Cihadı, son nefeste Allah-ü Teâlâ'ya varmada en yüksek mertebe olan şehitlik kasrının kapısının eşiği, olarak tarif etsek pek yanlış olmaz diye düşünüyorum.
Çocukluk yıllarımızın en başaralı Cihat Müslümanları olarak, Afgan mücahitlerini görürdük. Hele bir keresinde Fatih'te okuduğumuz Kur'an kursuna, Afgan mücahitlerinin en meşhur liderlerinden biri gelip bizlere hitap ettiğinde, o çocukluk hisleriyle ne kadar da etkilenmiştim.
Sonraki yıllarda cihat ve şahadet mertebesine ulaşmada sırasıyla, Bosna, Azerbaycan ve daha sonrasında Kafkaslar gibi bölgeler hep anılır oldu.
Afganistan'da, Bosna'da, Azerbaycan'da, Kafkaslar'da yaşayan Müslüman halklar dış güçlerin veya yerli kuklalarının işgallerine maruz kalmışlardı. İslam'ın vakarını, cesurca ortaya koyup düşmanlarına karşı göğüs göğse çarpışmalara girip, cihat Müslümanlığını yaşayarak, şahadet şerbetini içiyorlardı. Müslüman kardeşlerimizin bu yüksek mertebelere ulaşmalarını gıpta ile izliyor, ortaya koymuş oldukları cesaret ve imanlarından dolayı onları takdir ediyorduk.
Müslümanların namuslarına, mallarına, canlarına kast edilmişti. İslam'ın izzet şeref ve vakarında, düşmana karşı mücadele etmek, cehdetmek, çalışmak, cihat etmek vardı. İnanan kardeşlerimizin ortaya koyduğu mücadeleyi imrenerek izliyorduk.
Güney Çin denizinden, Atlas okyanusuna kadar uzanan İslam dünyası, 19. yüzyılın ortalarından sonra, Emperyalist sömürgeci güçlerin işgallerini en acı şekilde yaşamıştı.
Aslında fazla değil, yaklaşık yüz sene önce, Müslüman Anadolu halkının, vatanına el konulmuş, namusu kirletilmiş, işgale karşı çarpışan cihat Müslümanları şehit edilmişlerdi.
Bu aşağılık işgale karşı savaşanlar karşı duranlar niçin bizlere cihat Müslüman'ı olarak tanıtılmadı?
Bizlere neden bu aziz Milletin ortaya koyduğu bu büyük kurtuluş, cihat olarak gösterilmedi?
Neden bizim atamızın ortaya koyduğu mücadele bize bir cihat ruhu olarak tanıtılmadı, okutulmadı, öğretilmedi?
Bu büyük mücadeleyi, cihadı, Batılı Emperyalistlere karşı kazandığımızı, bu aziz millete unutturmak isteyenler; vatanı işgal etmek isteyenlerin kuklaları mıydı?
Uzun savaşlardan sonra yıpratılan ordu, dünya çapında yapılan ilk harbe sokularak mağlup edilip perişan edilmişti. Sonrasında ordusuz ve savunmasız kalan aziz milletimiz, hiçbir toplumun maruz kalmadığı hain bir şekilde, itilaf devletlerinin planlarıyla, yerli işbirlikçilerin elleriyle, işgale ve katliama, maruz kalmıştı.
Batılı Emperyalistlerin ve içerdeki bilmem hangi dinden, bilmem hangi milletten olan işbirlikçilerinin bu kahpece işgalinden kurtulmamızı parlak zaferlerle sağlayan, taçlandıran ve sonunda egemen özgür bir devlet olma hakkına ulaştıran Atamız büyük bir Cihat Müslüman'ı imiş.
Gerçek cihat Müslüman'ı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bizlere tanıtan ve yazmış olduğu "Hoş Geldin Atatürk" isimli eseriyle dindar Atamızı okuyup öğrenmemize vesile olan, çok kıymetli Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024