Bu kaçıncı gaf

Ya doğru konuş ya da sus.
Ya da biliyorsan konuş.
Bilmediğini sor öyle konuş.
Bıktık artık dinlemekten yalanları.
Ülkemizde petrol yok diye ağlayanları.
Duymazlar, görmezler, işitmezler,
Oynamaya devam ederler üç maymunları.
Bir hafta önce Siirt'te altı kuyu, 
Günde on binlerce varil petrol.
Duymamak mümkün mü ayol.
Çıkaranlar Yahudi vergisi yüzde iki.
Yurt dışına devletten teşvik yüzde altı.
Hangi ülke işler bu haltı.
İTÜ'lüler bir araya gelecek.
Hepsi ülkeyi bilecek.
Hükümetin başı gelecek,
"Petrolümüz yok. Kaynaklarımız yok.
Amma siz gençlerimiz var" diyecek.
Alkışlar, alkışlar?
Ne zamana kadar bu gaflet arkadaşlar.
Benzer cümleleri daha önce de başka bir Başbakan söylemişlerdi. Daha da vahim konuşmuşlar, "Suyumuz, petrolümüz yok idaresini milletlerarası bir kurula devretmemiz lazım" demişlerdi. Cevabını o zaman da vermiştim. Yerin altında ve üstünde ne varsa. Ülkemizin ve halkımızındır. 
Altını, boru, toryumu, uranyumu, say say bitmeyen kaynakları, kıyamete kadar yeterlidir. Elbet bütün kaynaklarını yabancıya peşkeş çeken idarecilerimiz olduğu nedenle. Hem kaynaklarınızı, çıkartır alıp giderler. Yurt dışına ihraç etmiş bir firma olarak yüzde altı (%6) teşvik alırlar. Sonuçta hem madenin gider hem de paran. Demek ki, başbakanlar doğru söylemişler. Yeni bir Ata sözü gerekecek. NEYİ VARSA VERENİN HİÇ BİR ŞEYİ OLMAZ. Bilmemiz gerekir ki, VERMEZSENİZ KİMSE EL KOYAMAZ. Halkının hakkını koruyamayan devlet, bağımsız devlet olamaz.