Son açıklanan nüfus verilerine göre, Türkiye nüfusu 78.741.053 kişi oldu. Nüfusun yüzde 92.1'i il ve ilçelerde yaşarken köylerde yaşayan nüfus yüzde 7.9 oldu.
Türkiye'de bir taraftan açlık sınırının altında yaşayan insanların sayısı artarken diğer taraftan son bir yılda milyoner sayısı da yaklaşık 16 bin kişi arttı.
Bugün bu iki haberi harmanlayıp halimize bir göz atacağız.
2000'li yılların başında Türkiye'nin köy nüfusu 24 milyon civarındaydı yani genel nüfusun yüzde 35'ini köy nüfusu oluşturuyordu.
Bu oran şimdi yüzde 7.9.
Değişik vesilelerle gittiğimiz köylerin boşalmış olduğunu bizzat da müşahede ediyoruz zaten.
Aslında köylerde halen kalan yüzde 7.9 da neredeyse tamamen yaşlılardan oluşuyor.
Şehir ve ilçe merkezine yakın köylerde bir miktar genç nüfus var fakat onlar da şehirde çalıştığı için köyde sadece kira parası vermemek için kalıyor.
Doğal olarak da köyde kalan yaşlı nüfusun ne ziraatla ne de hayvancılıkla uğraşacak hali kalmamış.
Niye uğraşsınlar ki?!
Tarlasını ekse zarar ediyor!
Hayvan yetiştirmeye kalksa zarar ediyor!
Bahçeyle uğraşacak takati de kalmamış!
Yani şu anda köyler resmen boşalmış halde!
Artık yazdan yaza gelinip birkaç hafta kalınan tatil yöresine dönüştü köyler. O da şimdiki nesil için, bir sonraki nesil onu bile yapmayacaktır.
Köy demek her türlü tarım ve ziraat ürünü demekti!
Köy demek her türlü hayvancılık demekti!
Köylü milletin efendisiydi!
Köy nüfusu memleketin açlık sigortasıydı!
Şimdi en temel tarım ürünlerimiz dahi ekilip biçilmediği için her şey ithal edilir hale geldi.
Köyler nasıl boşaldı peki?!
Köylü insanı, huzur içinde yaşadığı her türlü ihtiyacını karşıladığı köyünden kovsanız gitmezdi aslında!
Onun için AB taktiği uygulandı!
Dediler ki "Bizim birliğimize girmek istiyorsanız köylü nüfusunu üçte birine indireceksiniz, tarım ürünlerinizi bize satmayıp tam tersine bizden alacaksınız."
Bizimkiler de dururlar mı hemen icraata başladılar!
Olay çok basitti!
Köylünün geçim kaynağı ne?
Tarım!
Tamam, buğdayın fiyatına artık zam yok!
Amaaa gübresine, ilacına, mazotuna zam üstüne zam var!
Buğday ve diğer hububat fiyatları 15 senedir yerinde sayarken ilaç, gübre ve mazot katbekat zamlandı!
Köylü artık "Eksem mi zarar etsem yoksa ekmesem mi zarar etsem?!" sorusuyla yaşar hale geldi!
Hayvancılık keza aynı!
Bir taraftan yeme, zam üstüne zam gelirken öte taraftan çeşitli bahanelerle hayvanların yayılma alanları azaltıldı!
Yani köylüye artık hayvancılık da bıraktırıldı!
Yani öyle oldu ki artık köylü süratli bir şekilde tarlasını, bağını, bahçesini ucuz pahalı satıp şehre kapağı atmanın hesabını yapar hale geldi.
Köyünde her şeyiyle kral gibi yaşarken şehirde kapıcılık yapmak en büyük ideali oldu!
AB, köylü nüfusu üçte bire indirin derken biz bir anda neredeyse beşte bire indirdik!
Güneydoğu'daki terör zaten başlı başına bir göç sebebiydi ve son aylarda bırakın köyleri, iller ve ilçeler de boşalmaya devam ediyor!
Suriyelileri de buna eklerseniz ülkenin demografik yapısının son derece sağlıksız, sakat ve tehlikeli bir şekilde bozulduğunu görüyoruz!
Tamam da milyoner ve aç insan sayısının bunlarla ne alâkası var?!
Şöyle alâkası var!
Daha önce yaklaşık 25 milyon köylünün alnının teriyle kazandığı ve rahatça geçimini temin ettiği tarım ve hayvancılık geliri buhar olup uçmadı!
Bu millet yemeyi içmeyi azaltsa da tamamen bırakmadı!
Köylünün ürettiğinin yerini ithal ürünler doldurmaya başladı!
E doğal olarak tek bir ithalatçı ve toptancı yüzlerce, binlerce köylünün kârını tek başına elde eder hale geldi!
Bu da korkunç bir gelir adaletsizliğini tetikledi!
Bir taraftan açlık sınırının altında sürünen on milyonlarca insan diğer tarafta on binlerce milyoner!
Orta direk diye bir kesim ortada kalmadı!
Bu gidişatın sonu korkunç sosyal patlamalardır!
Açlıktan nefesi kokan milyonların; duble yolların, köprülerin, hastanelerin ve havalimanlarının karınlarını doyurmadığını anladıkları anda olacakları düşünmek bile istemiyorum!
Ne yazık ki ne iktidarın ne de Meclis'teki muhalefetin bunun önüne geçebilecek tek bir projeleri dahi yok!
Sadece pansuman yaparak kanayan yaranın üzerini kapatmaya çalışıyorlar. Fakat kanser neredeyse bütün vücudu sarmış durumda!
Tek çözüm adresi Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli olmasına rağmen, maneviyatını yitiren millet O'nu görecek ferasetten uzak, satılmış medya O'nu haber yapmamaya yeminli, DEVLET ise SAHİPSİZ!
NERDE HABER ORDA YORUM
Mesut Barzani, bağımsızlık için referandum yapmanın en doğal hakları olduğunu savunurken, "Kürt milleti bağımsız devletlerini kurmak için kimseden izin isteyecek değil" dedi.
- Molla Kasım gelene kadar konuşun bakalım!
* * *
Irak Başbakanı İbadi, bundan sonra Bağdat'ın, Irak'ın kuzeyindeki Peşmerge güçlerine yardım etmeyeceğini belirtti.
- Angarada dayısı olduktan sonra sırtı yere mi gelir Barzani'nin?!
* * *
Yıllarca birlikte yürüdükleri iktidarla yolları ayrılanlar ilk fırsatta kirli çamaşırları da ortaya döküyor. Son örnek Bülent Arınç oldu.
- Görünüşe göre, birlikte yaptıkları tek şey yollarda yürümekten ibaret değilmiş!
* * *
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile dünya literatürüne giren "Vatandaşlık Maaşı" İsviçre'de resmen kanun oluyor.
- Millet dalga geçmeye devam etsin, atı alan İsviçre'yi geçti bile!
TWITTER'DAN SEÇMELER
Hükümet, karşı cinsten alınan elektrik için de fatura keseceğini açıkladı.
@oben749
* * *
Bukalemuna hepimizin Özür borcu var
Çünkü onlar sadece renklerini değiştirir, şahsiyetlerini değil...
@irmakkft
* * *
Rusya'nın Sizinle Derdi Yok, Suriye'ye Savaş Açan, Füze Yollayan İsrail ve Amerika, Onun Destekçileri de Türkiye BUNU İDRAK EDEBİLSEYDİNİZ KeşKe!
@ankaralicadi90
* * *
Çok başarılı "insan taklidi" yapanlar var. Haklarını teslim etmek lazım.
@filiz_filizce
Türkiye'de bir taraftan açlık sınırının altında yaşayan insanların sayısı artarken diğer taraftan son bir yılda milyoner sayısı da yaklaşık 16 bin kişi arttı.
Bugün bu iki haberi harmanlayıp halimize bir göz atacağız.
2000'li yılların başında Türkiye'nin köy nüfusu 24 milyon civarındaydı yani genel nüfusun yüzde 35'ini köy nüfusu oluşturuyordu.
Bu oran şimdi yüzde 7.9.
Değişik vesilelerle gittiğimiz köylerin boşalmış olduğunu bizzat da müşahede ediyoruz zaten.
Aslında köylerde halen kalan yüzde 7.9 da neredeyse tamamen yaşlılardan oluşuyor.
Şehir ve ilçe merkezine yakın köylerde bir miktar genç nüfus var fakat onlar da şehirde çalıştığı için köyde sadece kira parası vermemek için kalıyor.
Doğal olarak da köyde kalan yaşlı nüfusun ne ziraatla ne de hayvancılıkla uğraşacak hali kalmamış.
Niye uğraşsınlar ki?!
Tarlasını ekse zarar ediyor!
Hayvan yetiştirmeye kalksa zarar ediyor!
Bahçeyle uğraşacak takati de kalmamış!
Yani şu anda köyler resmen boşalmış halde!
Artık yazdan yaza gelinip birkaç hafta kalınan tatil yöresine dönüştü köyler. O da şimdiki nesil için, bir sonraki nesil onu bile yapmayacaktır.
Köy demek her türlü tarım ve ziraat ürünü demekti!
Köy demek her türlü hayvancılık demekti!
Köylü milletin efendisiydi!
Köy nüfusu memleketin açlık sigortasıydı!
Şimdi en temel tarım ürünlerimiz dahi ekilip biçilmediği için her şey ithal edilir hale geldi.
Köyler nasıl boşaldı peki?!
Köylü insanı, huzur içinde yaşadığı her türlü ihtiyacını karşıladığı köyünden kovsanız gitmezdi aslında!
Onun için AB taktiği uygulandı!
Dediler ki "Bizim birliğimize girmek istiyorsanız köylü nüfusunu üçte birine indireceksiniz, tarım ürünlerinizi bize satmayıp tam tersine bizden alacaksınız."
Bizimkiler de dururlar mı hemen icraata başladılar!
Olay çok basitti!
Köylünün geçim kaynağı ne?
Tarım!
Tamam, buğdayın fiyatına artık zam yok!
Amaaa gübresine, ilacına, mazotuna zam üstüne zam var!
Buğday ve diğer hububat fiyatları 15 senedir yerinde sayarken ilaç, gübre ve mazot katbekat zamlandı!
Köylü artık "Eksem mi zarar etsem yoksa ekmesem mi zarar etsem?!" sorusuyla yaşar hale geldi!
Hayvancılık keza aynı!
Bir taraftan yeme, zam üstüne zam gelirken öte taraftan çeşitli bahanelerle hayvanların yayılma alanları azaltıldı!
Yani köylüye artık hayvancılık da bıraktırıldı!
Yani öyle oldu ki artık köylü süratli bir şekilde tarlasını, bağını, bahçesini ucuz pahalı satıp şehre kapağı atmanın hesabını yapar hale geldi.
Köyünde her şeyiyle kral gibi yaşarken şehirde kapıcılık yapmak en büyük ideali oldu!
AB, köylü nüfusu üçte bire indirin derken biz bir anda neredeyse beşte bire indirdik!
Güneydoğu'daki terör zaten başlı başına bir göç sebebiydi ve son aylarda bırakın köyleri, iller ve ilçeler de boşalmaya devam ediyor!
Suriyelileri de buna eklerseniz ülkenin demografik yapısının son derece sağlıksız, sakat ve tehlikeli bir şekilde bozulduğunu görüyoruz!
Tamam da milyoner ve aç insan sayısının bunlarla ne alâkası var?!
Şöyle alâkası var!
Daha önce yaklaşık 25 milyon köylünün alnının teriyle kazandığı ve rahatça geçimini temin ettiği tarım ve hayvancılık geliri buhar olup uçmadı!
Bu millet yemeyi içmeyi azaltsa da tamamen bırakmadı!
Köylünün ürettiğinin yerini ithal ürünler doldurmaya başladı!
E doğal olarak tek bir ithalatçı ve toptancı yüzlerce, binlerce köylünün kârını tek başına elde eder hale geldi!
Bu da korkunç bir gelir adaletsizliğini tetikledi!
Bir taraftan açlık sınırının altında sürünen on milyonlarca insan diğer tarafta on binlerce milyoner!
Orta direk diye bir kesim ortada kalmadı!
Bu gidişatın sonu korkunç sosyal patlamalardır!
Açlıktan nefesi kokan milyonların; duble yolların, köprülerin, hastanelerin ve havalimanlarının karınlarını doyurmadığını anladıkları anda olacakları düşünmek bile istemiyorum!
Ne yazık ki ne iktidarın ne de Meclis'teki muhalefetin bunun önüne geçebilecek tek bir projeleri dahi yok!
Sadece pansuman yaparak kanayan yaranın üzerini kapatmaya çalışıyorlar. Fakat kanser neredeyse bütün vücudu sarmış durumda!
Tek çözüm adresi Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli olmasına rağmen, maneviyatını yitiren millet O'nu görecek ferasetten uzak, satılmış medya O'nu haber yapmamaya yeminli, DEVLET ise SAHİPSİZ!
NERDE HABER ORDA YORUM
Mesut Barzani, bağımsızlık için referandum yapmanın en doğal hakları olduğunu savunurken, "Kürt milleti bağımsız devletlerini kurmak için kimseden izin isteyecek değil" dedi.
- Molla Kasım gelene kadar konuşun bakalım!
* * *
Irak Başbakanı İbadi, bundan sonra Bağdat'ın, Irak'ın kuzeyindeki Peşmerge güçlerine yardım etmeyeceğini belirtti.
- Angarada dayısı olduktan sonra sırtı yere mi gelir Barzani'nin?!
* * *
Yıllarca birlikte yürüdükleri iktidarla yolları ayrılanlar ilk fırsatta kirli çamaşırları da ortaya döküyor. Son örnek Bülent Arınç oldu.
- Görünüşe göre, birlikte yaptıkları tek şey yollarda yürümekten ibaret değilmiş!
* * *
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile dünya literatürüne giren "Vatandaşlık Maaşı" İsviçre'de resmen kanun oluyor.
- Millet dalga geçmeye devam etsin, atı alan İsviçre'yi geçti bile!
TWITTER'DAN SEÇMELER
Hükümet, karşı cinsten alınan elektrik için de fatura keseceğini açıkladı.
@oben749
* * *
Bukalemuna hepimizin Özür borcu var
Çünkü onlar sadece renklerini değiştirir, şahsiyetlerini değil...
@irmakkft
* * *
Rusya'nın Sizinle Derdi Yok, Suriye'ye Savaş Açan, Füze Yollayan İsrail ve Amerika, Onun Destekçileri de Türkiye BUNU İDRAK EDEBİLSEYDİNİZ KeşKe!
@ankaralicadi90
* * *
Çok başarılı "insan taklidi" yapanlar var. Haklarını teslim etmek lazım.
@filiz_filizce
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Zühtü Kazancı / diğer yazıları
- Ateist devlet olmayacağız / 08.09.2022
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022