logo
07 NİSAN 2025

Çağın Hz. Yusuf’u: Prof. Dr. Haydar Baş

06.09.2020 00:00:00

Kur'an-ı Kerim, Yusuf Suresi'nden "kıssaların en güzeli" diye bahsediyor. Gerçekten modern zamanlar için dahi mükemmel bir film senaryosu olabilecek bütün unsurları taşıyor. Hatta diyebiliriz ki Yusuf Suresi bütün senaryoların anasıdır. İçinde ne yok ki; bir kahraman, hasret, iftira, göç, ana-baba hasreti, aşk, zindan hayatı, siyaset, hak-batıl mücadelesi ve mutlu sonla biten bir kıssa söz konusu. 

Hz. Yusuf'un kıssasında anlatılan birçok meseleyi inceleyebiliriz. Bu makalede ekonomi alanında Hz. Yusuf'un başarısını ele almaya çalışacağız. Hz. Yusuf, kardeşlerinin onu kıskanması sonucu bir kervancıya satılır. Kervancı onu Mısır sarayına satar. Hepimizin bildiği gibi sarayda önemli bir konumu olan ve aynı zamanda evli olan sahibesi Züleyha ona aşık olur fakat karşılık bulamayınca Yusuf'u zindana attırır. 

Mısır Firavunu gördüğü rüya üzerine kahinleri toplar ve onlara gördüğü bir rüyayı yorumlamalarını ister. Rüyada yedi zayıf başak yedi dolgun başağı ve yedi zayıf inek de yedi semiz ineği yemektedir. Rüya tabircileri rüyayı yorumlayamazlar. Daha önce Hz. Yusuf'a zindanda arkadaşlık yapan birisi Hz. Yusuf'u hatırlar ve rüyayı ancak onun yorumlayabileceğini Firavun'a bildirince Yusuf zindandan çıkarılır. Hz. Yusuf'a göre bu rüya yedi sene bolluk yıllarından sonra gelecek olan yedi senelik kıtlık yıllarını haber veriyor. 

Hz. Yusuf'un bu tabiri Firavun'un aklına yatar. Bunun üzerine Hz. Yusuf'a çözümü konusunda düşüncesi sorulur. Hz. Yusuf çözüm konusunda ayrıntılı bir planı Firavun'a sununca kendisine bir nevi başbakanlık veya ekonomi bakanlığı verilir. Hz. Yusuf artık tek başına Mısır ekonomisinin dümenine geçmiş oldu. 

Hz. Yusuf, öngörüsüyle meseleyi tespit etmiştir. Allah'ın, kendisine lütfettiği ilim sayesinde hem gelecekte olacak felaketi yani susuzluğu ve kıtlığı hem de çözüm yollarını tam bir vukufiyetle ortaya koydu.

Hz. Yusuf, yedi senelik bolluk yıllarında bol bol buğday ekmeyi tavsiye etti. Sonra bu buğdayı başaklarından ayırmadan sapıyla beraber özel silolar inşa ederek özenle sakladı. Böylece buğday hiç bozulmadan kıtlık yıllarında kullanılabilecekti. Bu özel saklama ve depolama usulü o zaman kadar bilinmiyordu. İlk defa Hz. Yusuf böyle bir uygulama yapmıştır.

Hz. Yusuf, kıtlık yılları gelmeden ön ödeme yapanlara buğdayı öncelikli olarak satacağını ilan etti. Elinde altını, gümüşü, hayvanları veya gayrimenkulleri olanlar hazineye gelerek teslim etmeye başladılar. Böylece devlet hazinesi oldukça güçlendi. Hz. Yusuf bir taraftan da kendisine olan inancı görmek istiyordu. Kendisine, idaresine ve yaptığı rüya tabirine güvenip kaç kişi parasını teslim edecek? Bunu da görmek istedi. 

Kıtlık yılları gelip çatınca ön ödeme yapanlar kendileri için buğday,  hayvanları için samanlarını aldılar. Hz. Yusuf'a inanmayanları ise çetin günler bekliyordu. Sadece Mısır'da değil çevre ülkelerden insanlar kıtlık yaşadıkları için buğday almak için Hz. Yusuf'un kapısına dayandılar. Hz. Yusuf elindeki buğday kartını çok güzel bir şekilde inancını yaymak için kullanmıştır. 

Saray başta olmak üzere putperest Mısır halkı tevhid ile tanıştı. Hz. Yusuf bu sayede insanlara Allah'ın varlığını, birliğini, atası Hz. İbrahim'i ve diğer peygamberleri kabul ettirdi. 

Çevre ülkeler buğday almak üzere Mısır'a muhtaç hale geldi. Böylece Mısır, devrin en güçlü ülkesi Hz. Yusuf ise en kudretli devlet adamı oldu. Buradan gıdanın ve özellikle buğdayın stratejik önemi çok net bir şekilde görülüyor. Demek ki buğday her zaman stratejik bir ürün olma vasfını korumuştur. 

Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nin Hz. Yusuf'un ve Hz. Ali'nin uyguladıkları ekonomi modellerine benzediğini sıklıkla ifade ediyordu. Gerçekten Sayın Baş, daha ekonomik krizler olmadan önce sebepleriyle beraber bunları haber veriyordu. Mesela ekonomi guruları(?)  Japon mucizesi diyerek yeri göğü inletirken kendisi 1998 yılında Japonya krizini çok net bir şekilde tarif etmişti. Aynı şekilde AB'nin tek para sistemine geçtikten sonra emisyon ve senyoraj kaynaklı bir krize tutularak dağılacağını ifade ettiği 2001 yılında siyasilerimiz "AB'ye girmez isek medeniyetin dışında kalırız" yani vahşi oluruz açıklamalarını yapıyorlardı. Türkiye ekonomisi ile ilgili olarak her zaman için bu sistemin kriz ürettiğini nokta atışları yaparak defalarca anlattı. 

Prof. Dr. Haydar Baş, MEM'de kapitalist liberal sistemin hiçbir şeye karışmayan devlet anlayışını tamamen reddetti. Sayın Baş, insanı esas alan güçlü devlet, kainat devleti, ekonomide regülatör yani düzenleyici sosyal devlet milli devlet tanımını yaparak bütün unsurlarını tek tek ortaya koydu. Prof. Baş, MEM ile birlikte sadece mevcut problemleri çözmekle kalmıyor aynı zamanda gelecekte meydana gelebilecek iktisadi ve sosyal problemleri de çözebileceğini kanıtlamıştır. 

Geçen yıla kadar hiç kimse Covid salgını ile beraber meydana gelebilecek problemleri öngöremedi. Bunun için bir tedbir almadı. Hz. Yusuf'un karşılaştığı kıtlık probleminden çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya kaldık. Milyarlarca insanın can emniyeti, sağlığı, işi, gücü, eğitimi, gıdası, ailesi, güvenlik sorunu, mal emniyeti, ulaşımı, iletişimi ve üretim başta olmak üzere dünyada görülmemiş derecede girift sorunlar yumağı ile baş başa kaldık. Süper(?) devletler aciz kaldı. 

Sayın Baş, 2005 yılında kaleme aldığı MEM'le bu sorunların tamamını çözüyor. Felaket gelmeden tespit ediyor, tanımını yapıyor, çözüm yollarını bir ekonomi modeli ile ortaya koyuyor, elini taşın altına sonuna kadar koyarak Bağımsız Türkiye Partisini kuruyor ve diyor ki: "Ben sizden oy dilenmeye gelmedim. Benim vazifem sizi kurtarmak." Bu siyaset tarzı alıştığımız idare-i maslahatçı siyaset anlayışına benzemeyen bambaşka bir ilim bir feraset ve kabiliyet gerektiriyor. Farklı bir kumaş gerektiriyor. Başta Rus bilim adamları olmak üzere binlerce bilim adamı, akademisyen siyasetçi ve devlet adamı hayranlıkla MEM kongrelerinde ve diğer platformlarda MEM'de farklı kodlar var itirafını yaptılar. 

Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Yusuf'un 5 bin yıl önce o dönemin şartlarında yaptığı ekonomik ve sosyal devrimi zamanımıza taşıdı. Bir farkla ki zamanımızın problemleri çok daha kompleks ve detay barındırıyor. Ekonomik ilişkiler inanılmaz boyutlara ulaşmış, iletişim vasıtaları akıllara durgunluk verecek derecede hızlanmış ve teknolojik seviyenin adeta ölçülemediği bir zaman diliminde bu devrimi ancak Rus bilim adamlarının ifadesi ile "müslüman bir Türk yapabilirdi." Bu Türk, Hoca Atatürk Prof. Dr. Haydar Baş'tır. 

Prof. Baş; madenleri, enerji kaynaklarını ve tarım sektörünü çok anlatıyordu ve modelinin merkezine oturtacak kadar önemsiyordu. Salgın sürecinde karantina şartlarını sağlayabilmek için çok büyük kaynaklara ihtiyaç vardır. Bu kaynakların olmazsa olmazı gıdadır. Gıdanın en önemli hammaddesi buğdaydır. 

Sayın Baş, senyorajı tarif ettiği örneğinde bile mısır örneğini veriyor. Finansal piyasaları dahi tarımsal ürünler üzerinden anlattı. "Tarım sektörü stratejiktir" dedi. Atatürk'ün "Köylü milletin efendisidir" sözünü her daim hatırlattı. Neden? Çünkü buğday sadece bir gıda değildir. Gıdanın ötesinde anlamlar barındırır. Hz. Yusuf'u Mısır'da kölelikten sultanlığa ulaştıran sır buğdayın dilinden anlamasıydı. Bu ilim sayesinde kendi dinini ve kültürünü yaşadı ve yaşattı. Buğday -siz onu tarım ve hayvancılık diye okuyun- bir güvenlik konusudur.

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Cihat Tekin / diğer yazıları
Erken seçim ve cunta açıklaması
Bahçeli'den yazılı bir açıklama daha
'3. bir yola ihtiyaç var'
Hüseyin Baş'tan çarpıcı açıklamalar
İcra dosyası sayısı patladı
Keçiler ve oğlaklar da haczedildi
CHP'nin olağanüstü kurultayı sonrası
BTP lideri Özgür Özel'i kutladı
Biri hamile iki kişi öldürüldü
Şişli'de silahlı saldırı
Hamas’tan İsrail’e roket yağmuru
‘Demir Kubbe’ çaresiz kaldı
Ara tatil sona erdi
İlk ders zili çaldı
İşte Özgür Özel'in yeni ekibi.
PM ve YDK üyeleri belli oldu
'Orta Doğu'da susturulması gereken çok şey oluyor'
Trump: 7 Ekim İran yüzünden oldu
ABD'den İsrail'e hava savunma desteği
İran hazırlığı mı yapılıyor?
İBB soruşturmasında yeni gelişme
Kaan Ketenci de tutuklandı
BUDO deniz otobüsünde yangın çıktı
BUDO'da yaşanan can pazarı kamerada
Kadıköy'de Talisca şov
Galatasaray ile puan farkı 3'e indi
Fidan'dan Özel'e 'cunta' tepkisi
'Artık haddini bil'
Bir cunta çıkışı daha!
'Cunta başkanı Erdoğan'a sesleniyorum...'
Erken seçim ve cunta açıklaması
Bahçeli'den yazılı bir açıklama daha
'3. bir yola ihtiyaç var'
Hüseyin Baş'tan çarpıcı açıklamalar
İcra dosyası sayısı patladı
Keçiler ve oğlaklar da haczedildi
CHP'nin olağanüstü kurultayı sonrası
BTP lideri Özgür Özel'i kutladı
Biri hamile iki kişi öldürüldü
Şişli'de silahlı saldırı
Hamas’tan İsrail’e roket yağmuru
‘Demir Kubbe’ çaresiz kaldı
Ara tatil sona erdi
İlk ders zili çaldı
İşte Özgür Özel'in yeni ekibi.
PM ve YDK üyeleri belli oldu
'Orta Doğu'da susturulması gereken çok şey oluyor'
Trump: 7 Ekim İran yüzünden oldu
ABD'den İsrail'e hava savunma desteği
İran hazırlığı mı yapılıyor?
İBB soruşturmasında yeni gelişme
Kaan Ketenci de tutuklandı
BUDO deniz otobüsünde yangın çıktı
BUDO'da yaşanan can pazarı kamerada
Kadıköy'de Talisca şov
Galatasaray ile puan farkı 3'e indi
Fidan'dan Özel'e 'cunta' tepkisi
'Artık haddini bil'
Bir cunta çıkışı daha!
'Cunta başkanı Erdoğan'a sesleniyorum...'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.