MİSAFİR KALEM / Gökhan DEMİR
Türkiyenin üzerinde bulunduğu coğrafya'ya baktığımızda; dünyanın arayıp bulamadığı her türlü cevheri bünyesinde barındıran bereketli topraklara sahip olduğunu görürüz.
Bu topraklarda gözü olanlar, her dönemde ayrı ayrı tezgahlarla aynı amacı gerçekleştirmek için içteki ve dıştaki adamlarıyla tahribatlarını sürdürüyorlar.
Geçmişe uzandığımızda bu konuyla ilgili pekçok örnek verilebilir. Mesela Teodor Herzl (Siyonizmin kurucusu) II. Adulhamid Han'a gelerek "Sizin Duyunu Umumiye'ye (yani bugünkü IMF) olan borcunuzu ödeyelim bize Filistin arazisini verin" demişti. Abdulhamid Han "Biz bu toprakları kanla aldık, kanla alınan toprak para ile satılmaz" dedi. İşte devlet adamlığı, işte çileye talip olma.O haldeyken bile bu tavırla Türk oğlunun para uğruna vatan satmayacağını dedemiz II. Abdulhamid Han'da görmüş olduk. Bugün vatanımızı IMF ve AB'ye teslim etme çabasında olanların bu tarihi örnekten alacakları pekçok ders vardır.
Daha sonra 1. ve 2. Dünya Savaşları bile bizi bölmeye yetmedi. Peşinden Asala onun peşinden PKK; bunlar da yetmedi. Irak Devletinin içinde bir devlet kurulması gündemde. Irak'ın kimyasal silah ürettiği bahanesiyle Irak'a girmeyi denediler ve bu hesap devam ediyor. Körfez Savaşından evvel 1991'de Mesaj TV'de Prof. Dr. Haydar Baş Bey bir konuşmasında "Irak'a girilmesin, bu savaş ne Kuvveyt'e ne de Irak'a karşıdır; bu savaş tamamen Türkiye'yi hedef almıştır. Eğer buna müsaade edilirse Kuzey Irak'ta bir devlet kurulacak o da Türkiye'yi bölecek, zararı Türkiye çekecek" dedi. Fakat bu ikaza rağmen İncirlik üssü kullandırıldı. Ardından Kuzey Irak'a Talabani ve Barzani fiili bir devlet kurmaya başladı. Prof. Dr. Haydar Baş Bey yine Mesaj TV'de "İkazımızda haklı çıktık bu gidişle Kuzey Irak'a devlet kurulur ve bizi bölerler" ikazını yineledi. Kimse dinlemezken Kahraman Ordumuz bu sefer, bu tezgahın gerçekleşmesine müsaade etmedi. Kuzey Irak sınırına asker yığdı.
Bütün bu oyunların hepsi aşikar, bilinen gerçekler. Bu tezgahlar yapılırken, diğer tarafta da misyonerlik faaliyetleri gittikçe hızını artırdı ve milli ve dini bütünlüğümüz hedef alındı.
Ülkemiz üzerinde olan hesapların aşikar olduğunu belirtmiştim. İşte bunu ispatı: 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde yapılan Siyonist Kongresinde alınan kararlar:
1. Filistinden Osmanlı ve Araplar kovulacak.
2. Araplar Osmanlıya karşı kışkırtılacak.
3. II. Abdulhamid Han tahttan indirilecek.
4. "Nil'den Fırat'a Büyük İsrail devleti kurulacak.
Burada bazı maddelerini zikrettiğimiz bu kararlar zaman içerisinde hayata geçirildi.
Tekrar günümüze gelirsek; AB, IMF'ye verilen tavizler doğrultusunda TBMM'de çıkan yasalar özellikle Tahkim yasası ile özellikle Güneydoğu bölgemizde çok ciddi problemlerin kaynağını oluşturmaktadır. Bu bölgede boşaltılan yerlerde özellikle yahudiler toprak edinmektedirler. Zaten o bölgede Papalık Konseyinin Dinlerarası Diyalog Misyonu gereği düzenlenen hoşgörü, İbrahimi dinler sempozyum ve toplantıları bu olumsuz gidişin psikolojik alt yapısını hazırlamıştır.
Ekonomik olarak çöküntü içinde olan insanımız o bölgedeki toprağını yahudi misyonerlere satmak zorunda bırakılıyor. Bu bölgenin tamamını öyle veya böyle yollarla ele geçirdikten sonra 'Tarih bakımından bu yer bize aittir tapusu da bizdedir, burası İsrail devletin parçasıdır" diyecekler. Aklıma Filistindeki tezgah geldi. Bu gün Filistinli kardeşlerimiz dedelerinin mezarlarından geçerken sitem ediyorlar, "Topraklarımızı yahudilere siz sattınız" diyorlar.
Eğer biz de aynı yanlıgıya düşersek, AB'ye ve IMF'ye teslimiyetçi kafayla gidersek bizim torunlarımız da aynısını bize yapar. üzden Lazı, Çerkeszi, Kürdü, Türkü şu cennet vatanımızın kadrini bilelim. Bu dönen dolaplar karşısında sessiz kalanlara Allah'tan hidayet ve firaset dilerim.
Türkiyenin üzerinde bulunduğu coğrafya'ya baktığımızda; dünyanın arayıp bulamadığı her türlü cevheri bünyesinde barındıran bereketli topraklara sahip olduğunu görürüz.
Bu topraklarda gözü olanlar, her dönemde ayrı ayrı tezgahlarla aynı amacı gerçekleştirmek için içteki ve dıştaki adamlarıyla tahribatlarını sürdürüyorlar.
Geçmişe uzandığımızda bu konuyla ilgili pekçok örnek verilebilir. Mesela Teodor Herzl (Siyonizmin kurucusu) II. Adulhamid Han'a gelerek "Sizin Duyunu Umumiye'ye (yani bugünkü IMF) olan borcunuzu ödeyelim bize Filistin arazisini verin" demişti. Abdulhamid Han "Biz bu toprakları kanla aldık, kanla alınan toprak para ile satılmaz" dedi. İşte devlet adamlığı, işte çileye talip olma.O haldeyken bile bu tavırla Türk oğlunun para uğruna vatan satmayacağını dedemiz II. Abdulhamid Han'da görmüş olduk. Bugün vatanımızı IMF ve AB'ye teslim etme çabasında olanların bu tarihi örnekten alacakları pekçok ders vardır.
Daha sonra 1. ve 2. Dünya Savaşları bile bizi bölmeye yetmedi. Peşinden Asala onun peşinden PKK; bunlar da yetmedi. Irak Devletinin içinde bir devlet kurulması gündemde. Irak'ın kimyasal silah ürettiği bahanesiyle Irak'a girmeyi denediler ve bu hesap devam ediyor. Körfez Savaşından evvel 1991'de Mesaj TV'de Prof. Dr. Haydar Baş Bey bir konuşmasında "Irak'a girilmesin, bu savaş ne Kuvveyt'e ne de Irak'a karşıdır; bu savaş tamamen Türkiye'yi hedef almıştır. Eğer buna müsaade edilirse Kuzey Irak'ta bir devlet kurulacak o da Türkiye'yi bölecek, zararı Türkiye çekecek" dedi. Fakat bu ikaza rağmen İncirlik üssü kullandırıldı. Ardından Kuzey Irak'a Talabani ve Barzani fiili bir devlet kurmaya başladı. Prof. Dr. Haydar Baş Bey yine Mesaj TV'de "İkazımızda haklı çıktık bu gidişle Kuzey Irak'a devlet kurulur ve bizi bölerler" ikazını yineledi. Kimse dinlemezken Kahraman Ordumuz bu sefer, bu tezgahın gerçekleşmesine müsaade etmedi. Kuzey Irak sınırına asker yığdı.
Bütün bu oyunların hepsi aşikar, bilinen gerçekler. Bu tezgahlar yapılırken, diğer tarafta da misyonerlik faaliyetleri gittikçe hızını artırdı ve milli ve dini bütünlüğümüz hedef alındı.
Ülkemiz üzerinde olan hesapların aşikar olduğunu belirtmiştim. İşte bunu ispatı: 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde yapılan Siyonist Kongresinde alınan kararlar:
1. Filistinden Osmanlı ve Araplar kovulacak.
2. Araplar Osmanlıya karşı kışkırtılacak.
3. II. Abdulhamid Han tahttan indirilecek.
4. "Nil'den Fırat'a Büyük İsrail devleti kurulacak.
Burada bazı maddelerini zikrettiğimiz bu kararlar zaman içerisinde hayata geçirildi.
Tekrar günümüze gelirsek; AB, IMF'ye verilen tavizler doğrultusunda TBMM'de çıkan yasalar özellikle Tahkim yasası ile özellikle Güneydoğu bölgemizde çok ciddi problemlerin kaynağını oluşturmaktadır. Bu bölgede boşaltılan yerlerde özellikle yahudiler toprak edinmektedirler. Zaten o bölgede Papalık Konseyinin Dinlerarası Diyalog Misyonu gereği düzenlenen hoşgörü, İbrahimi dinler sempozyum ve toplantıları bu olumsuz gidişin psikolojik alt yapısını hazırlamıştır.
Ekonomik olarak çöküntü içinde olan insanımız o bölgedeki toprağını yahudi misyonerlere satmak zorunda bırakılıyor. Bu bölgenin tamamını öyle veya böyle yollarla ele geçirdikten sonra 'Tarih bakımından bu yer bize aittir tapusu da bizdedir, burası İsrail devletin parçasıdır" diyecekler. Aklıma Filistindeki tezgah geldi. Bu gün Filistinli kardeşlerimiz dedelerinin mezarlarından geçerken sitem ediyorlar, "Topraklarımızı yahudilere siz sattınız" diyorlar.
Eğer biz de aynı yanlıgıya düşersek, AB'ye ve IMF'ye teslimiyetçi kafayla gidersek bizim torunlarımız da aynısını bize yapar. üzden Lazı, Çerkeszi, Kürdü, Türkü şu cennet vatanımızın kadrini bilelim. Bu dönen dolaplar karşısında sessiz kalanlara Allah'tan hidayet ve firaset dilerim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.