BM 1701 sayılı kararı ile şimdilik İsrail'i durdurduktan sonra 1702 sayılı kararını da açıkladı.Şöyle ki:İsrail otuz üç gün boyunca bombaladığı,yakıp yıktığı Güney Lübnan'daki binaları yeniden inşa etmeye mecbur edildi. Bu kara göre İsrail, yıktığı köprüleri ve yolları en yakın zamanda ve son teknoloji ürünlerini kullanarak yapacak.Yıkımına sebep olduğu hastahane, okul gibi kamu binalarını vakit geçirmeden eksiksiz bir biçimde yapıp teslim edecek.Lübnan'da yıkılan özel şahıslara ait ev ve iş yerleri, tarafsız bir komisyon tarafından tesbit edilip, rapor hazırlanacak ve İsrail'e verilecek, yaklaşık bir süre verilerek bu süre içinde yıkılan binaların eksiksiz inşası istenecek. Bombalama sırasında zarar gören ağaçlar ve yeşil alanlar için de İsrail'den tazminat alınacak, yine saldırı sırasında telef olan kedi-köpek gibi hayvanlar için de belirlenen miktarda tazminat talep edilecek.Yine bu karar gereğince İsrail, bombası, topu-tüfeği ile ölümüne sebep olduğu her Lübnanlı için bir milyon dolar kan parası ödemeye mahkum edildi. Yaralılar için ise kişi başına iki yüz elli bin dolar ödeyecek. Bütün bunlardan ayrı olarak haksız yere toplumsal huzuru bozduğu için, çocukların, kadınların dehşet anlarını yaşamalarına sebep olduğu için, on trilyon dolar insan haklarını ihlal parası ödeyecek.İsrail, bu güne kadar yaptığı gibi BM'nin bu kararını da uygulamada zorluk çıkarırsa, oluşturulacak uluslararası bir savaş timi tarafından Telaviv, Lübnan seviyesine ininceye kadar bombalanacak,ateşe tutulacak. İsrail bu harekete karşı çıkarsa, BM üyesi bütün ülkeleri karşısına almış sayılacak ve ondan sonra ne yapılması gerektiğine BM'nin yetkili kurulları karar verecek.Bu kuruluş, Cemiyet-i Akvam olarak ortaya çıktığından bu güne böyle bir irade, böyle adalet gösterdi mi bilemiyoruz. BM olarak bundan sonra da böyle, zalimlerin elini tutan, mazlumların yarasını saran bir karar alabilir, uygulayabilir mi onu da bilemiyoruz. Ama, dininiz, inancınız, milletiniz, milliyetiniz ne olursa olsun eğer asgari olarak insan olma özellikleriniz devem ediyorsa lütfen elinizi vicdanınıza koyup söyleyin; yukarda hayal ettiğimiz BM kararı abartılı bir karar mıdır? Bu gün için alınması ve uygulaması gereken kararın yaklaşık böyle olması gerekmez mi? Eğer aldığınız karar zalimi pişman etmiyorsa, bundan sonra böyle bir cinayet işleyeceğine bin defa tevbe etmesini sağlamıyorsa ve biraz olsun mazlum ve mağdur tarafın yaralarını sarmaya yönelik değilse,alın o kararınızı turşu vurun daha iyi.Sayın Başbakanımızın ulusa seslenişini dinledik. Konuşmanın girişi de, gelişme ve sonuç bölümleri de, Türk askerinin Lübnan'a gönderilmesinin faziletleri hakkında idi. ABD ve İsrail taleplerinin bilmem kaçıncı kez millete hazmettirme çırpınışları,hem yüz ifadelerinden hem de vurgularından açıkça okunuyordu.Mutlaka gitmemiz gerektiğini, etrafımızda olup-bitenlere kayıtsız kalınamayacağını, zaten savaşmaya gitmediğimizi, insani yardım için gidileceğini anlatmak için bin dereden su getirmeye çalıştığı saatlerde ajanslara düşen şu haber, ne yazık ki sayın Erdoğan'ı bilmem kaçıncı kez yalanlıyordu: "BM, Lübnan için oluşturulacak Barış Gücü'nün uygulayacağı kuralları tespit etti. Bu kurallara göre Türk askeri gerekir ve emir alırsa çatışmaya girecek, hatta süngü kullanarak göğüs göğüse savaşacak. Türkiye'nin Lübnan'a göndereceği ve Barış Gücü komutasında görev yapacak birliğin, gerektiğinde 'süngü savaşı'na da girebileceği ortaya çıktı. Lübnan'da görev yapacak Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü'nün görev ve yetkilerini belirleyen 'Çatışma Kuralları' taslak metnine göre, kullanılacak silahlar arasında ateşli silahlarla birlikte süngü de var" (Hürriyet,1 Eylül 06)Türkiye'nin talihsizliği nedir biliyor musunuz?Cümlelerinin yankıları henüz kulaklardan gitmeden, anında yalanlanan bir Başbakanla idare ediliyor olmasıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025