"Aman istikrar bozulmasın" diye diye ülkeyi ne hale getirdiler.Sürekli istikrardan bahsedenler, bugün Türkiye'deki istikrarsızlığın asıl nedeni oldular.Kimse kimsenin ayağına basmadığı, çıkarlarına müdahale etmediği süre içinde yapılanlardan milletin hiçbir haberi olmuyordu; her şey "al gülüm, ver gülüm" gayet huzurlu ve istikrarlı bir şekilde devam ediyordu.Ülke istikrarlı bir şekilde bölünüyor, istikrarlı bir şekilde borçlar artıyor, istikrarlı bir şekilde ordu, hukuk, emniyet şekillendiriliyor, millet istikrarlı bir şekilde dini ve milli değerlerinden uzaklaştırılıyor ve de milletin paraları istikrarlı bir şekilde ayakkabı kutularına evlerdeki gizli kasalara, İsviçre bankalarına aktarılıyordu.Çıkarlar bozuldu, her iki taraf da birbirlerinin kirli çamaşırlarını deşifre etme yarışına girdiler. Can ciğer dostlar bir anda kanlı bıçaklı düşman oluverdiler.Biri diğerini ajanlıkla, şantaj yapmakla, orduya kumpas kurmakla, gizli bilgileri yurt dışına servis etmekle, illegal bir şekilde binlerce kişinin telefonunu dinlemekle suçluyor;Diğeri ise alttan, derinden bir çalışmayla suçlama boyutundan öte, görüntü ve ses kasetleriyle, sosyal medyayla, paralel yargıyla, paralel emniyetle, paralel savcıyla vuruyor.Siyasi irade nedendir bilinmez işi sadece suçlama boyutunda bırakıp paralel devlet olmakla suçladığı yapının sağında solunda dolaşıp teğet geçip duruyor; suçladıkları irade ise siyasetin gözünün yaşına bakmadan bakanlara, bakan çocuklarına, siyasete yakın iş adamlarına ve son olarak da Başbakana ve oğluna uzanıyor.Biri "bak vururum ha" diye bağırıp çağırıyor, diğeri kroşeleri çakıyor.Siyasi irade ya hala işin ciddiyetini anlamış değil, ya da icraata geçemeyecek kadar karşı tarafa koz vermiş durumda, adım atamıyor, eli kolu bağlı?Yakın zamanda, hatta seçim öncesi hangisinin doğru olduğunu net olarak öğreneceğiz.Kim ne derse desin, siyasi iradeye icazet veren ABD, bugün tercih olarak cemaatin yanında yer alıyor.Ve gayet iyi biliyoruz ki, ABD, icazet verdiği siyasi iradenin bir açığını tespit etmeden, elinde kozlar olmadan, namüsait bir fotoğraf ya da görüntüsünü çekmeden, kısaca işini sağlam kazığa bağlamadan asla icazet vermez. Acaba siyasi iradenin adım atamaması, cemaatin ise büyük bir özgüvenle bel altından vurmasının sebebi perde arkasındaki bu gerçek midir?Bu yaşananlardan gerek siyasilerin, gerekse onları Meclis'e gönderen milletimizin ders çıkarması gerekmektedir.Siyasilerin çıkarması gereken ders: ABD'den ya da başka bir yabancı unsurdan icazet alarak elde ettiklerin asla sana yar olmaz. Önce seni vezir ederler, ardından da rezil?Vezirlik çok caziptir ama rezil olduğunda keşke hiç vezir olmasaydım dedirtirler adama? Ne namus kalır ne de karizma; halkın içine çıkacak yüz bırakmazlar adamda?Kalıcı ve onurlu bir siyaset için yalnız ve yalnız milletten icazet alınması ve de millet tarafından görev verildikten sonra da yalnız ve yalnız millet için çalışılması gerekmektedir. Bir de buna ahirette Allah'a hesap verme şuuru da eklenirse, o siyaset adamını millet her daim rahmetle, sevgiyle anar; gönüllerde her dem yaşarsın, Mustafa Kemal Atatürk gibi?Milletin çıkarması gereken ders ise: İcazeti milletten değil de ABD'den alan siyasilere artık Meclis'e göndermemelidir. ABD icazetiyle yola çıkanlar millete asla yar olmaz.Bu manada milletimiz;"Bizler vatanın, milletin, devletin, dinin; devletle sivili barıştırmanın, madden ve manen bu ülkeyi kalkındırmanın derdindeyiz. Sayın Başbakan hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya tutunuyor, bendeniz de yarın ölecekmişim gibi hesaba hazırlanıyorum. Benim onlardan esas farkım da budur" diyen ve dediklerini hayatının her saniyesinde yaşayan Prof. Dr. Haydar Baş'a ve güzide kadrosuna icazeti vermelidir.Millet olarak akıllanmazsak, ülkemizin başına geleceklerden hepimiz mesul oluruz.Sonrada ah vah etmenin de hiçbir faydası olmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025