Denilebilir ki, bu hassas terazinin, bu şaşmaz ölçünün tarihi insanlık tarihi kadar eskidir.
Çeşitli dillerde elbette muhtelif şekillerde söylenegelmiş ve güzel Türkçemizde ve dedelerimizin dilinde de, ciltler dolusu bilgiyi bir cümle ile ifade edecek tarzda böyle güzel bir şekle bürünmüş.
Evet, biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar.
Emanetlerin ehline verilmediği zaman ve zeminlerde kıyametin kopacağını bildiren çok sayıda öğüt ve nasihatlere rastlamaktayız kaynaklarımızda.
Bir ilçenin yönetimini ehil olmayan birilerine verdiğinizde o ilçe için her manada kıyamete kapı araladınız demektir.
Bir vilayetin yönetimini, hiç de ehil olmayan kadrolara verdiğinizde o vilayet için kıyametin taşlarını döşemeye başladınız demektir.
Aynı şekilde bir ülkenin yönetimini, ehil olmayan kadrolara emanet ettiğinizde de o ülke için tehlike çanları çalmaya başlamış demektir.
'Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar' cümlesi, ilk bakışta ekonomik eşitsizliği, gelir dağılımındaki dengesizliği ifade etse de, bir toplumdaki her çeşit eşitsizliği tanımlamaktadır aslında.
Yazın kavurucu sıcağı, zaten suyu az olan köyün deresi, sıcaktan ötürü iyice suyunu çekmiş ve köy ağasının tarlalarına, bostanlarına bağlanmıştır…
Derenin suyu, ağanın tarlalarının birini sulayıp ötekine geçerken, ondan da bir başkasına akıtılırken, köyün yoksul kesiminin birer evlek bostan yerleri aşırı sıcaktan ve susuzluktan kuruyup çalıya dönmektedir.
Bir köy yerindeki suyun paylaşımındaki adaletsizlikten tutun, ülkenin bütün kaynaklarının paylaşımındaki adaletsizliklere teşmil edin meseleyi.
Şairin dediği gibi:
'Gökten yağmur boşanır sel alır bir yerleri
Yanarım kavrulurum bir damla düşmez bana' (Osman Sarı)
Ülkenin toplam gelirinin yüzde doksanı, nüfusun yüzde onu tarafından kullanıldığını, kalan yüzde onluk kısmı ise nüfusun yüzde doksanı tarafından kıt kanaat kullanılmaya çalışıldığını düşünürseniz, yıllardır yaşayageldiğimiz irili ufaklı kıyametlerin sebeplerini de biraz anlamış olursunuz.
Bir tarafta, ayazda-buzda, mübarek Ramazan ayında sahur vaktinde, sırtında battaniyesi ile ucuz et kuyruğunda bekleyen kitleler, diğer tarafta da lüks araba sırasına yazılmış araba bekleyen mutlu azınlıklar…
Bir toplum için, bir ülke için sadece bu fotoğraf bile tek başına kızıl kıyamet sayılmaz mı?
Görene, köre ne?
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025