Türkiye'de vatandaşların durumu nedir diye sorulursa, milyonlarcası işsiz hiçbir gelirleri yok, milyonlarcası ise çalıştığı halde geçinemeyecekleri bir maaşa mahkum vaziyette, deriz. Ülkemizi 20 yıldır yöneten AKP iktidarının Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati uyguladıkları ekonomi politikalarının vatandaşları getirdikleri noktayı şu cümleyle özetledi: "Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir."
Peki, Sayın Bakan, tam zamanlı çalışan bu insanlar, çalıştıkları halde nasıl böyle fakir fukara hale geldiler hiç düşünüyor mu acaba? İnsanlar alın teri dökerek iş üretmelerine rağmen maaşları hep açlık sınırına endekslenirse, hatta bu sınırın da altına düşerse, söyler misiniz fakir fukara olmamaları hiç mümkün mü?
Bakanın kaçırdığı bir husus var, çalışamayacak acziyette olan, bakıma muhtaç olan kişilere sadaka vermek bu cömertliği kendinden yapan kişiye bereket getirir ama emekli, işçi, memur bu kapsamda mı sizce?
Memurun, emeklinin, işçinin maaşı yoksulluk sınırının üstünde, onu ve ailesini kimseye muhtaç etmeyecek bir düzeyde olması gerekiyor. Devletin ve bu devleti yöneten siyasi iradenin bu geliri çalışanlarına sağlamak zaten boynunun borcudur.
Devlet sadaka vermez, devlet vatandaşlarına anayasal haklarını takdim eder.
Bir işçinin yoksulluk sınırı üzerinde maaş alması hakkıdır, bu, işçiye bir lütuf değildir. Eğer yetkili olan siyasiler bu imkanı işçilere sunamıyorsa, orada hiçbir bereket olmaz. Bunu vermeyi başaramayan siyaset bir kenara çekilir, verebilecek olan iş başına gelir. Önemli olan siyasetin koltuğunu koruması değil, devletin icraatlarla sosyal hukuk devleti vasfını korumasıdır.
Bugün Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci toplantısını gerçekleştirecek. İlki geçen hafta 7 Aralık'ta yapılmıştı ve adeta dağ fare doğurmuştu. Bazen diyorum şu asgari ücret pazarlığı hiç yapılmasa acaba asgari ücret daha fazla mı olur?
Gerçi ortada pazarlık falan da yok, gördüğümüz kadarıyla…
İşveren temsilcisi TİSK 7 bin 500 lira diyor, işçi temsilcisi Türk-İş 7 bin 785 lira diyor, Çalışma Bakanlığı'nın beklenti anketi ise 7 bin 845 lira diyor.
Esasen komisyonda işçi ve işveren yarışmıyor, herhangi bir pazarlık da yok, her taraf hükümetin belirleyeceği rakama uygun bir rakam belirliyor, hükümet tek başına sözde yarışıyor. Milyonlarca çalışan ise merakla sonucu bekliyor, merak etmenize gerek yok, sonuç belli zaten.
Bakan Nebati, fakir fukarayı yani asgari ücretliyi, memuru ve emekliyi sevindirmekten bahsettikten sonra, asgari ücretle ilgili şu uyarıda bulunuyor: "Asgari ücretin enflasyonu fazla tetiklemesine yol açacak bir adım da atılmasa iyi olur."
Sanki enflasyondaki artışın nedeni asgari ücretmiş gibi… Hep talep enflasyonu kafası! Yahu enflasyon arttığı için asgari ücrete zam gerekiyor, asgari ücret arttığı için enflasyon olmuyor. Peki, enflasyon neden oluyor? TÜİK'in Kasım ayı enflasyon verilerine göre, üretici enflasyonu 1 yılda yüzde 136 artış gösterdi. Bu kadar maliyet artışına maruz kalan üreticiler ürünlerine hiç zam yapmayacaklar mı?
Demem o ki, enflasyon olmasın diye asgari ücrete 1 kuruş zam yapılmasa bile, ürün fiyatları yine de artacak, çünkü maliyetlerde ciddi bir artış var.
2023 yılında vergi artışlarını ifade eden yeniden değerleme oranının yüzde 123 olarak belirlendiği bir ekonomide, tüm zamların asgari ücret artışından kaynaklandığını söylemek sizce mantıklı mı?
Geçtiğimiz seneyi hatırlayalım, Ocak ayında asgari ücrete yüzde 50 zam yapılmıştı ama elektrik faturaları daha yılbaşı gecesi yüzde 127 artmıştı.
Yani enflasyonun nedeni asgari ücret zammı değil, elektrik zammı. Asgari ücretlinin maaş zammı zaten ilk aydan eriyip gitmişti.
Ekonomi yönetimi 'serbest piyasa' ekonomisi adı altında ülkeyi 'saldım çayıra Mevlam kayıra' mantıksızlığıyla yönetirse, ezilen hep asgari ücretli, memur, emekli ve işsizler olur. Ondan sonra da bu tablonun sorumluları bunlara 'fakir fukara' der.
Ekonomi yönetimi odur ki, asgari ücretliyi, memuru, emekliyi yoksulluk sınırı üzerinde bir maaş temin eder, bunu yaparken, bir kuruş da enflasyon olmaz.
Bu mümkün mü? Elbette mümkün, Prof. Dr. Haydar Baş bunun için dünyaca ünlü bir model yazdı, Milli Ekonomi Modeli. Bu modelin 10 adet uluslararası kongresi oldu, 50'yi aşkın bilim insanı bu model için tek çözümdür dediler, Rusya Duma'sında Prof. Dr. Baş'a 27 Şubat 2013'te tam 6 saat modelini anlatma imkanını sundular.
Model, üreticilere sıfır faizli kredi imkanı, yerli hammadde, yerli enerji, yerli mazot imkanlarıyla, üretim maliyetlerini aşağı çekerken, asgari ücreti devlet sübvansesiyle yoksulluk sınırının üstüne çıkarıyor.
Model, bilimsel verilerle bunun nasıl yapılacağını detaylıca anlatıyor.
Yeter ki, bu eşsiz modeli uygulayacak olan Bağımsız Türkiye Partisi lideri Hüseyin Baş'ı ve BTP kadrolarını baş tacı edelim, fırsat verelim.
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025