Soma'da yaşadığımız faciadan (cinayet diyenlerde var) sonra birçok şey daha öğrendik. Mesela? AB için İsmet İnönü'nün, Demirel'in, Çiller'in, Ecevit'in yapmadığı, çıkarmadığı, bu milletin din ve imanına ters, aykırı, yasak olan zina ve domuz eti yasasını çıkaran Erdoğan iktidarları, uluslar arası çalışma örgütü ve AB'nin tavsiyesi olan "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesini" imzalamamış.Neden imzalamadınız, diye sormanız yanlış! Çünkü AKP hükümetlerinin iyi günde, kötü günde, iyilikte ve sağlıkta her daim bir cevapları vardır. Yine o cevaplardan birini verdiler. Bakan Faruk Çelik, dünyada bu sözleşmeyi sadece 28 ülkenin imzaladığını haliyle yalnız Türkiye'nin imzalamamış olduğu gibi bir hava oluşturulmasının yanlış olduğuna dikkat çekti. Biz yine de soralım; Neden imzalamadınız? Bahsi geçen sözleşmeye biraz baktım. Olması gereken haklar var. Yer altında çalışanların isim, yer altına iniş, çıkış ve konumlarını gösteren bir takip sisteminin olması? Havalandırma? Madende her türlü güvenlik ortam ve şartlarının oluşturulması? İşçilere verilen işlerin hem kendilerinin, hem de başkalarının güvenliklerini tehlikeye atmayacakları şekilde gerçekleştirmeleri için olanaklar sağlanması? Madenden çıkışların çokluğu ve işlevselliği, olası tehlikelerin tespit ve tehlike boyutlarının tahmini ve alınacak tedbirler? Çalışma ortamının sürekli izlenme ve teftişi? Olası yangın, göçük ve patlamalarda en hızlı, uygun ve güvenli şekilde işçilerin tahliyesi ve ilk müdahaleler için uygun şart ve ekipmanın hazırda olması?İşverenin, çalışanlarına iş yanında iş eğitimi de vermesi. Aynı zamanda çalışanları olası risklerden haberdar etmesi, yine işverenin kaza anlarında gerekli tıbbı yardım sağlaması gibi herkesin akıl ve tavsiye edeceği yükümlülükler içeren bir sözleşme. Peki, hükümet neden imzalamamış bu sözleşmeyi? Hükümet mantığıyla, dünyadaki birçok ülke imzalamadığı için mi? Yok, hayır. Neden? Hükümetin temel felsefesi neydi? "Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim"? Yani bu ülke satılacak. Sokak mantığıyla şu soru, konunun da cevabı olur sanırım; Elindeki malı her halükarda satmaya niyet etmiş bir pazarcı, alıcıya zorluk çıkarır mı?Ülkemizde geçmişte beri (işçi, memur fark etmez) çalışan kesime verilen, verilmeyen ve de verilmesi gereken haklar hep tartışıldı, tartışılıyor. Tabi netice her zaman paradan yani sermaye sahiplerinden ve onlarla kanka hükümetlerden yana oluyor? Parantez içine sıkıştırayım! (Hükümet, Soma faciasını milat kabul edip, çalışma hayatıyla ilgili atılım yapacakmış. Yani 12 yıllık bir iktidarı 301 kişinin ölümü mü tetikledi? Hükümetin aklına insan gelmesi için katliam gibi kazaların mı olması lazım?) Hükümet kapitalizmin ilkelerini zorlayacak hiç bir şey yapamaz. Nedir o ilke? Çok emek az para. Para sahibi mutlu azınlıklar. Bu azınlıklara hizmet eden mutsuz insan kitleleri? Eğer hükümet, ülkemiz ekonomik şartlarında çalışan kesimi koruyacak düzenlemeler yapacak olsa kendi, kendini inkar edecek. Nasıl mı? Düşünsenize! Bir ülkede yoksulluk sınırı 1100 TL, fakirlik sınırı 3800 TL olarak belirlenmiş ve hükümet 850 TL'ye yaşa, diyor. O hükümetin meşruiyeti kalır mı? İkincisi, hükümet gerçekten çalışanın hak ve özgürlükleri konusunda kanunlar çıkaracak olsa ortaya çıkan maliyetleri işveren yüklenmek istemez, yüklenmezde. Haliyle mutlu azınlık, iktidarla ters düşmek, birbirlerinin tekerine çomak sokmak yerine süslü cümlelerle, gözyaşlarıyla, dini, milli söylemlerle yetmezse parayla kölelik düzenini devam ettirirler. Artık bu kölelik düzenine razı olma. Kır zincirleri! Neyi bekliyorsun? Nasıl kıracağını Selim Kotil Bey, Milli Ekonomi Modelinden kaynak ve formülleri ile anlattı, anlatıyor, anlatacakta?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025