BM ipiyle kuyuya inmek!

Pazartesi günü AKP grubu toplanacak. Bu toplantıda Başbakan Erdoğan vekillerine "Lübnan'a neden asker göndermeliyiz"i açıklayacak. Vekiller soracak, Erdoğan cevaplayacak, bu da yetmeyecek bire bir görüşmeler yapılacak. Kafası karışık olan, bizim gibi gazeteleri takip edip içi cız eden, "yahu biz nasıl bir uçuruma sürükleniyoruz" diye iç geçiren vekillere ikna seansları uygulanacak. Yandaş gazeteler ve gazeteciler şimdiden başladıkları "psikolojik" harekatı, hafta sonuna doğru iyice yoğunlaştıracak, "Türkiye gibi büyük bir ülke, yanıbaşındaki yangına seyirci kalamaz" mavallarını sık sık tekrar edecekler. Hatırlarsınız Başbakan Erdoğan da, 1 Mart tezkeresinin gündemde olduğu dönemde, Rize'de buna benzer bir açıklama yapmış ve "komşudaki yangına seyirci kalamayız" demişti. Ama sonra gördük ki, Türkiye o komşudaki o yangına seyirci kalmamış?Maalesef o acı yangını körükleyenlerden birisi de Türkiye imiş?Ne acı değil mi!Ertesi gün de Meclis toplanacak ve vekiller vicdanlarıyla siyasi istikballeri arasında derin bir git gel yaşayacak ve zor bir karar verecekler. Kimileri siyasi istikballerini ve bir yıl sonraki seçimlerde tekrar aday olabilme ihtimalinin peşinden sürüklenip giderken, kimileri de vicdanlarını, milleti ve bu toprağın sesini dinleyecekler. 1 Mart'ta tezkereye hayır diyenlerin aldığı onur payesinden nasiplenmeye çalışacaklar?Değişen hiçbir şey yok. Ortadoğu desinatörlerinin kafalarındaki plan ve haritalar aynı, sadece zamanlamayı değiştirip, savaş stratejisinde bir iki ufak oynama yaptılar. Senaryo, oyuncular, başroller, taşeronlar, kurbanlar, ihanet edenler, satanlar ve mekan değişmiyor. Biz bu filmi 1 Mart tezkeresi öncesinde görmüştük, yine aynı filmi izlemeye devam ediyoruz?***6 Eylül'de BM Genel Sekreteri Kofi Anan Türkiye'ye geliyor. Annan'ın Sezer, Erdoğan ve Gül temaslarının ardından Meclis'te bir konuşma yapması bekleniyor. Bugün önümüzde duran takvime bakılırsa vekilleri ikna aşamasında Annan şimdilik devre dışı bırakılmış oluyor ancak hükümetin Annan'la ilgili hesabı çok farklı. Vekilleri çantada keklik gören AKP yönetimi, Türk milletinin tepkisini dindirebilmek için Annan kozunu sonuna kadar kullanmaya çalışacak. Yani Annan vekilleri iknada değil, milleti iknada kullanılacak.Ancak unuttukları bir şey var ki, Annan'ın "kozluk" bir tarafı yok. ABD ve İsrail'in Büyük Ortadoğu Projesi'nin taşeronluğunu yapmaktan gayri işe yaramayan BM, özellikle son Lübnan savaşında büyük itibar kaybına uğradı. Lübnan'daki 4 BM gözlemcisi İsrail'in nokta bomba atışıyla öldürüldü ve BM bu saldırıyı dahi kınayamadı. Tıpkı Lübnan'da binlerce sivile yapılan katliamı kınayamadığı gibi?AKP hükümeti Lübnan bataklığına asker gönderme konusunda en çok BM ipine sarılıyor ve Annan'ı da bu ipin sağlam temsilcisi olarak takdim ediyor. Ancak AKP'nin sarıldığı ip, pamuk ipliği bile değil. İsrail ve ABD'nin emirlerinden çıkmayan, onların pisliklerini temizlemekle görevli bir örgütün verdiği "güven" doğrultusunda Mehmetçiğimizle birlikte, siyasi ve stratejik geleceğimizi de dehlize sürüklüyorlar?11 Ağustos'ta BM'nin aldığı 1701 nolu kararın sınırlarını da İsrail çizmişti. İsrail, Hizbullah karşısında beceremediği, eline yüzüne bulaştırdığı işi BM'ye havale etmişti. Zaten Annan'ın İsrail ziyaretinde Olmert, Annan'ın "ablukayı kaldır, askerleri çek" çağrısına şamar gibi bir ret cevabı vermiş ve "siz 1701'i tatbik edin, gerisine karışmayın" demişti. Aslında Olmert'in bu tavrı ve açıklaması, BM'nin sınırlarını, görevini ve misyonunu net bir şekilde ortaya koyuyor.Önemli olan, hükümetin Türk halkını ve vekilleri inandırmaya çalıştığı BM yalanının farkına varılması.