Çin füzesi ve gerçekler

"Türkiye toprakları aynı zamanda NATO'nun toprağıdır."Bu sözler Başbakan Erdoğan'a ait.Açıklamanın tarihi 23 Kasım 2012, yeri de Pakistan.Şimdi bu açıklamayı bir kenara not edelim ve şu Çin füzesi meselesine bakalım.Füze krizi hükümetin yaklaşık 4 milyar dolarlık anti-balistik füze savunma sistemi ihalesinde ABD'li ve Avrupalı firmaları değil de Çin'in CPMIEC firmasını tercih etmesi üzerine patlak verdi.Gerçi ortada atılmış bir imza, verilmiş bir karar yok. Durum çark etmeye son derece müsait ve gelişmeler de bu yönde.Zira bu anlaşma ABD menfaatlerine ters.İlk uyarıyı geçen hafta Dışişleri Bakanlığı kanalıyla şu şekilde yaptılar "Türk hükümetinin ABD'nin yaptırım uyguladığı bir şirketle, NATO sisteminde ya da kolektif savunma kapasitesi içinde kullanılamayacak bir füze savunma sistemi için görüşmeler sürdürmesiyle ilgili ciddi endişelerimizi ilettik."Bu açıklamanın meali şu, "Türkiye olarak ABD çıkarlarına aykırı en ufak bir adım dahi atamazsınız."Yani bir anlamda Washington'dan Ankara'ya gösterilen yeni bir beyzbol sopasıyla daha karşı karşıyayız.* * *  Başbakan Erdoğan'ın "Gazze'yi ziyaret edeceğim" açıklamasını ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin kibarca yaptığı "gitmezseniz iyi olur" uyarısını hatırlayın.Bizimkiler önce "nereye gideceğimize biz karar veririz" şeklinde efelendiler ardından da Gazze ziyareti buhar oldu.Şimdi benzer bir durumla karşı karşıyayız.Göreceksiniz AKP hükümeti füze ihalesini Çin firmasına vermeyecek, veremeyecek!* * *Kurulduğu ilk günden bu yana ABD'den habersiz nefes bile almayan AKP'nin füze meselesinde ABD ile nasıl ters düştüğü de merak konusu.Bu konuda farklı görüşler var, bunlardan ikisi dikkat çekiyor.1- Bu bir AKP'yi kurtarma operasyonudur. Zira AKP hükümeti özellikle Suriye politikası nedeniyle içerde ve dışarda ciddi bir itibar kaybına uğradı. ABD'ye kafa tutarak "hükümet bağımsız bir dış politika izliyor" imajı verilmek isteniyor. Yani ortada bir danışıklı dövüş var.2- ABD Başbakan Erdoğan'ı gözden çıkardı. Basit bir füze anlaşması büyütülerek krize dönüştürüldü ve Türkiye uluslararası hukuku ihlal eden ülke konumuna düşürüldü. Yaşananlar Başbakan Erdoğan'ın eski danışmanı Cüneyt Zapsu'nun ABD'ye giderek "kullanın, deliğe süpürmeyin" tavsiyesindeki "deliğe süpürme" aşamasının başladığını gösteriyor.Nereden bakarsanız bakın ortada vahim bir durum var.* * *Bu noktada Başbakan Erdoğan'ın Kosova'ya hareketinden önce yaptığı açıklamalara dikkatinizi çekmek istiyorum.Şöyle söylüyor Sayın Erdoğan, "En uygun şartlar Çin'i göstermektedir. Çin'le zaten ortak tatbikat da yaptık. Bunlar NATO'nun bilgisi bizim bağımsızlık anlayışımız kimsenin gölgelemeye hakkı yoktur."Bu ülkenin başbakanı haklı olarak "Bağımsız bir ülke olarak ne yapacağımıza biz karar veririz" diyor.Ama ne yazık ki amiyane tabirle kazın ayağı öyle değil!Erdoğan'ın açıklamasından birkaç saat sonra NATO'dan "Türkiye bir NATO toprağıdır, istediğiniz her şeyi yapamazsınız" mealinde bir açıklama geldi.İzmir Şirinyer'deki NATO Kara Komutanlığı'nın Amerikalı komutanı Korgeneral Frederick Ben Hodges "Bakın burası NATO toprağı" diyoruz. Bir şey yapmaya niyetlenirseniz bilin ki Türkiye NATO'dur." dedi.Hodges, "Elbette Çin'den füze almakta özgürsünüz ancak NATO sistemiyle kullanamazsınız. Tabii ki her ülke kendi istediği sistemi almakta özgürdür ama bir ittifakın içinde olmanın temel kuralı, sistemlerin ve prensiplerin birbirleriyle eşgüdümlü olmasıdır" diyor.* * *Şimdi yeniden yazımızın başında verdiğimiz Erdoğan'ın "Türkiye toprakları aynı zamanda NATO'nun toprağıdır" cümlesine dönelim.Beraber Libya'yı vurduğunuz NATO'nun komutanı da aynı şeyi söylüyor ve "Çin'den füze alamazsınız, Türkiye NATO toprağıdır" diyor.Yani adamlar kendi topraklarında (!) kendi menfaatlerine ters bir adım atılmasına müsaade etmiyor.Uzun lafın kısası.Okyanus ötesinden alınan icazetlerle iktidar olanların attığı her adım icazet aldıkları makamların çıkarları içindir. Yanlışlıkla farklı bir adım atarlarsa kulakları çekilir.Saygılar...