Sayın Erdoğan'ın, ABD gezisi öncesi, 'virgül değil nokta koymaya gidiyorum' sözleri bir anda ülkemizde, 'nihayet ABD sömürüsünden, ABD'nin bir eyaleti olmaktan kurtuluyoruz' havası estirmeye başladı.
Vakit geldi, Sayın Erdoğan ABD'ye gitti ve malum görüşme gerçekleşti ve de bitti. Sonucun ne olduğuna önce medyaya bakarak bir görelim.
Tramp, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Beyaz Saray'ın kapısında karşıladı. Görüşme öncesi "Uzun ve zorlu görüşmemiz olacak. Türkiye ile başarılı ve güçlü ilişkilerimiz var" dedi. Tramp'un uzun dediği görüşme 20 dakika sürdü. Basın toplantısına geçildi.
Basın toplantısında Erdoğan, ABD ile dostluğun, müttefikliğin önemini aktardıktan sonra dost ve müttefik ABD başkanına, YPG-PYD ve FETÖ konusundaki hassasiyetlerini aktardığını söyledi.
Tramp ise Türkiye terörden çok çekti, terörle mücadelesini anlıyor ve destekliyoruz. Türkiye'ye silah vereceğiz. PKK ve DEAŞ örgütlerine karşı Türkiye'yi destekliyoruz, mealinde açıklama yaptı.
İkili görüşmelerde ise Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın; "PKK ve DAEŞ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele masaya yatırılırken, FETÖ terör örgütüne yönelik atılabilecek adımlar görüşülmüştür" dedi.
Peki, YPG-PYD, FETÖ, Gülen'in iadesi hakkında Tramp ne dedi? İkili görüşmelerde bu konular hakkında ABD'li muhataplar ne söyledi?
Bu başlıklar virgül değil nokta koymak için gidilen başlıklardı ve bu başlıkların cevabı yok. Neden yok!
Trump, Gülen'i vermedi ama Papaz Andrew Brunson'u istedi.
ABD başkanı, FETÖ terör örgütü kapsamında geçtiğimiz yıl 7 Ekim'de eşiyle birlikte gözaltına alınan Protestan cemaatine ait İzmir Diriliş Kilisesi'nin başında bulunan Andrew Brunson'u, 20 dakikalık görüşmede süratle iade edilmesini tam 3 kez istediğini, Beyaz Saray sözcüsü açıkladı.
Tezahürat veya güncel tabirle mehter bölümü ise twitter'dan yapıldı;
Tramp twitter'dan; "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bugün Beyaz Saray'da karşılamak büyük bir onurdu" ifadelerini kullandı.
Erdoğan ise şu cevabı verdi: "Sayın Başkan'a misafirperverliğinden dolayı teşekkür ediyorum. Bugünkü görüşmemizin uzun süredir var olan ittifakımızı ve stratejik ortaklığımızı güçlendireceğine inanıyorum."
Sonra Sayın Erdoğan, büyükelçiliğimize geldi. Bir soru soruldu sanırım ki, Sayın Erdoğan; 'Burası nokta koyulacak yer değildir' dedi.
Netice ne oldu?
Yandaş medya hemen makyaja başladı. Yeni Akit gazetesi; "Merkel'e soğuk duş! Almanya Başbakanı Merkel'e elini vermeyen Trump, elini kendisi uzatarak Erdoğan ile el sıkıştı."
Sabah gazatesi; Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ortak geleceğimizi tehdit eden terör örgütlerine karşı ayrım yapmadan mücadele etmekte kararlıyız. Bölgemizin geleceğinde terör örgütlerine yer yok..."
Yeni Şafak gazetesinde ise ilginç bir haber vardı; "Geçtiğimiz ay Almanya Başbakanı Angela Merkel ile telefonda görüşen ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için "harika bir adam" ifadesini kullandı.
(Irak işgali öncesi Bush da aynı ifadeyi kullanmıştı)
Milli Gazete ise çok ilginç bir başlık attı; "Yağmursuz gürültüsün."
Yabancı basın ise ortadaki tabloyu net okudu;
ABC News: Trump ve Erdoğan, ABD'nin Kürtler'i silahlandırma kararına rağmen ipleri koparmadı. İki lider, askeri ve ekonomik alanda işbirliğini yeniden kurma kararı aldı.
Washington Post: Trump, Kürtleri silahlandırmasına rağmen Türk lidere övgü yağdırdı.
CNN: Trump, Erdoğan'ı gerginliklere rağmen hoş karşıladı.
Voice of America: Trump, Erdoğan'ı hoş karşıladı.
DW (Almanya): Trump, Ankara'yı kızdıran SDG'yi silahlandırma kararından açıkça bahsetmekten kaçınırken, IŞİD ve PKK ile mücadelenin önemini vurguladı.
Le Figaro (Fransa): Trump ve Erdoğan, buzları eritmeye çalıştı.
Express (İngiltere): Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı müttefik ilişkileri ve terörle mücadele ortaklıkları nedeniyle övdü.
Jerusalem Post (İsrail): Trump ve Erdoğan görüşmesi, iki ülke arasında ABD'nin son Suriye'de Kürtleri silahlandırma kararından sonra gerilen tansiyonu yatıştırdı. Trump, Türkiye ile iyi ilişkilerin bu görüşmeden sonra her zamankinden daha iyi olacağını söyledi.
Economic Times: Trump ve Erdoğan, dostluklarını Kürtlerin silahlandırılmasına rağmen güçlendirmeye yemin etti.
Neticede bu sefer mehteri ABD verdi.
Vakit geldi, Sayın Erdoğan ABD'ye gitti ve malum görüşme gerçekleşti ve de bitti. Sonucun ne olduğuna önce medyaya bakarak bir görelim.
Tramp, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Beyaz Saray'ın kapısında karşıladı. Görüşme öncesi "Uzun ve zorlu görüşmemiz olacak. Türkiye ile başarılı ve güçlü ilişkilerimiz var" dedi. Tramp'un uzun dediği görüşme 20 dakika sürdü. Basın toplantısına geçildi.
Basın toplantısında Erdoğan, ABD ile dostluğun, müttefikliğin önemini aktardıktan sonra dost ve müttefik ABD başkanına, YPG-PYD ve FETÖ konusundaki hassasiyetlerini aktardığını söyledi.
Tramp ise Türkiye terörden çok çekti, terörle mücadelesini anlıyor ve destekliyoruz. Türkiye'ye silah vereceğiz. PKK ve DEAŞ örgütlerine karşı Türkiye'yi destekliyoruz, mealinde açıklama yaptı.
İkili görüşmelerde ise Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın; "PKK ve DAEŞ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele masaya yatırılırken, FETÖ terör örgütüne yönelik atılabilecek adımlar görüşülmüştür" dedi.
Peki, YPG-PYD, FETÖ, Gülen'in iadesi hakkında Tramp ne dedi? İkili görüşmelerde bu konular hakkında ABD'li muhataplar ne söyledi?
Bu başlıklar virgül değil nokta koymak için gidilen başlıklardı ve bu başlıkların cevabı yok. Neden yok!
Trump, Gülen'i vermedi ama Papaz Andrew Brunson'u istedi.
ABD başkanı, FETÖ terör örgütü kapsamında geçtiğimiz yıl 7 Ekim'de eşiyle birlikte gözaltına alınan Protestan cemaatine ait İzmir Diriliş Kilisesi'nin başında bulunan Andrew Brunson'u, 20 dakikalık görüşmede süratle iade edilmesini tam 3 kez istediğini, Beyaz Saray sözcüsü açıkladı.
Tezahürat veya güncel tabirle mehter bölümü ise twitter'dan yapıldı;
Tramp twitter'dan; "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bugün Beyaz Saray'da karşılamak büyük bir onurdu" ifadelerini kullandı.
Erdoğan ise şu cevabı verdi: "Sayın Başkan'a misafirperverliğinden dolayı teşekkür ediyorum. Bugünkü görüşmemizin uzun süredir var olan ittifakımızı ve stratejik ortaklığımızı güçlendireceğine inanıyorum."
Sonra Sayın Erdoğan, büyükelçiliğimize geldi. Bir soru soruldu sanırım ki, Sayın Erdoğan; 'Burası nokta koyulacak yer değildir' dedi.
Netice ne oldu?
Yandaş medya hemen makyaja başladı. Yeni Akit gazetesi; "Merkel'e soğuk duş! Almanya Başbakanı Merkel'e elini vermeyen Trump, elini kendisi uzatarak Erdoğan ile el sıkıştı."
Sabah gazatesi; Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ortak geleceğimizi tehdit eden terör örgütlerine karşı ayrım yapmadan mücadele etmekte kararlıyız. Bölgemizin geleceğinde terör örgütlerine yer yok..."
Yeni Şafak gazetesinde ise ilginç bir haber vardı; "Geçtiğimiz ay Almanya Başbakanı Angela Merkel ile telefonda görüşen ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için "harika bir adam" ifadesini kullandı.
(Irak işgali öncesi Bush da aynı ifadeyi kullanmıştı)
Milli Gazete ise çok ilginç bir başlık attı; "Yağmursuz gürültüsün."
Yabancı basın ise ortadaki tabloyu net okudu;
ABC News: Trump ve Erdoğan, ABD'nin Kürtler'i silahlandırma kararına rağmen ipleri koparmadı. İki lider, askeri ve ekonomik alanda işbirliğini yeniden kurma kararı aldı.
Washington Post: Trump, Kürtleri silahlandırmasına rağmen Türk lidere övgü yağdırdı.
CNN: Trump, Erdoğan'ı gerginliklere rağmen hoş karşıladı.
Voice of America: Trump, Erdoğan'ı hoş karşıladı.
DW (Almanya): Trump, Ankara'yı kızdıran SDG'yi silahlandırma kararından açıkça bahsetmekten kaçınırken, IŞİD ve PKK ile mücadelenin önemini vurguladı.
Le Figaro (Fransa): Trump ve Erdoğan, buzları eritmeye çalıştı.
Express (İngiltere): Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı müttefik ilişkileri ve terörle mücadele ortaklıkları nedeniyle övdü.
Jerusalem Post (İsrail): Trump ve Erdoğan görüşmesi, iki ülke arasında ABD'nin son Suriye'de Kürtleri silahlandırma kararından sonra gerilen tansiyonu yatıştırdı. Trump, Türkiye ile iyi ilişkilerin bu görüşmeden sonra her zamankinden daha iyi olacağını söyledi.
Economic Times: Trump ve Erdoğan, dostluklarını Kürtlerin silahlandırılmasına rağmen güçlendirmeye yemin etti.
Neticede bu sefer mehteri ABD verdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025