Her Millî Güvelik toplantısının demirbaşı haline gelmiş olan irtica, sonuncusunun da ana gündem maddesi.
Ülkenin bölünme aşamasına geldiği bir zamanda,
Burnumuzun dibinde "savaş sebebi saydığımız" ve fakat "savaş yapma, aşk yap" ilkesinden hareketle sessiz Seda'sız, Alto, Yıldo ve Fatih Ürek', dayanmaz buna yürek, uzaktan seyrettiğimiz bir Kürdistan'a rağmen,
İslam'dan yedi asır daha çağdışı bir dinin ülkemizde önlenemez yayılışına rağmen,
Bütün Ortadoğu, Uzakdoğu, Yakındoğu sapık ideolojilerinin ülkede cirit attığı,
Misyonerliğin eskrim, tenis, raket, maket ve bilumum hırdavatla her çeşit kültürel faaliyetlerine devam ettiği,
Gençlerin harıl harıl Hıristiyanlaştırıldığı, yetkililerin horul horul, Gümüşhane-Torul, maydanoz ve marul gibi çok önemli işlerle meşgul olduğu...
Bir zamanda irticanın birinci tehdit olmaya devam ettiğine ben de şahsen, kendim, yani ben bütün kalbimle inanıyor ve onurlu karşı duruşa, giymediğim için şapka çıkartamıyorsam da külah çıkartıyorum.
Buradaki külah, başa geçirilen, orlon ya da yünden yapılan bir nesne olup, genel manada kafayı üşütmemek için kullanılır.
Külah kullanan kafayı üşütmekten mutlaka korunur diye bir garanti olmayıp, ülkede kafa üşütmek için sayılamayacak kadar çok sebep olduğu bilinen bir gerçektir.
Başka işlere de yaradığı rivayet edilen bu külahı, sakın ha dondurma külahıyla karıştırmayın.
Hazır sırası gelmişken,
Ve Millî Güvenlik için birinci sırada her zaman olduğu gibi yerini alan irtica konusunda, etkililerin ve yetkililerin müracaat kitabı olarak Soner Yalçın'ın "EFENDİ" kitabını yanlarında bulundurmaları önemle, itinayla, titizlikle, özenle (nasıl olsa her biri aynı kapıya çıkar) rica olunur.
Devlet kadrolarına sızmalarını önlediğimiz mürteci güruhunun yerine ülkeyi kimlerin, hangi antiirtica güruhunun ele geçirdiğini öğrenmiş olursunuz bu sayede.
"Aman ha irtica!" deyip de dört mevsim araba lastiği gibi her demde ve her damda büyük tehlike deyip önümüze konan bu illet meğer bir hikaye imiş.
Asıl sıkıntı nüfusun çoğunluğunu oluşturan Müslümanların ülke idaresinde söz sahibi olmalarını engellemek, bu mümkün olmazsa "değiştiğini" ilan ettirip göreve gelmesine izin vermek.
Ya EFENDİ, işler böyle.
Aklımı seveyim, aylar önce ne doğru demişim; "Bu ülkede dinsizlik yok, bu ülkede sadece korkunç boyutta bir İslam düşmanlığı var."
Deyip de bırakmamıştım, eklemiştim; "Eğer dinsizlik olsaydı, akla-hayale, dile-dala, mıha-nala, mızrakla-çuvala, kısaca her çeşidinden dinlerin bu ülkede en azından bir distrübitörü nasıl olabilirdi."
İnceleyin göreceksiniz, bu ülkede her dinden faaliyet var, hem de bolca, hem de serbestçe, hem de pervasızca.
Çünkü onlar irticaya bulaşmamışlar.
Sağ ol EFENDİ.
Çizecek başka yer kalmayınca...
"Hükümet; Musul'da bir oldu bittiye müsaade etmeyeceğinin altını çizdi."
"Dışişleri Bakanlığı; İsrail'in Kürtleri eğitmesine müsaade etmeyeceklerinin altını çizdi."
"Bir yetkili; (Kürdistan'ı) Kondur-gel, yıkmaya kalkışanın kafasını ezeriz örgütünün faaliyetlerinin asla kabul edilemeyeceğinin altını çizdi..."
Açıklamalara hep böyle sürer gider.
Hatırlarsanız, bizim Kuzey Irak'ta kırmızı çizgilerimiz vardı, ABD bu çizgilerimizi silince, bizimkiler de oraya gidip yeni kırmızı çizgiler çizemediği için bu işlemi Ankara'dan yürütüyorlar.
Sonuç mu?
Kuzey Irak'taki kırmızı çizgilerimiz ne olduysa, Ankara'daki "altına çizgiler" de aynı akıbeti yaşıyor.
Bizimkiler çiziyor, İsrail siliyor.
Bizimkiler çiziyor, ABD siliyor,
Bizimkiler çiziyor, Kondur-Sonra gel, gelemezsen mektup yolla elemanları siliyor.
Talebanî siliyor,
Barzanî siliyor.
Çiziyoruz-siliyoruz, çiziyoruz-siliyoruz biz bunu hep yapıyoruz.
Büyük devlet olmanın kaçınılmaz sonucu herhalde.
Ülkenin bölünme aşamasına geldiği bir zamanda,
Burnumuzun dibinde "savaş sebebi saydığımız" ve fakat "savaş yapma, aşk yap" ilkesinden hareketle sessiz Seda'sız, Alto, Yıldo ve Fatih Ürek', dayanmaz buna yürek, uzaktan seyrettiğimiz bir Kürdistan'a rağmen,
İslam'dan yedi asır daha çağdışı bir dinin ülkemizde önlenemez yayılışına rağmen,
Bütün Ortadoğu, Uzakdoğu, Yakındoğu sapık ideolojilerinin ülkede cirit attığı,
Misyonerliğin eskrim, tenis, raket, maket ve bilumum hırdavatla her çeşit kültürel faaliyetlerine devam ettiği,
Gençlerin harıl harıl Hıristiyanlaştırıldığı, yetkililerin horul horul, Gümüşhane-Torul, maydanoz ve marul gibi çok önemli işlerle meşgul olduğu...
Bir zamanda irticanın birinci tehdit olmaya devam ettiğine ben de şahsen, kendim, yani ben bütün kalbimle inanıyor ve onurlu karşı duruşa, giymediğim için şapka çıkartamıyorsam da külah çıkartıyorum.
Buradaki külah, başa geçirilen, orlon ya da yünden yapılan bir nesne olup, genel manada kafayı üşütmemek için kullanılır.
Külah kullanan kafayı üşütmekten mutlaka korunur diye bir garanti olmayıp, ülkede kafa üşütmek için sayılamayacak kadar çok sebep olduğu bilinen bir gerçektir.
Başka işlere de yaradığı rivayet edilen bu külahı, sakın ha dondurma külahıyla karıştırmayın.
Hazır sırası gelmişken,
Ve Millî Güvenlik için birinci sırada her zaman olduğu gibi yerini alan irtica konusunda, etkililerin ve yetkililerin müracaat kitabı olarak Soner Yalçın'ın "EFENDİ" kitabını yanlarında bulundurmaları önemle, itinayla, titizlikle, özenle (nasıl olsa her biri aynı kapıya çıkar) rica olunur.
Devlet kadrolarına sızmalarını önlediğimiz mürteci güruhunun yerine ülkeyi kimlerin, hangi antiirtica güruhunun ele geçirdiğini öğrenmiş olursunuz bu sayede.
"Aman ha irtica!" deyip de dört mevsim araba lastiği gibi her demde ve her damda büyük tehlike deyip önümüze konan bu illet meğer bir hikaye imiş.
Asıl sıkıntı nüfusun çoğunluğunu oluşturan Müslümanların ülke idaresinde söz sahibi olmalarını engellemek, bu mümkün olmazsa "değiştiğini" ilan ettirip göreve gelmesine izin vermek.
Ya EFENDİ, işler böyle.
Aklımı seveyim, aylar önce ne doğru demişim; "Bu ülkede dinsizlik yok, bu ülkede sadece korkunç boyutta bir İslam düşmanlığı var."
Deyip de bırakmamıştım, eklemiştim; "Eğer dinsizlik olsaydı, akla-hayale, dile-dala, mıha-nala, mızrakla-çuvala, kısaca her çeşidinden dinlerin bu ülkede en azından bir distrübitörü nasıl olabilirdi."
İnceleyin göreceksiniz, bu ülkede her dinden faaliyet var, hem de bolca, hem de serbestçe, hem de pervasızca.
Çünkü onlar irticaya bulaşmamışlar.
Sağ ol EFENDİ.
Çizecek başka yer kalmayınca...
"Hükümet; Musul'da bir oldu bittiye müsaade etmeyeceğinin altını çizdi."
"Dışişleri Bakanlığı; İsrail'in Kürtleri eğitmesine müsaade etmeyeceklerinin altını çizdi."
"Bir yetkili; (Kürdistan'ı) Kondur-gel, yıkmaya kalkışanın kafasını ezeriz örgütünün faaliyetlerinin asla kabul edilemeyeceğinin altını çizdi..."
Açıklamalara hep böyle sürer gider.
Hatırlarsanız, bizim Kuzey Irak'ta kırmızı çizgilerimiz vardı, ABD bu çizgilerimizi silince, bizimkiler de oraya gidip yeni kırmızı çizgiler çizemediği için bu işlemi Ankara'dan yürütüyorlar.
Sonuç mu?
Kuzey Irak'taki kırmızı çizgilerimiz ne olduysa, Ankara'daki "altına çizgiler" de aynı akıbeti yaşıyor.
Bizimkiler çiziyor, İsrail siliyor.
Bizimkiler çiziyor, ABD siliyor,
Bizimkiler çiziyor, Kondur-Sonra gel, gelemezsen mektup yolla elemanları siliyor.
Talebanî siliyor,
Barzanî siliyor.
Çiziyoruz-siliyoruz, çiziyoruz-siliyoruz biz bunu hep yapıyoruz.
Büyük devlet olmanın kaçınılmaz sonucu herhalde.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024