaptım. Hani bana, hani bana?
Anne daha mütevazıdır: Babanızın maaşı benim hakkımdır, tam elli iki sene altı ay yirmi gün sekiz saat kahrını çektim...
Aynen bu misal.
Bir başkasına;
Dedim: Bu ülkede "yapacaktı" ama "yaptırmadılar" diye bir şey yoktur.
"Yapmadılar"dır doğru olan. Bu ülkede "yapmak istedim ama yaptırmadılar" diyen doğru söylemiyor.
Dedi: İyi ama falancaya yaptırmadılar.
Dedim: O falancanın niyeti yapmak değildi. Niyetinin iyi olduğunu düşünelim, medodu yanlıştı. Mesela; sen esnafsın. Bir "Alamancı" geliyor, senden yüklü miktarda mal alacak. Para peşin, hem de Euro. Müşteri henüz dükkanından içeri girer girmez sana okkalı cinsinden bir küfür savuruyor. Sen o adama nam satar mısın?
Dedi: Ne satması onu dükkanımdan içeri bile sokmam.
Dedim: Aynen öyle o falanca kişi ülke idaresine talip olmaya karar verdiği günden itibaren kullandığı cümleler şöyle değil miydi?
Kahrolsun falan.
Yok olsun feşmekan.
Ölsün filanca.
Yıkılsın şu.
Çöksün şu.
Bu anlayışla yola çıkanın niyeti yapmak değil, olsa olsa yapmamak olur.
Ve şu fıkrayı ekledim: "Kadının biri ölen hoca kocasının ardından ağıt yakıyormuş: Kocacığım kocacığım; kitapların, kitapların. Komşusu dayanamamış sormuş: Kız çok kitabı var mıydı kocanın? Kadın ağıt arası şu cevabı vermiş: Yok idi kitabı ama yaşasaydı alacaktı." (Gülüşmeler)
Bir başkası:
Dedi: Biz çok şeyler yapacaktık. Ama koalisyonla iş olmuyor.
Dedim: Bu üçlü ahbap koalisyonunu oluşturan partilerden hangisi, şunu yapacaktı ama koalisyon olduğu için yapamadı? Bir ülkenin satılması demek olan "AB uyum yasaları" üçlü ahbap koalisyonun eseri olarak 22 saatte Meclisten geçti. Bunu başaran bir koalisyon partisi samimi olsa ne yapamazdı ki?
Bir başkasına:
Dedim: Birileri sana, düzenli olarak gelmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri adına çeşitli hareketlerde bulunmuş. Asker şöyledir, asker böyledir. Hatta abone olduğun gazete de aynı görevi üstlenmiş.
Bunun yanında Trabzon Santa Maira Kilisesi Papazı geçenlerde açıklama yapmış: "On bin genci üye yaptık" diye. Yani, on bin gencimiz Hıristiyan olmuş, papazın kendi ifadesi böyle.
O, her gün düzenli olarak, senin kardeşin, benim amcam, falanın oğlu olan asker hakkında olmadık iftiralar atanlar, bir gün de şunu dedi mi size: "Vay be İrfan kardeşim, duydun mu, on bin gencimiz Hıristiyan olmuş".
Dedi: Peki, bir zamanlar "acayip" sloganlarla ortalığı ateşe verenlerin, İslâm'la kalkıp İslâm'la yatanların, bu gün sadece bir vilayette on bin gencimizin Hıristiyan olması karşısında seslerinin çıkmamasının, gazetelerinde bir satır yazı yazmamalarının sebebi ne ola ki?
Dedi: Vallahi çok acayip.
İşte sizlere birkaç günlük birkaç anekdot.
Sahibinin izni olmadan iktibas serbesttir.
Beğendiğinizi alın, beğenmediğiniz bana kalsın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024