Gazeteci, sanatçı, bilimadamı titri taşıyan insanlardan oluşan tanınmış bir ekip 'âkil' sıfatıyla -güya- Türkiye'yi gezdi biliyorsunuz. Bize göre, barış makyajlı bölünme sürecini millete hazmettirmek görevini üstlenmişlerdi. Bir ara gündemdeydiler. Yaptıkları bazı toplantıların görüntüleri internet ortamına düştü. Bu videolardaki görüntülere bakılırsa; millet bu âkillerden hiç hazetmedi.
Sonra malum, Gezi Parkı olayları gündemin ilk sırasına yerleşti. Dikkatler buraya çekilmişken, âkiller -güya- çalışmalarını tamamladılar ve önceki gün Başbakana raporlarını sundular. Başbakan âkillerle son toplantıyı yapmadan önce, barış sürecini (!) sonuna kadar sürdüreceklerini, kararlılıkla bu işin üstüne gideceklerini, âkillerin raporlarına göre de nihai bir karar vereceklerini söylemişti.
Âkiller, Başbakanın bu açıklamalarını çok ciddiye almışlar sanırım; final toplantısının ardından rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. 'Böyle mi olacaktı' havasında açıklamalar yapıyorlar.
Kusura bakmayın da, 'günaydın!'
Ne bekliyordunuz ki?
Örnek olsun diye âkil heyetinden Prof. Dr. Doğu Ergil'in açıklamalarına bir bakalım isterseniz.
Prof. Dr. Doğu Ergil, Başbakan Erdoğan'ın seçim barajı konusunda olumsuz yaklaşım ortaya koyduğuna dikkat çekmiş ve, "Kendisi bunları söylediğinde hepimiz 'yahu ne oluyoruz' dedik. Çünkü demokratikleşmenin şartlarından biri katılımın, tabanın mümkün olduğu kadar gelişmesidir. Yüzde 10 barajı buna engel. 'İstikrarı, koalisyonları engelleyecek' denilerek, böyle bir engel konulamaz" demiş.
Dikkat ettiniz mi; 'yahu ne oluyoruz' demiş Prof. Ergil.
Yahu safa mı yatıyorsunuz, bizim zekâmıza mı hakaret ediyorsunuz, millete hazmettirme operasyonunda yeni bir atraksiyonun mu içerisindesiniz anlayamadık.
Doğu Ergil devam ediyor: "Erdoğan'ın konuşması kapsamsız bir konuşmaydı. Bu sürecin tamamlanması ve başarıya ulaşması konusunda katkılarımıza teşekkür edip, önerileri dinledi. Bundan sonraki aşamalar, her aşamada nelerin olacağı konusunda bir açıklama yapmadı."
Belli ki Başbakan bunları dinlememiş bile. Öyle bir derdi de yok zaten. Çünkü sürecin rotası, hedefi belli. Atılacak adımlar birileri tarafından belirlenmiş. Âkillerin bu misyondaki rolleri, magazinden ibaret. Onlar için de bir değişiklik oldu canım, gezdiler, eğlendiler, paralarını da aldılar, oh ne ala.
Memleketin gerçek akıl sahipleri bunları daha önceden yazıp çizdiklerinde, söylediklerinde kulak tıkayanlar şimdi 'yahu ne oluyoruz' diyorlar.
Kusura bakmayın, size kim inanır?
Belki âkil Kadir İnanır.
Başbakanın üç dönemdir ülkeyi nasıl bir tarzda yönettiği ortada.
Büyük Ortadoğu Projesi'ndeki eşbaşkanlık göreviyle sınır güvenliğimizi nasıl kevgire çevirdiği, 'sıfır sorun' janjanlı söylemlerle bizi en yakın sınır komşularımızdan nasıl ettiği ortada.
Barış süreci yutturmacasıyla teröristleri nasıl kahraman koltuğuna oturttuğu, 'analar ağlamasın' istismarıyla milletin en hassas savunma mekanizmasını nasıl iğdiş ettiği ortada.
Ve siz âkiller, bütün bu süreci en iyi bilenlersiniz, hatta bilmekle kalmayıp destek olanlarsınız, şimdi kalkıp diyorsunuz ki; "ne oluyoruz."
Hadiyin ordan be!
Size kim inanır!
Unutmayın! Başbakan bugün bir sultan edasıyla kendi halkına tehditler savuruyorsa, sizin katkınız büyük. Ona övgüler yağdırarak, karizmatik lider ilan ederek, egosuna ego pompaladınız; o gazla şimdi mitingler yapıp zorla topladığı yandaşlarıyla, onu eleştiren halkına gözdağı veriyor. Demokratik krallığa dönüşmüş sistemin temellerini attınız, şimdi şikayet ediyorsunuz.
Hadiyin be!
Size kim inanır!
Sonra malum, Gezi Parkı olayları gündemin ilk sırasına yerleşti. Dikkatler buraya çekilmişken, âkiller -güya- çalışmalarını tamamladılar ve önceki gün Başbakana raporlarını sundular. Başbakan âkillerle son toplantıyı yapmadan önce, barış sürecini (!) sonuna kadar sürdüreceklerini, kararlılıkla bu işin üstüne gideceklerini, âkillerin raporlarına göre de nihai bir karar vereceklerini söylemişti.
Âkiller, Başbakanın bu açıklamalarını çok ciddiye almışlar sanırım; final toplantısının ardından rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. 'Böyle mi olacaktı' havasında açıklamalar yapıyorlar.
Kusura bakmayın da, 'günaydın!'
Ne bekliyordunuz ki?
Örnek olsun diye âkil heyetinden Prof. Dr. Doğu Ergil'in açıklamalarına bir bakalım isterseniz.
Prof. Dr. Doğu Ergil, Başbakan Erdoğan'ın seçim barajı konusunda olumsuz yaklaşım ortaya koyduğuna dikkat çekmiş ve, "Kendisi bunları söylediğinde hepimiz 'yahu ne oluyoruz' dedik. Çünkü demokratikleşmenin şartlarından biri katılımın, tabanın mümkün olduğu kadar gelişmesidir. Yüzde 10 barajı buna engel. 'İstikrarı, koalisyonları engelleyecek' denilerek, böyle bir engel konulamaz" demiş.
Dikkat ettiniz mi; 'yahu ne oluyoruz' demiş Prof. Ergil.
Yahu safa mı yatıyorsunuz, bizim zekâmıza mı hakaret ediyorsunuz, millete hazmettirme operasyonunda yeni bir atraksiyonun mu içerisindesiniz anlayamadık.
Doğu Ergil devam ediyor: "Erdoğan'ın konuşması kapsamsız bir konuşmaydı. Bu sürecin tamamlanması ve başarıya ulaşması konusunda katkılarımıza teşekkür edip, önerileri dinledi. Bundan sonraki aşamalar, her aşamada nelerin olacağı konusunda bir açıklama yapmadı."
Belli ki Başbakan bunları dinlememiş bile. Öyle bir derdi de yok zaten. Çünkü sürecin rotası, hedefi belli. Atılacak adımlar birileri tarafından belirlenmiş. Âkillerin bu misyondaki rolleri, magazinden ibaret. Onlar için de bir değişiklik oldu canım, gezdiler, eğlendiler, paralarını da aldılar, oh ne ala.
Memleketin gerçek akıl sahipleri bunları daha önceden yazıp çizdiklerinde, söylediklerinde kulak tıkayanlar şimdi 'yahu ne oluyoruz' diyorlar.
Kusura bakmayın, size kim inanır?
Belki âkil Kadir İnanır.
Başbakanın üç dönemdir ülkeyi nasıl bir tarzda yönettiği ortada.
Büyük Ortadoğu Projesi'ndeki eşbaşkanlık göreviyle sınır güvenliğimizi nasıl kevgire çevirdiği, 'sıfır sorun' janjanlı söylemlerle bizi en yakın sınır komşularımızdan nasıl ettiği ortada.
Barış süreci yutturmacasıyla teröristleri nasıl kahraman koltuğuna oturttuğu, 'analar ağlamasın' istismarıyla milletin en hassas savunma mekanizmasını nasıl iğdiş ettiği ortada.
Ve siz âkiller, bütün bu süreci en iyi bilenlersiniz, hatta bilmekle kalmayıp destek olanlarsınız, şimdi kalkıp diyorsunuz ki; "ne oluyoruz."
Hadiyin ordan be!
Size kim inanır!
Unutmayın! Başbakan bugün bir sultan edasıyla kendi halkına tehditler savuruyorsa, sizin katkınız büyük. Ona övgüler yağdırarak, karizmatik lider ilan ederek, egosuna ego pompaladınız; o gazla şimdi mitingler yapıp zorla topladığı yandaşlarıyla, onu eleştiren halkına gözdağı veriyor. Demokratik krallığa dönüşmüş sistemin temellerini attınız, şimdi şikayet ediyorsunuz.
Hadiyin be!
Size kim inanır!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018